TİP’li kadınlar Kadıköy’de buluştu! “Adıyla sanıyla kadın düşmanı bir rejimle karşı karşıyayız”

Yayın tarihi: 15 Ekim 2023 Pazar 6:07 pm - Güncelleme: 15 Ekim 2023 Pazar 10:07 pm

Türkiye İşçi Partili (TİP) kadınlar, AKP iktidarının kadınlara yönelik söylem ve politikalarına karşı “Kadınların İnat, Umut ve Özgürlük Buluşması” için İstanbul Kadıköy’de bir araya geldi. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, “Bizim ülkemizin başına çöreklenen zihniyetin faşistlik açısından İsrail’den, kadın düşmanlığı açısındansa Hamas’tan eksik kalan yanı yok. Evet adıyla sanıyla kadın düşmanı bir rejimle karşı karşıyayız” dedi.

TİP’li kadınlar, “Kadınların İnat, Umut, Özgürlük Buluşması” için Kadıköy İskele Meydanı’nda toplandı. “Her gün daha fazla ezildiğimiz, sömürüye maruz bırakıldığımız bu düzeni değiştirecek inat da umut da #BizdeBitmedi” sloganıyla gerçekleştirilen buluşmaya TİP Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de katıldı. TİP’li kadınlar adına basın açıklamasını PM Kadın Bürosu üyesi Bilge Seçkin Çetinkaya okudu. Açıklama şöyle:

“Bilin istedik; hakkımızı çiğnemek için attığınız her adıma direneceğiz. Seçim bitti, bittiniz diye düşünenler, siyaseti erkeklerin oyun alanı olmaktan çıkaracağız. Bilin istedik; ne İstanbul Sözleşmesi’nden ne 6284’ten ne nafaka ne eğitim ne istihdam ne olduğumuz gibi yaşama hakkından vazgeçeceğiz. Bizde ümit bitmedi!”

“ZAMANLARIN EN KÖTÜSÜNDE YAŞADIĞIMIZI İLİKLERİMİZE KADAR HİSSETTİĞİMİZ GÜNLERDEN GEÇİYORUZ”

Buluşmada konuşan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, “Biz kadınlar ya İsrail’i ya da Hamas’ı tutmak zorunda değiliz. Biz 60 yıldır mücadele veren Filistin’i tutuyoruz. Rojava’da siviller bombalanırken susan iki yüzlülüğe karşıyız biz” dedi. Kadıgil, özetle şunları söyledi:

“Hoş geldiniz güzel kadınlar, az önce tanıştığım 76 yaşındaki Beyhan ablam Bursa’dan gelmiş, 80 yaşında yoldaşlarımız gelmişler hoş gelmişler. Onlar biliyorlar ne kadar berbat günlerden geçtiğimizi. TİP Tüzüğü Dickens’tan alıntıyla ‘Zamanların en iyisiydi ve zamanların en kötüsüydü’ diye başlar. Yine zamanların en kötüsünde yaşadığımızı iliklerimize kadar hissettiğimiz günlerden geçiyoruz. Sadece son iki günde Gazze’de binlerce insan katledildi. Çankaya kadar bir alanda milyonlarca insan bombardıman altında esir. Tıbbi malzeme yok, gıda yok, doğal gaz yok, elektrik yok, su yok İsrail’de ise savaş hukuku gözetilmeden yapılan saldırılarda turistler, çocuklar kadınlar, belki işgalci devletin savaş politikalarına karşı mücadele eden insanlar öldürüldü. Çünkü savaş böyle bir vahşet. İsrail ne yapsaydı onca saldırıya, çiçek mi atsaydı diyenleri görüyorum, bunca acıyı durdurmak için yapabileceği ne çok șey vardı oysa! Filistin’i işgal etmeyebilirdi mesela, işgal ettiği topraklarda yaşayan bir halkı sistematik biçimde öldürmeyebilir, kadınlara tecavüz etmeyebilir, çocuklarını babalarının kucaklarında vurmayabilirdi.

TİP’in Can Atalay için başlattığı ‘Özgürlük Yürüyüşü’nün 15’inci günü! “Kadınlar için yürüyoruz”

“SİSTEMATİK BİR KATLİAMA TABİ TUTULAN FİLİSTİN HALKINDAN TARAFIZ”

Gencecik insanların katledildiği festival baskını ya da kadın bedenine yönelik hiçbir gerekçeyle normaleştirilemez. İnsanlık suçları sebep değil, etik sahibi herkesi derinden yaralayan birer sonuçtur ve yaşanan tüm insanlık dramlarının asli müsebbibi, siyasal İslam’ın da hamisi olan işgalcilerdir. Ve hayır, ya İsrail’i ya Hamas’ı tutmak zorunda değiliz, tutmayacağız da. Sistematik bir katliama tabi tutulan Filistin, biz 60 yıldır tüm dünyanın sadece seyrettiği halkından tarafız.

“ÇÜNKÜ ÇOĞU ERKEĞİN GÖZÜNDE DÜŞMANIN CEZALANDIRILABİLECEĞİ SON DERECE MEŞRU BİR YÖNTEM BU”

Bu savaş suçlarına misal her kamyonet kasasında gezdirilen çıplak bir kadın bedenine ya da tecavüze uğradığı her halinden belli bir kadın esire bakıp cehaletin verdiği cesaretle ‘oh olsun’ diye bağıran ya da daha ‘okumuşsa’ içten içe aynı şeyi hisseden, tabiri caizse içinin yağları eriyen erkeklerle dolu etrafımız, görmemize gerek yoktu, zaten biliyoruz. Biri ‘Ama askermiş diye savunuyor, beriki turistmiş’ diye üzülüyor, sonraki ‘Durun turist değilmiş, siyonistmiş’ diye yapılanları normalleştirmeye kalkıyor. Çünkü çoğu erkeğin gözünde düşmanın cezalandırılabileceği son derece meşru bir yöntem bu. Kadın vücudunu soymak, tecavüz etmek, düşmanını aşağılamanın bir nişanesi olarak kadını sergilemek. Kadınlarının kanını donduran da tam bu işte, bunu bazı erkekler söylemese de duyuyor, iliklerimizde hissediyor olmamız. İşte dünyada ve Türkiye’de kadınlara yönelik tüm saldırıların altında yatan da tam da bu bakış, bu zihniyet, bu ataerki, bu erkeklik.

“FAŞİSTLİK AÇISINDAN İSRAİL’DEN, KADIN DÜŞMANLIĞI AÇISINDANSA HAMAS’TAN EKSİK KALAN YANI YOK”

Ve bizim ülkemizin başına çöreklenen zihniyetin faşistlik açısından İsrail’den, kadın düşmanlığı açısındansa Hamas’tan eksik kalan yanı yok! Evet adıyla sanıyla kadın düşmanı bir rejimle karşı karşıyayız. Kadın düşmanlığını kutsal aile masalının arkasına saklamaya çalışan, kadını erkeğe tabi bir mal gördüğünü ve bunun sebebinin inandığı din olduğunu iddia edenler yönetiyor bu ülkeyi. Ve kadınlar dur demedikçe durmaya hiç niyeti yok.

“ANAYASA’YI UYGULAMAYANLAR ANAYASA YAPMAYA KALKIYOR”

Seçimlerden beri biri susuyor biri başlıyor. Anayasa’yı uygulamayanlar Anayasa yapmaya kalkıyor. 2 kez seçilen 3. kez aday olamaz. 83. madde; milletvekili meclis kararı olmadan tutulamaz, yargılanamaz? Can Atalay – selam olsun özgürlük yürüyüşüne. Sadece Anayasa mı? Medeni Kanun hedefte. Ailenin reisi erkektir! Çünkü aile dedikleri bu. Erkek çalışsın, kadın evde çocuk baksın, erkeğin dediği kadar dışarı çıksın, erkeğin verdiği kadar harcasın, kendine ait geleceği, tercihi olmasın, babasının hizmetkarı olarak doğsun kocasının hizmetkarı olarak yaşasın, oğullarının hizmetkarı olarak ölsün. Yok öyle yağma.

“AKP İKTİDARI BOYUNCA DOĞUM YAPAN KIZ ÇOCUĞU SAYISI 2 MİLYON”

Erken yaşta evlik mağdurları adı altında, kız çocuklarını evlilik adı altında istismar etmeyi meşru hale getirmeye çalışıyorlar. AKP iktidarı boyunca doğum yapan kız çocuğu sayısı 2 milyon. Sadece son 10 yılda reşit olmamasına rağmen mahkemeye başvurarak evlendirilen kız çocuğu sayısı 130 bin. İşte biz bugün tam da bu nedenle buradayız. Bu ülkede yaşayan kız çocukları için buradayız”