Türkiye Komünist Partisi (TKP), Cumhuriyet'in 101. yıldönümü için "Türkiye neden bu hale geldi ve nasıl ayağa kalkar?" başlığıyla Ankara ve İzmir'de düzenlenlediği etkinliklerin ardından İstanbul'da da bir araya geldi. Beyoğlu Ses Tiyatrosu'nda gerçekleşen etkinlikte yüzlerce yurttaş bir araya geldi. Etkinlikte sık sık ''Kahrolsun saltanat, Yaşasın Cumhuriyet'' ve ''Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok'' sloganları atıldı. 

Saat 15.00'te başlayan etkinlik sahneye önce Ekim Korosu çıktı. Ardından ilk sözü Kadın Dayanışma Komiteleri adına TKP Parti Meclisi üyesi Hande Gündoğdu aldı. Gündoğdu konuşmasına, Diyarbakır'da öldürülen ve ülke gündemine oturan 8 yaşındaki Narin Güran'ı hatırlatarak başladı. Gündoğdu, “Cumhuriyet’in bir yüzyılını bitirdik, ikinci yüzyılına girdiğimiz bu günlerde daha güzel bir merhaba demek isterdim. Ancak ülke gündemi buna izin vermiyor. Telefona bakıyoruz, bir kadın ölmüş sinirleniyoruz. Koskoca bir köy bir kız çocuğunun ölümünü gizliyor. Öfkeleniyoruz, midemiz kaldırmıyor" ifadelerini kullandı. 

Gündoğdu, şunları söyledi: 

“Cumhuriyet’in bir yüzyılını bitirdik, ikinci yüzyılına girdiğimiz bu günlerde daha güzel bir merhaba demek isterdim. Ancak ülke gündemi buna izin vermiyor. Telefona bakıyoruz, bir kadın ölmüş sinirleniyoruz.

Koskoca bir köy bir kız çocuğunun ölümünü gizliyor. Öfkeleniyoruz, midemiz kaldırmıyor.

Sokakta çocukları görüyoruz, ne okula gidiyorlar, ne sokakta oyun oynuyorlar. Koskoca çöpleri topluyor. Öfkeleniyoruz. 

Eğitim çok kötü durumda. Çocuklarımızı  iyi bir okula gönderemiyoruz. Duvara tosluyoruz, kendimizi yalnız hissediyoruz. 

Sağlık bakanlığı tüm işi gücü bırakmış, kadınların nasıl doğuracağıyla ilgili fetva veriyor. Kamu spotu çekiyorlar. Ancak özel hastaneleri denetlemiyorlar. Kar üstüne kar katmaya çalışan özel hastaneler bebeklerimizi öldürüyor. Öfkeleniyoruz, midemiz kaldırmıyor. 

Yasa eşitlik diyor. Patron eşit iş diyor, ama eşit ücret vermiyor. Düşük ücrete çalışacaksın, güvence ödemeyeceğim diyor. 

Bulunduğumuz her yerde yok sayılmanın ağırlığını, yok edilmenin tehdidini ensemizde hissediyoruz. Çok öfkeleniyoruz 

Bu öfkeyle anca yan yana gelerek vurucu bir etki çıkar. 

Tek başına öfke anca kişinin kendisini yer. 

Kadınların yan yana gelip ne için mücadele etmesi gerekiyor. Daha iyi bir kapitalizm için mi? Bizim boğazımızı sıkışan ellerden biraz rahatlamak mı? Bunlar arkaik tartışmalardır. Kapitalizmde eşit olmak imkansızdır. Daha iyi şartlardaki bir kapitalizm yoktur. Çözüm basitti. Bir araya gelip, bu düzeni değiştirmek için mücadele etmektedir."

Gündoğdu'nun ardından Türkiye Komünist Gençliği (TKG) adına sözü Erdenay Bırasoğlu aldı. "Cumhuriyetin gençlere yüklediği misyonla, bugün Cumhuriyet düşmanlarının gençliğe yüklediği misyon beklediği şeyler bambaşka" diyen Bırasoğlu, şöyle konuştu: 

"Her sene on binlerce öğrenci üniversiteyi kazanıyor, gittiği yerde bir devlet yurdu bulamadığı için tarikat yurtlarına gitmek zorunda kalıyor. Çocuklar bilmem kaç paralık yurtlara mahkum oluyor. Okurken çalışmak bir kural haline geldi maalesef. Sonra bunlar yetmiyor, bunlar geçiyor belirli bir yaşa geliyoruz ve yıllarca süren emeğin karşılığında hiçbir gelecek garantisi sunmayan üç kuruşluk bir diploma veriyorlar. sonra da yaşamasını bekliyorlar gençlerin. Ortada bunu var edebilmek için sermaye düzenini gençlere, bunu kabul ettirebilmek için yapması gereken çok bütünlüklü bir hareket var. Ve bu hareket Cumhuriyet’in katilidir.

Cumhuriyetin gençlere yüklediği misyonla,  bugün Cumhuriyet düşmanlarının gençliğe yüklediği misyon beklediği şeyler bambaşka. Genç sabah erken 1 saatte kalkacak işe gidecek, oradan okula gidecek tüm mesaisi bir yere yetişerek yalnız olacak. Hep kendini kurtarma derdinde olacak. Biz komünistler,  bizim cumhuriyetçi değerler altında çizdiğimiz gençlik profili öncelikli çıkıntı bir karakter. Kafasını vurup ekmeğini alabileceğiniz profilden bahsetmiyoruz. Öfkeli ama huysuz değil arkadaşlar,  mızmız değil. Hesap soran,  sahip çıkan gençlikten bahsediyoruz. Eşitliği, kardeşliği ve  özgürlüğü taşıyan. Gittiği her yerde bunu taşımaya çalışan bir gençlikten bahsediyoruz ve bunu dayanışmacı, direnen ama mücadele ederek dayanışmayı mücadelenin içinde öğrenen ve geliştiren bir gençlik." 

Şair Nâzım Hikmet'in dizeleriyle sahneye çıkan sanatçı Orhan Aydın'ın ardından TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan konuşmasını yaptı. 

Okuyan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

"1919'da işgal ve parçalanma hayata geçiyordu. Bizim selamladıklarımız, bu coğrafyadaki planı bozdular. Bu küçümsenecek bir şey değildir, emperyalizmin planı hayata geçseydi Hindistan'a, Çin'e, Afganistan'a, İran'a uzanacaklar, oraları daha da karartacaklardı. Anadolu'da büyük bir iş yapıldı. O yüzden formaliteden söylemiyoruz: Bu ülkede 101 yıl önce bağımsızlık için, cumhuriyet için, laiklik için kim mücadele ettiyse, emek verdiyse başta Mustafa Kemal olmak üzere hepsine, herkese selam olsun.

Erdoğan, daha önce 'darbeci' ve 'katil' dediği Sisi'ye 'Aziz Kardeşim' diye seslendi Erdoğan, daha önce 'darbeci' ve 'katil' dediği Sisi'ye 'Aziz Kardeşim' diye seslendi

Yurtseverlik, bağımsızlık kavgası, laiklik, aydınlanma kavgası veren; bu ülkede insanlar birbirini sömürmesin, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum kuralım diyen herkesi selamlamak istiyorum Sadece bu güzel salonu bizlere verdiği için değil; inanılmaz bir üretkenlikle ve yine aydınlanma mücadelesini ve yine özgürlük kavgasını, yine eşittik kavgasını yükselten, değerli sanatçı dostumuz Ferhan Şensoy'a selam olsun."

"YENİ OSMANLI MASALLARI YAZMALARINA İZİN VERMEYECEĞİZ"

"Türkiye’de komünistler her zaman cumhuriyetçi oldular. Herkesin inancı kutsaldır ancak insanları, toplumu halk iradesi yerine tanrının iradesini koyarsınız olmaz. Tanrı insanların içindeki inancıdır ancak toplumun laik olması gerekir. Tarikatlar konusunda her zaman mücadele edilmelidir. Komünistler cumhuriyete misafir falan değildir, her zaman savunur. Korkarım Cumhuriyet’i bugün Türkiye’de savunmak için belki komünist olmak gerekmiyor ama dost olmak gerekiyor. Bir ikincisi de bu düzeni değiştirme iradesi taşımak gerekiyor artık çünkü bu düzende cumhuriyet yok. Cumhuriyet'in geleceği yok. 

Tarihi yeniden yazmaya çalışıyorlar, Vahdettin, Abdülhamit övüyorlar. Ne alakası var? Tarihi yeniden yazmalarına, cumhuriyet düşmanlarından Yeni Osmanlı masalları yazmalarına izin vermeyeceğiz.

Fransız İhtilaline bakalım. En ön saflarında eşitliği savunanlar yok muydu? İspanya’da faşistlere karşı cumhuriyeti savunanlar komünistler değil miydi? Bizim alnımız ak, yüzümüz açık. Nerede bir cumhuriyet kavgası varsa orada komünistler oldu. Olmaya devam edecek. 

Bir diğeri tarikatlar. Tarikatlar eliyle gericiler bu ülkede cumhuriyetin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalıştı. 

Bir diğer sorun da anti-komünizm. Bu ülkede anti-komünistler Cumhuriyeti yıkmak için ellerinden geleni yaptı. Yoksa Fethullah Gülen dediğiniz kişi kimdi? Komünizmle Mücadele Derneği içinden biri değil miydi? Amerika’yla ilişkileri orada kurulmadı mı? Şimdi kalkıp Fethullah Gülen’i hain ediyorlar. Ama onu bıraktığı anti-komünizm bayrağını yükseltmekten de geri kalmıyorlar.”

ÖZELLEŞTİRME TEPKİSİ

"Bana bir sektör söyleyemezsiniz ki özel sektör iyilik yapsın. Sonra geçmişler Cumhuriyet'in 101. yılı diye reklam filmi çekiyorlar. O filmlerde öyle bir riyarkârlık var ki, sonra karşısına geçip gülüyorlardır. Hatırlarsınız, telefonda aralarında konuşurken memlekete, yurttaşlarımıza küfür ediyorlardı. Onun gibi, alay etmek için Cumhuriyet filmi çeviriyorlar. 10 Kasım gelecek, Mustafa Kemal filmleri yapacak o büyük şirketler. Arkadaşlar peşin peşin söylüyoruz, bu ülkede bu halkın ayağa kalkmasını sağlayacağız. Sonra da bizi zehirleyen, diri diri gömen özel sektörden öyle bir hesap soracağız ki bu ülkenin üzerine çöken karanlıkla birlikte defolup gidecekler."

ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMALARI

"Bu ülkede bir Kürt sorunu var. Nasıl kadınlara yönelik bir eşitsizlik varsa ve bu sorunun bugün temelinde kapitalizm varsa, Kürt sorununda da böyle. Kürt yurttaşlarımızın da kendilerini eşit hissetmemesinin kaynağı bu düzendir, Türkiye'nin kaynaklarının yüzde 40'ına el koymuş yüzde 1'lik kesimdir. Kürt sorunun çözümünün yolu da bu kaynağa el konmasından geçecek. Kürtçe sosyalist cumhuriyette eşit bir dil olarak özgürleşecek. Sosyalizmle bu ülkede eğitilmemiş, kaynak ayrılmamış tek yer bırakmayacağız. Merkeziyetçi bir yaklaşımla, planı ve devletçi bir ekonomiyle. Ve evet, Kürt sorununun kökeni olan o aşiret düzenini de parça parça ederek."

Buluşma, Tarlabaşı Semt Evi'nde kurulan "Irkçılığa Karşı Kardeşlik Korosu" tarafından seslendirilen Kardeşlik şarkısıyla sona erdi.

Muhabir: Haber Merkezi