Ormanlar vatandaşa açılmış. Vatandaş ormanda villa inşa edecek. Kuş cıvıltıları ile oksijeni bol bir atmosferde sabah kahvaltısı yapacak… rüzgarın orman kokan esintisiyle uyuyacak.
İşte tam bu sırada muhalif mihraklar depreşti. Neymiş ormanlar halka kapanıyormuş, halk piknik yapamayacakmış ormanda.
Muhalif mihraklar kafadan atıyor. Ormanlar halka kapatılmıyor, ormanlar halktan kurtarılıyor.
Bu halk Karadenizi, Marmarayı, Ege Denizini, Akdenizi bataklığa çevirmedi. Yok edemediği ormanlar kaldı.
Halk, piknik numarasıyla ormanları, bozkıra çevirecekler.
Doyumsuz Halk
Fiatlar durmadan yükseliyor. Bunun sebebi nedir. Bu sebepler şahsi ve indi midir, yoksa ilmi olup objektif midir. Bunu ilmi ve mantıkı kuvvetli bir zata sordum. Dedim ki, nedir bu pahalılığın hikmeti.
O zat, kulağıma eğilerek, fısıltıyla “halk” dedi.
Ben buna çok şaşırdım ve sual eyledim. Yani şu bizim halkımız mı dedim. Evet pahalılığın sebebi halkımız. Sofrasına bak, kıtlıktan çıkmış gibidir. Beş ekmek alır. Tepeleme etli pilav yer. Doymaz. Ondan sonra pilav üstü döneri gövdesine indirir. Doymaz. Baklava, börek, mantı, lahmacun, pizza durmadan yer bitirir. İşte bundan dolayı fiatlar yükselir, pahalılık başlar. Biraz az yese fiatlar hemen düşer. Ama halkımız doyumsuzdur. Bir kangal sucuğu… bir kilo pastırmayı gövdeye indirir. Ondan sonra da …. Kaşık kaşık yer.
Bu halka fiat mı dayanır.