Yüksek enflasyon ve döviz kurunda yaşanan artış şirketlerin maliyetlerini katlarken, bunlara iktidarın vergi ve harçlara yaptığı fahiş zamlar da eklenince ekonomik kriz iyice derinleşti. Tekstil sektöründe maliyetlerin artması ve talebin düşmesi nedeniyle 586 şirket kapandı, 150 bin çalışan işsiz kaldı. Halen faaliyetini sürdüren şirketler ise dev maliyetlere karşı direniyor.

Ekonomik krizin giderek derinleştiği Türkiye'de tekstil sektörü alarm veriyor. Bazı şirketler maliyetlerin artması ve talebin düşmesi karşısında iflas bayrağını çekerken, açık kalan şirketler de krize direniyor.

586 ŞİRKET KAPANDI, 150 BİN KİŞİ İŞSİZ KALDI

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) Mayıs ayı verilerine göre, son bir yılda sektörde faaliyet gösteren şirket sayısı 586 adet azalarak 19 bine inerken istihdam kaybı ise 116 bini aşarak 388 bin sınırına dayandı. Söz konusu rakam hazır giyim sektörü ile birlikte değerlendirildiğinde 150 bini aştı.

YENİ SİPARİŞLERDE SERT DÜŞÜŞ

Ekonomim'den Yener Karadeniz'in haberine göre, önümüzdeki döneme dair göstergeler de pek parlak değil. İstanbul Sanayi Odası Temmuz ayı PMI verilerine göre tekstil sektörü 49,9’luk PMI ile takip edilen 10 sektör içerisinde, yeni siparişlerdeki en sert yavaşlamanın görüldüğü sektör olarak ön plana çıktı. Yeni siparişler üst üste ikinci ay ivme kaybederken temmuzdaki yavaşlama geçen yılın Ekim ayından beri en yüksek oranda gerçekleşti. Yeni siparişlerin yavaşlaması sonucu üretimde son 5 ayın ilk düşüşü kaydedilirken istihdam ve satın alma faaliyetlerinde de zayıflama yaşandı. Öte yandan Merkez Bankası verilerine göre de sektörde kapasite kullanım oranı yüzde 70,4’e kadar geriledi. Peki son yıllarda üst üste üretim ve ihracat rekorları kıran ve tarihinin en büyük yatırımlarına imza atan sektör nasıl bu duruma geldi? Zira Ticaret Bakanlığı Yatırım Teşvik İstatistiklerine göre sektör sadece 2021’de 22,4 milyar TL’lik yeni yatırım ve 13 binden fazla da yeni istihdam planı yapmıştı. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz’e göre bu durumun sebeplerinin başında deprem, ulusal ve uluslararası arenada düşen talep ve artan ithalat geliyor. Yıllık 49 milyar dolarlık üretim değerine sahip sektörde üretime destek sağlayan zincir mekanizmalarından birinin bozulmasının, tüm sektörü olumsuz etkilediğine dikkat çeken Öksüz, “Artan ithalat nedeni ile kapasite kullanım oranlarında düşüş devam ediyor. Üreticinin maliyetinden bile daha düşük tutarlarda gelen dampingli ürünler maalesef tekstil sektörünün zor durumda kalmasına neden oluyor. Hatta Kahramanmaraş gibi önemli bir tekstil kentinde birçok üretim tesisi üretimini maalesef durdurma kararı aldı. Bir yandan işçi maliyetleri, diğer yandan enerji maliyetleri ile fiyat tutturmaya çalışan sektörümüz; ithalatta yaşanan haksız rekabete karşı mücadele edemiyor. Çünkü bu özel sektör – kamu iş birliği ile topyekûn mücadele edilmesi gereken bir husus. Bu çerçevede haksız ithalat artışına karşı Ticaret Bakanlığımız ile sürekli koordinasyon içerisinde çalışıyoruz” diye konuştu. https://tele1.com.tr/tekstil-devine-icrasoku-861245/

İTHALATTA MENŞE SAPMALARINA DİKKAT

Uluslararası ticaret sistemine göre tekstil sektörü 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 58, 59 ve 60. fasılların yanı sıra hazır giyim fasılları içinde de bazı GTİP kodları ile dış ticarete konu ediliyor. 2022 rakamlarına göre belirttiğimiz fasıllarda geçen sene yapılan ithalatın değeri 12,4 milyar dolara ulaştı. Bu yılın ilk yarısında ise ithalat söz konusu fasıllarda 4,75 milyar dolara ulaşarak dış ticaret açığı vermeye devam etti. Öksüz, “Sektörümüz maalesef ithalatçı konuma düştü. Uzakdoğu Asya ülkelerinden ya da menşe sapması ile ülkemize gelen ithalat baskısı üretim dengelerini olumsuz etkiliyor. Menşe sapmaları devletimizin vergi kaybına da sebep oluyor. Bu çerçevede dampingli ürünlere karşı üreticilerimizi korumak adına ithalatta ayniyat tespiti, Dahilde İşleme Rejimi kullanımlarında tekstil ürünlerinin yüzde 50’sinin iç piyasadan temin edilmesi gibi destek taleplerimiz bulunuyor. Ayrıca sektörümüzdeki üretim maliyetlerinin uluslararası ölçekte rekabet edebilme imkanlarını da göz önünde bulundurmalıyız. Bu çerçevede sektörün ve işverenin işçilik giderleri hususunda desteklenmesi gerektiğini değerlendiriyoruz” dedi.
Muhabir: Egehan Erkün