Orta Doğu, Rusya-Ukrayna hattı, Çin-Tayvan gerilimi gibi dünyanın farklı noktalarında sıcak gelişmeler peş peşe yaşanıyor. ABD, NATO ve Avrupa Birliği gibi uluslararası güçler de gerilim noktalarına müdahil oluyor.
Çok uluslu bu gerilim hatlarında insanlığı tehdit eden nükleer silahların kullanımı da dönem dönem gündeme geliyor.
TKP'DEN 'NÜKLEER SİLAH' UYARISI
Türkiye Komünist Partisi (TKP), ABD Ankara Büyükelçiliği’ne, Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği’ne ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne açık mektup gönderdi.
TKP'nin mesajı ve gönderdiği üç mektup şöyle:
"Dünya üzerinde günden güne artan çatışmaların bir dünya savaşına dönüşme riskinin son derece yükseldiği, ölümün soğuk nefesini insanlığın ensesinde hissettiğimiz karanlık bir dönemden geçiyoruz. Olası küresel ölçekteki bir savaşı insanlık için geri döndürülemez bir felaket senaryosuna dönüştüren ise nükleer silahların kullanımı olacak. Bugün milyonlarca insanın canını riske eden böylesi bir savaşın tırmandırıcısı pozisyonundaki iktidar sahiplerinin hiçbiri böyle bir sorumluluğu idrak etmiş görünmüyor. Açıklamaları ve eylemleriyle nükleer silahlarının kullanımını normalleştiren tüm tarafları ciddiyete ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçiliği’ne
Servet sahiplerinin en güçlü koruyucusu,
Dünya üzerinde sürüp giden, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan iğrenç sömürü düzenininin baş garantörü,
Tecavüzcülerinin, pedofil sapkınların, seri katillerin, köle sahiplerinin, açlığın ve yoksulluğun müsebbibi para babalarının sığınağı olan emperyalist ABD’nin Türkiye’deki temsilcileri,
Çürüyor ve çürütüyorsunuz.
Dünyayı paranın, ırkçılığın ve dinci yobazlığın pençesinde şekillendiren kirli politikalarınız dönüp sizi vurmaz mı sandınız?
İnsanlığın büyük çoğunluğunun sırtına inşa ettiğiniz tahtınız sallanıyor. Çünkü kaostan beslenen kirli sisteminizde, dünya üzerinde körüklediğiniz tüm çatışma dinamikleri aslında kendi ülkenizde de varlık buluyor. Gürüldeyerek çökecek tahtınız ama insanlığın üzerine değil! Buna izin vermeyeceğiz…
Bu mesajı hizmet ettiğiniz düzenin başındakilere iletin:
Niyetimiz, ağzını nükleer silahlardan açanları akla ve mantığa çağırmak, onlara sonlarını hatırlatmaktı. Sizi akla çağırmanın anlamsızlaştığı bir evreden geçiyoruz.
Görünen o ki, dolarlarınızı artırmak için bu kez 23 sentlik askerlere de ihtiyacınız yok. Nükleer “oyuncaklarınızla” kazanmaktan söz ediyorsunuz. Kazandıklarınızla ateş, toz ve duman satın almaya, yeni AR-GE çalışmalarınızla radyoaktif bir gelecek inşa etmeye niyetlendiniz…
Sıkıştığınız yerden bütün dünyayı yok etme pahasına çıkabilmeyi planlıyorsunuz. Bu bir plan değil, kumardır!
Dünya ABD’nin jandarmalığını kabul etmiyor ve bu durumda da ABD, dünyayı bütün yaşamı bitirmekle tehdit ediyor.
Bu zorbalığı, bu akıl-dışılığı tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Siz ve sizin her mecraya sızmış işbirlikçileriniz, tarih önünde hesap vereceksiniz.
Mutlaka!
***
Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği’ne,
Biz komünistler evrensel bir davanın neferleriyiz. Dünya üzerinde bütün halkların kendisini koruma ve varlığına yönelen saldırılara yanıt verme hakkı vardır. Rus halkının şeytanlaştırılması, sürekli bir kuşatma tehdidi ile yaşamaya zorlanması, 35 yıldır sistematik biçimde cezalandırılmak istenmesi karşısında onlarla dayanışma halindeyiz.
Bununla beraber, dünyada kalıcı barışın sömürüyü ortadan kaldırmadan sağlanmasının mümkün olmadığını çok net bir biçimde ilan ediyoruz. Sömürüyü ortadan kaldırma perspektifi taşımayan hiçbir yaklaşım da aynı gerekçeyle evrensel bir iddia taşıyamaz. Emperyalist sistemin temelleriyle hesaplaşmaksızın inşa edilen bir pozisyonun ABD karşısında zafer kazanamayacağını da açık açık söylüyoruz. Daha önce de defalarca ifade ettik: NATO sadece askeri cephede yenilemez.
“Biz de yenilmeyiz”, diyebilirsiniz. ABD’nin bir bölgeye etkisinin sınırlandırılması elbette önemsiz değildir. Fakat bilinmelidir ki, Batı İttifakı başta ABD, AB ve NATO’suyla dünya için bir öneri getirmektedir: Kimsenin gönüllü olarak baş eğmek istemeyeceği, sürekli eşitsizlik üreten, aşağılık bir sistem olan kapitalizm… Onlarla tutarlı bir biçimde mücadele edilebilmesinin yegane formülü de dünyaya başka bir öneri getirmekten geçiyor.
Siz Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Sovyet halkının mahvoluşuyla sonuçlanan sürecin mimarlarısınız. Sovyet insanının emeğiyle var ettiği kamu kaynaklarının üzerine çöreklenen sistemin sahiplerini koruyor, temsil ediyorsunuz. Dünyaya önerdiğiniz, önerebileceğiniz yeni bir şey olmadığını siz de biliyorsunuz.
Biz ABD ve NATO’nun saldırganlığına karşı kendi ülkemizde en açık ve tavizsiz duruşu sergiliyoruz. Bununla birlikte, Ukrayna’da sürmekte olan savaşın tarafları arasında tercihte bulunmak gibi bir yükümlülüğümüz bulunmuyor. Bu savaşın gerekçelerine dair çok net fikirlere sahip olacak kadar iyi tanıyoruz kapitalizmi…
Haklı nükleer savaş yoktur. Düğmeye basıldıktan sonra “nükleer savunma” da olmaz. Nükleer, yalnızca yok oluştur.
Sömürüye karşı olanların cephesi güçlenmedikçe nükleer çılgınlığa insanlığın zaviyesinden müdahale edebilmenin olanakları zayıflıyor. Sovyetler Birliği’nin var olmadığı dünyada, aklı mumla arıyoruz. Ama biliyoruz da, insanlık er ya da geç akıl-dışılığın kanıksanmaya başlandığı bu havayı dağıtacak. Yaşamı savunacak!
O zamana kadar paylaşım savaşlarını ve hele hele nükleer bir çatışma olasılığını “normalleştirme” girişimlerine karşı mücadele edeceğimizden emin olabilirsiniz.
***
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne,
Dünya üzerinde günden güne artan çatışmaların kapsamlı ve küresel ölçekte bir savaşa dönüşme riskinin en fazla hissedildiği coğrafyalardan birinde yaşıyoruz. Böylesi bir savaşı insanlık için geri döndürülemez bir felaket senaryosuna dönüştüren ise nükleer silahların kullanılması olacak.
Dünyada nükleer savaş riskinin giderek arttığını da bunun hiçbir biçimde şakaya gelmeyeceğini de artık Türkiye’deki yetkili ağızlardan duymaya başlıyoruz…
Evet, nükleer tehdit şaka değil, bunu oyun gibi görmek kabul edilemez. Ama dış politikayı da oyun gibi görmemeliyiz. Gözün kestiğine, gücün yettiğine musallat olmak, eşkıya gibi soluğu her düşenin ensesinde almak ama lafa geldi mi de mazlumlar edebiyatında mangalda kül bırakmamak hemen bütün ülkelerde gözlediğimiz bir tutarsızlıktır. Nükleer silahlar konusunda sergilenen “ciddiyet”, emperyal yayılmacılık ve bölgeleri felakete sürükleyen büyük sermaye projeleri için de sergilenmeli…
Sağa sola genişleme hayalleri sizi karışıklıklardan faydalanma ümidiyle tehlikeli oyunlara sevk ediyor olabilir. Fakat bilin ki milyonlarca insanımızın huzur ve güvenliğini Türk burjuvazisinin doyumsuz iştahına kurban etmenize izin vermeyiz.
Türkiye olası bir nükleer savaşın mayın tarlası konumuna getirilmiş durumda. Sadece İncirlik’te bütün Avrupa’dakinin dörtte birinden fazla Amerikan B-61 nükleer bombası bulunuyor. Bu bombalar yalnızca Amerikan teknik müdahalesi ile aktive edilebilen ve yalnızca onların iradesine bağlı tonlarca ölüm anlamına geliyor.
Nutuk atmaya gelindiğinde kürsülerde aslan kesilenler, Türkiye’nin egemenliğinin ihlali anlamına gelen ve kendi toprakları üzerinde etkin kontrolünün olmadığı askeri üsler karşısında harekete geçmekten acizdirler. O askeri üsler ki Türkiye’yi nükleer bir savaşın hedefi haline getirecek teçhizat içlerinde fazlasıyla mevcuttur. Yani Türkiye’nin savaşın dışında kalmasına müsaade etmeyecek bir NATO yığınağından söz ediyoruz.
Başta halkımızın güvenliği olmak üzere tüm dünyada nükleer savaş riskini azaltmak ve geleceğe dört elle sarılmak için topraklarımızın üzerindeki nükleer silah varlığına derhal son verilmelidir.
Nükleer savaş dünyanın yok oluşu demektir. Bugün böylesi bir savaşı tırmandıranlar da ondan faydalanma hevesi güdenler de, görüldüğü gibi, barışın sorumluluğunu kavramaktan çok uzaklar…
Bir ülkenin kendi iç huzurunu, sınırları dışındaki savaş ve kargaşadan türetemeyeceğini çok açık biliyoruz. Başka bir halkı, onların şehirlerini kendi şehirlerine katmakla tehdit etmenin, şurada cuma namazı burada bayram namazı kılacağım diye savaş kışkırtıcılığı yapmanın ne tür sonuçlar doğurabileceğini de…
Bu ülkede on yıllar boyu hüküm süren holdingler ve tarikatlar düzenini mutlaka değiştireceğiz. Bunu zaten biliyorsunuz. Ancak bilmediğinizi düşündüğümüz konu, ülke topraklarında, tasarruf hakkınız dahi olmayan nükleer silahların bulunmasının bu ülke ve halkımız için yarattığı büyük tehdittir.
Bu tehdidin kanıksanmasına izin vermeyeceğiz.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komite"