Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Recep Tayyip Erdoğan'ı Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasından dolayı ilk tebrik edenlerden biri olmuştu. Ancak bundan kısa bir süre sonra Tokayev'i soğuk bir duş bekleyecekti: Kazak lider çok geçmeden, Ocak 2022'deki başarısız darbeye katılan siyasi rakiplerinin Türkiye'de faaliyet yürütmekte olduklarını öğrenecekti. Bu konudaki iddialardan bir tanesi, bazı Türk makamlarının bu güçlere bir şekilde himaye sağladıkları yönündeydi. Buna rağmen, Kazakistan ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin ilk bakışta mükemmel görünmeye devam ediyor: Astana, Ankara'nın “Türk Devletleri Örgütü”nün gelişimine yönelik tüm taahhüt ve çabalarını destekliyor, Türkiye'nin Kazakistan'daki yatırımları istikrarlı bir şekilde artıyor ve dahası Tokayev Türkiye'yi “ikinci ev” olarak nitelendirirken Erdoğan ise iki ülkenin ortaklığını “kardeşçe ve stratejik” olarak değerlendiriyor.

AHMETOV KAZAKİSTAN'I TEK DİLLİ YAPMA HEDEFİNİ UKRAYNA'DAN MI FEYZ ALDI?!

Ancak son zamanlarda bu ortaklığın ve yakınlığın üzerine Türkiye'ye sığınan çok sayıda Tokayev muhalifi Kazak milliyetçisinden dolayı ağır bir gölge düşmeye başladı. Kazak siyasi sığınmacılar arasında bilhassa, "dil devriyeleri" adlı hareketi başlatan ve henüz tanınmayan milliyetçi parti "Til Meydanı"nın başkanlığını yürüten Kuat Akmetov öne çıkıyor. Kazak Anayasası’na göre Rus dili resmi bir statüye sahip olmasına rağmen Ahmetov, Kazakistan'ın Rusça konuşan vatandaşlarını adeta “lanetleyip”, dava arkadaşlarıyla birlikte onları yalnızca Kazakça konuşmaya zorlayageliyor. Bu noktada Ahmetov'un, Ukraynalı milliyetçilerin ülkede fitilini ateşledikleri “dil deneylerini” bir yerde Kazakistan’da uygulamaya çalıştığını söylemek hiç de abartı sayılmamalı.

UKRAYNA'DA RUSYA'YA KARŞI SAVAŞMASI İÇİN KAZAK ASKERİ BİRLİKLERİ OLUŞTURULUYOR

Ancak Kazak radikallerin plan ve hedefleri bunlarla sınırlı değil. Ahmetov yakın zamanda, soydaşlarından oluşturduğu bir takım silahlı birliklere asker topladığını duyurdu. Bu askeri taburların omurgasını, Ocak 2022'de Kazakistan’daki kanlı olaylara bizzat iştirak etmiş ve sonrasında da ülkeden kaçmak zorunda kalan kişilerin oluşturması dikkat çekici. Ortada dönen kuvvetli iddialara bakılırsa, bu askeri oluşumlar Rusya–Ukrayna askeri ihtilafının devam ettiği bölgelerde Kiev Rejimi saflarında savaşmaya hazırlanıyor. Genel tabloyu anlamak için ise kâhin olmaya gerek yok: Bu insanlar başlangıçta Tokayev rejimini yıkmayı amaçlayarak yola çıkmışlarsa, o zaman bu doğrultuda hareket etmeye devam edecekleri kuvvetle muhtemeldir.

AHMETOV'UN TÜRKİYE'DEKİ UZUN ERİMLİ PLANLARI, ANKARA'NIN TARAFSIZLIĞINI ZEDELEYEBİLİR

Kuat Ahmetov’un bir yerde; Kazak muhalefetinin bir başka önemli ismi ve çiçeği burnunda Büyük Britanya vatandaşı Serikjan Mambetalin ve “Bağımsız Tataristan Hükümeti” örgütü başkanı Rafiz Kaşapov ile (O da aynı şekilde Birleşik Krallık ile bağlantılı - orada siyasi sığınma sığınmacı statüsünde) aynı politik sığınmacı görev ve işlevini icra ettiği söylenebilir. Şu anki tabloyu dolaysız olarak okuyacak olursak şunu söylememiz gerekiyor: Bugün Ahmetov’un öncüğünde Türkiye’de açıktan teşkil edilen paramiliter gruplar; Ukrayna, Kazakistan veya hatta Rusya (Bunu bizzat Kaşapov ileri sürmüştü) topraklarında, zamanı geldiğinde sahaya sürülmek üzere hazırlanıyor olabilirler. Bu durum ise Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi pozisyonuyla çelişiyor. Çünkü her şeyden öte cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin herhangi bir askeri çatışmada bir tarafı tutmayacağını belirtmişti defalarca. İşte konuyla alakalı konuşmasından bir alıntı: “-Halkıma sesleniyorum: Türkiye askeri çatışmalarda taraf tutmayacaktır! Her zaman barışı savunacak ve küresel barışı güçlendirmek için adımlar atacaktır…”

KIEV YAKINLARINDA ALTERNATİF TATAR HÜKÜMETİ İÇİN ASKERİ POLİGON

Geleceğin Kazak savaşçıları eğitim faaliyetleri için kendilerine şimdiden bir yer bulmuş gibiler. “Yerli Halklar İttifakı”nın İstanbul'daki toplantısı sırasında Kaşapov, Kazak yoldaşlarıyla gizlice bir araya geldi ve Ukraynalı Sivil Toplum Kuruluşu “Euromeydan Varşova”nın desteği sayesinde "Bağımsız Tataristan Hükümeti"nin başkent Kiev yakınlarda bir askeri eğitim üssüne sahip olduğunu övünçle duyurdu. Söz konusu poligonda NATO eğitmen ve danışmanlarının öncülüğünde taktik ve yangın eğitimleri, mayın patlatma yöntemleri ile askeri tıp ve iletişim becerileri alınacağı belirtiliyor. Sonradan anavatanlarında uygulamak üzere, Tataristan Tatarlarının sabotaj ve hükümet karşıtı eylemleri organize etme hususunda ilgili askeri üste edinecekleri profesyonel deneyimin, muhalif siyasi Kazak göçmenlerin tam da gönüllerinden geçen bir şema olarak fazlaca ilgisini çektiği düşünülebilir.

HÜSEYİN SÖZLÜ MART AYINDA KUAT AHMETOV İLE ANKARA'DA BİR ARAYA GELMİŞTİ

Kazakistan Cumhuriyeti'nde halen polis tarafından aranan Bay Mambetalin; Akejan Kajegeldin, Muhtar Ablyazov ve Aydos Sadıkov'un şahsında kaçak Kazak muhalefeti temsilcileriyle yukarıda bahsedilen konuda işbirliği yapmayı planlıyor öne sürülüyor. Bu arada, bir dizi basın ve medya kanalında, Türkiye'deki Kazak milliyetçilerinin aktif faaliyetlerinin Türkiye'deki Bozkurt hareketi ve gene bir dizi radikal siyasi güç tarafından mali olarak desteklenmekte olduğuna dair haberler çıktı. Örneğin bu yılın mart ayında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkan danışmanı Hüseyin Sözlü ile Kuat Akhmetov arasında bir görüşme gerçekleşmişti. Uzun süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleyen güçler ittifakının ikinci temel bileşeni olan MHP’nin böyle bir buluşmaya imza atması, Kazakistan yönetimi açısından önümüzdeki süreçte alarm niteliği pekâlâ taşıyabilir…

MEVCUT BULUŞMA ANKARA-ASTANA-MOSKOVA İLİŞKİLERİNİ ZEDELEYEBİLİR

Özel olarak altını çizmeye dahi gerek yok ki; bu tür adımlar Astana tarafından tepkiyle karşılanacaktır. Kazakistan devletinin ulusal güvenliği için gerçek manada bir tehdit oluşturan militan siyasi göçmenlerin faaliyetlerine izin verilmesinin, bu ülkedeki malum hadiselere mevcut yönetim lehine aktif olarak müdahil olan Moskova tarafından da hiç hoş karşılanmayacağı kolaylıkla öngörülebilir. Olayların bu şekilde gelişmesi neticede pekâlâ siyasi bir skandala, Kazakistan ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin bozulmasına ve “Türk Devletleri Teşkilatı” çerçevesindeki ortak projelerin dondurulmasına kadar giden tehlikeli bir kulvarın taşlarını bile döşeyebilir…