Haber

Tiran’daki Bektaşi Devleti'ne Türkiye Bektaşilerinden tepki: Emperyal devletlerin tuzağı

Türkiye Bektaşileri adına açıklama yapan Bektaşi Postnişini Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talimatıyla Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu, Arnavutluk’ta kurulması planlanan Bektaşi Devleti'ne tepki gösterdi.

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, Tiran’da Vatikan benzeri mikro bir Bektaşi devleti kurmak için hazırlıklara başladıklarını açıkladı. Planlanan “Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti” için Tiran’da Vatikan Şehri’nin yaklaşık dörtte biri büyüklüğünde bir alan tahsis edildi. Bektaşi devletinin kendi yönetimi, sınırları ve pasaportu olacak. Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, yeni devletin amacının İslam’ın hoşgörülü bir versiyonunu teşvik etmek olduğunu söyledi.

"EMPERYALİST TUZAK"

Türkiye Bektaşilerinin en üst temsil makamı olan, 88 yaşındaki Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talmatıyla, Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu söz konusu girişime tepki gösterdi. Yayımlanan açıklamada Bektaşiliğin merkezinin Türkiye olduğu vurgulandı. Arnavutluk’taki Vatikan tipi Bektaşi Devleti girişiminin Bektaşiler için yok hükmünde olduğu, devlet başkanlığına adı geçen Bektaşi’nin temsil yetkisinin bulunmadığı belirtildi. Emperyalist baskı ve hesaplarla böyle bir işe girişildiği; adımın, Avrupa merkezli Alevi-Bektaşiliği İslam’ın dışında ayrı bir din olarak gösterme planının parçası olduğu savunuldu.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Arnavutluk’ta bugün itibarı ile uzun zamandır kıpırtılarını hissettiğimiz gizli faaliyetlerden biri medyaya düşmüştür. Habere göre; Arnavutluk devleti sınırları içinde Tiran’da Baba Mondi (Edmond Brahimaj) başkanlığında bir Bektaşi Devleti kurulması için çalışmalar başlamıştır. Öncelikle Arnavutluk’ta ikâmet eden Baba Mondi’nin kendisini Dedebaba ilan etmesi, Bektaşilik erkânına göre geçersizdir. Enver Hoca döneminden sonra Arnavutluk’tan Reşat Bardi Baba’ya, Bektaşi camiasının lideri rahmetli Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba tarafından İzmir’de halifebabalık verilmiş ve kendisi halifebaba olarak Arnavutluk’a gönderilmiştir.

O zaman derviş olan Mondi, Reşat Bardi Halifebaba’dan babalık almıştır. Reşat Bardi Halifebaba’nın vefatından sonra kimse halifelik erkânı görmediği için Bektaşi erkânına göre Arnavutluk’ta bırakın dedebabayı, halifebaba bile yoktur. Baba Mondi’nin dedebabalığı bir yana; dedebabalığın bir alt mertebesi olan halifebabalık erkânı dahi kendisine uygulanmamıştır. Bu durum inkâr edilmez bir gerçektir. Başka bir söylemle bir yüzbaşının albay olmadan general rütbesi takması kadar abes bir durumla karşı karşıyayız. Yüzyıllardır devam eden geleneğe ve kurala göre dedebabanın Türkiye sınırları içinde ikamet etmesi şarttır. Türkiye’de bu hiyerarşik sistem, tarih boyunca devam ettiği gibi kesintisiz bir şekilde bugün de devam etmektedir. Bugün dedebabalık makamını Ali Haydar Ercan Dedebaba temsil etmektedir. Onun yönetsel alt kurumları ise halifebabalar, babalar, dervişler, muhipler şeklinde bir hiyerarşiye sahiptir. Dedebaba makamının alacağı kararlar, Bektaşiliğin yönetim kurulu sayılabilecek Halifebabaların onayı ve dedebabanın tasdiki ile hayata geçer.

Bu bağlamda Baba Mondi’nin kendisini Dünya Bektaşilerinin lideri olarak iddia etmesi asla kabul edilemez. Bu karar ve Bektaşi Devleti gibi kavramlar Bektaşilik yolunu temsil eden bizler için yok hükmündedir. Özellikle son dönemlerde Baba Mondi’nin son derece neşeli, samimi bir şekilde kimlerle fotoğraf çektirdiği, kimlerle ilişkilerinin olduğu asıl kimliğini göstermeye yeterli delildir. Siyasi olarak birileri tarafından bilinmeyen emperyal baskı ve hesaplarla böyle bir yapılanma kabul edilse ve resmi kimlik kazansa bile bizler için manevi anlamda geçersiz bir girişimdir. Öncelikle Bektaşilik, Hacı Bektaş Veli’nin, ahlak temelli, akılcı, ön yargılardan uzak, bilimsel düşünmeyi esas alan, insanın en yüce değer olduğunu kabul eden İslam’ın tasavvufî bir yorumudur. Yüzyıllar boyunca bu inanca gönül verenler kendi içlerinde manevi ve hiyerarşik bir sistem içinde yaşamaktadır. Bektaşilik; dini, inancı, rengi, dili ne olursa olsun ahlaklı, dengeli yaşamayı amaç edinen ve bunda samimi olan herkesin dâhil olabileceği bir yoldur. Bu yol ve erkândaki insanların birbirlerine olan bağları asla maddi değildir, tamamen manevidir yani gönül bağıdır. Bunun denetimini de yüzyıllardır devam eden kendi hiyerarşik yapısından almaktadır. Bu nedenle Bektaşiliğin âşıklık, muhiplik, dervişlik, babalık, halifebabalık ve dedebabalık olmak üzere hiyerarşik aşamaları mevcuttur. Bir kişinin bu manevi yola girmesi Bektaşi kimliğini kazanması ömür boyu geçerli değildir. Geçerli olması için her sene Bektaşiliğin ahlak ilkelerine uyduğunu, kul hakkı yemediğini, eline-beline-diline, aşına-eşine-işine sahip olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu koşullara uyan kişinin başı okunur yani bir tür yıllık sınavını vermiş olur. O kişinin Bektaşiliği bir sene daha uzar. Bu süreç son nefesine kadar devam eder. Kesinti olursa yoldan çıkmış olur ve düşkün sayılır. Yüzyıllardır kendi ülkesine devletine bağlı olan, maddi hiçbir beklentisi olamadan yaşamını sürdüren, gönül bağı ile birbirlerine bağlı bulunan, Bektaşilik inancını sürdüren bizler için Baba Mondi’nin son girişimi hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Baba Mondi, dedebabalık sistemine bağlı olmadığı için Bektaşilik yolunun da dışındadır ve yok hükmündedir. Aleviliğin İslam İnancı Dışında Olduğu İddialarına Cevap İkinci konu ise özellikle Avrupa merkezli olarak oluşan Aleviliği ve dolayısıyla Bektaşiliği, İslam dışında gösterme çabalarıdır. Bunun kabulü kesinlikle mümkün değildir. Bu girişim Türkiye’nin gelecekte yeni sorunlara muhatap olmasını beraberinde getirecektir. Çünkü Ali’siz Alevilik olarak adlandırılan bu proje, emperyal devletlerin Alevilik inancı üzerinden menfaat temin edebilmesi için açtıkları bir tuzaktan ibarettir. Baba Mondi’nin sözde Bektaşi Devleti girişimi, bu uzun vadeli hesapların ayak seslerinden başka bir şey değildir. Alevilik, Anadolu ve Balkan coğrafyasında yayılan İslam’ın ahlak ve irfan temelli bir yorumudur. Kurân-ı Kerim kutsal kitabı, Hazret-i Muhammed peygamberi, Hazret-i Ali Şah-ı Velayet yani velilerin ilk halkası olarak kabul eder. Bunun dışındaki iddiaların inançsal, tarihsel veya bilimsel hiçbir dayanağı yoktur. Bu temel inanç kavramları aynı şekilde Bektaşilik için de geçerlidir. Kamuoyuna saygı ile arz ederiz.

Hademü’l-Fukara ALİ HAYDAR ERCAN DEDEBABA’nın talimatıyla

Hacı Dursun Gümüşoğlu – Halifebaba (Balım Sultan Bektaşilik Araştırmaları Derneği Başkanı)