Haber

Teğmenleri Gazi Üsteğmen savunacak

Kapısı çalınan isim yine Serdar Öztürk’tü. Tebligatların ardından cuma günü teğmenler, Serdar Öztürk’e ulaştı. Öztürk, yine kolları sıvadı ve 10 kişilik bir hukukçu heyetle cumartesi günü hukuki olarak izlenecek yolu belirlemek için bir toplantı yaptı.

HABER : ERSİN EROĞLU

Tarih: 13 Ekim 1994.
Yer: Şırnak Silopi.
Henüz üsteğmenken PKK ile çatışmada yüzüne şarapnel parçaları isabet etti. Sol gözünü kaybetti, gazi oldu. Operasyonda Teğmen Kamil Özdemir şehit oldu. 
Serdar Öztürk’ten bahsediyorum. 
Bakanlar Kurulu kararı ile Cumhurbaşkanı tarafından Devlet Övünç Madalyası ve beratı ile ödüllendirildi, iki yıl hastanede yattı. Malulen emekli olduktan sonra Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Avukat oldu.
Yıl: 2009.
FETÖ kumpası Ergenekon kumpasıyla TSK’ya operasyonlar düzenlenirken silah arkadaşları önce hedefteydi.
Tutuklanan isimlerden biri de Levent Göktaş’tı. Göktaş’ın avukatlığını üstlendi. Onunla da bir çatışmada tanışmıştı. Özel Kuvvetler mensubu askerler pusuya düştüğünde giden komando timinin komutanıydı. 
Çok geçmedi.
Serdar Öztürk de FETÖ’cülerin radarına girdi. 
7 Haziran 2009’da hukuk bürosu basılarak gözaltına alındı. 
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Serdar Öztürk avukatı Demet Reçber ile görüştü. Bu görüşmede Öztürk, Reçber’e, üstün hizmet madalyası ve beratının Cumhurbaşkanı’na iade edilmesi talimatını verdi.
Serdar Öztürk gözaltında bulunduğu Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde de Cumhurbaşkanlığı makamına iletilmek üzere şu dilekçeyi yazdı:
"1985 yılında binlerce Kara Harp Okulu subayı gibi gerekirse vatan uğrunda canımı feda etmeye yemin ederek askerlik mesleğine adım attım. Askerlik hayatım boyunca yeminime sadık kaldım. 1993-1994 tarihleri arasında Şırnak ili Silopi İlçesi Çalışkan köyü bölgesinde konuşlu Eren bölüğünde bölük komutanı olarak görev yaptım. Bu görevim esnasında 13 Ekim 1994 tarihinde Kuzey Irak sınırında icra edilen operasyon sırasında bubi tuzağına basmak suretiyle ağır yaralandım. İki hafta komada kaldım. İki yıl tedavi gördüm. Bir gözümü ve bazı iç organlarımı tamamen kaybettim. Bu nedenle devletim tarafından şahsıma devlet övünç madalyası verilmiştir. 3 Haziran 2009’da İstanbul Özel yetkili 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkımda terör örgütü üyeliği iddiası ile yakalama kararı verilmiştir. Bir insan, hem devletinin övüncüne mazhar olmuş bir kahraman, hem de terör örgütü üyesi olamaz. Yaptığım hizmet, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım. Devletime helaldir. Ancak bu çelişkinin giderilmesi maksadıyla Sayın Cumhurbaşkanlığı’nca tarafıma verilen devlet övünç madalyasını makamınıza iade etmek zorunluğu doğmuştur.”
Serdar Öztürk’ün tutukluğu 4 yıl 9 ay sürdü. Yargılamanın sonunda beraat etti.
Beraat edince AİHM’ye gitti ve ‘haksız tutukluluk’ gerekçesiyle 1 milyon Euro tazminat talep etti. Adalet Bakanlığı, barışçıl çözüme gidilmesi ve lütuf hakkı kapsamında 500 Euro önererek, Öztürk’ün davadan vazgeçmesini istedi.
Gazi oldu, kumpasa uğradı, yıllarca hapis yattı.
Silah arkadaşlarının bir mağduriyeti olduğunda hukuki destek vermek için hep yanlarındaydı.
Yıllar geçti…
Tarih: 10 Kasım 2023.
Tuzla Piyade Okulu’nda yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmene bir grup teğmen tepki gösterdi. 
Tartışma büyüdü… Teğmenlere hem adli hem idari soruşturma başlatıldı.
Serdar Öztürk’ün bir gece yarısı telefonu çaldı. 
Arayan Atatürkçü teğmenlerden biriydi. Komutanlarına kendi imkanlarıyla ulaşmıştı. Hukuki desteğe ihtiyacı olduklarını söyledi. 
Serdar Öztürk hemen kolları sıvadı, 10 kişilik bir hukukçu heyeti oluşturdu.
Aralarında Emekli Albay Mustafa Güler’in de olduğu bir ekip teğmenlerin savunmasını gönüllü olarak üstlendi.
Hem adli süreçte hem Yüksek Disiplin Kurulu’nda savunmalarını yaptılar. Ama ne fayda… Karar çoktan verilmişti, teğmenler ihraç edildi. İhraç kararına itiraz süreci devam ediyor.
Ve kamuoyunun yakından takip ettiği ‘yemin.’
Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos’taki mezuniyet töreninde teğmenler “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atarak 1999-2023 arası edilen yemini kılıç çatarak tekrarladılar.
Kimileri yine ‘cunta’ söylemine başladı.
Teğmenlerin ‘darbe’ yapacağını iddia edenler bile oldu.
Yine yargı süreci başlatıldı. 
TELE1, 16 Kasım’da teğmenlerin ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiğini duyurdu.
Teğmenler yine avukat arayışına başladı.
Kapısı çalınan isim yine Serdar Öztürk’tü. Tebligatların ardından cuma günü teğmenler Serdar Öztürk’e ulaştı. Öztürk, yine kolları sıvadı ve 10 kişilik bir hukukçu heyetle cumartesi günü hukuki olarak izlenecek yolu belirlemek için bir toplantı yaptı.

Teğmenler, hukuki olarak gazi komutanlarına emanet. 
Tarih, tekerrürden mi ibarettir bilinmez ama Türkiye için ders çıkarılamayan olaylar zinciri kesin.
Serdar Öztürk’ü 15 yıl önce hapseden zihniyet bugün kılıcını teğmenlere sallıyor.

Teğmenlerin savunmasını üstlenecek heyetteki hukukçular şunlar:

Avukat Abdullah Yasin Üstündağ, Avukat Çağlar Altun, Avukat Demet Reçber Öztürk, Avukat Ece Üstündağ, Avukat Erhan Tokatlı, Avukat Ersin Kaya, Avukat İbrahim Yılmaz, Avukat Dr. Mustafa Güler, Avukat Namık Öztürk, Avukat Serdar Öztürk.