Teferruat

Estik gürledik ama Başkan Biden arayıp ‘gel görüşelim’ deyince koşa koşa NATO toplantısına gittik ve ‘asla olmaz’ dediğimiz İsveç’in NATO’ya alınmasına onay verdik. Çünkü Biden ‘ onay vermezsen seni Beyaz Saray’a davet etmem’ demişti.

Oysa aynı Biden Ekim 2014’de ‘Erdoğan’la Suudi Arabistan ve BAE’ni Suriye’deki Kaide ve benzeri terör örgütlerini desteklemekle’ suçlamış ve Aralık 2019’da Erdoğan için ‘diktatör’ diyerek ‘demokratik seçimlerle ondan kurtulmamız lazım’ demişti . Aynı Biden geçen üç yılda farklı arabulucuların çabalarına rağmen Erdoğan’ı Beyaz Saray’a davet etmemiş ve seçildikten dört ay sonra Nisan 2020’de Erdoğan’ı telefonla arayarak ‘Ermeni soykırımını tanıyacağım’ demişti. Aynı Biden’ın İsveç ve Ukrayna konusunda verdiği ve vereceği tavizlere göre yakında Erdoğan’a ‘gel çay içelim’ diyeceği bekleniyor.

Müthiş bir dış politika çuvallaması!

Yandaş medyanın etkisiyle Erdoğan’a oy verenlere göre ‘İsveç’e evet demenin karşılığında Türkiye AB’ne girecek’. AB yöneticileri ve üye ülke liderleri ‘böyle bir şey yok ve olmayacak çünkü Türkiye’nin durumu üyelik için uygun değil’ diyor ama kimin umurunda! Trump da Erdoğan’a mektup yazmış ve ‘aptal olma’ demiş ama hatırlayan yok. Aynı Trump ‘Rahip Bruson’u hemen serbest bırakmazsan ekonomini perişan ederim’ diyerek istediğini yaptırmış ve ‘PYD/YPG’ye binlerce TIR silah ve askeri malzeme göndermeyi sürdürmüştü. Biden da göndermeye devam ediyor ama yandaş medyaya göre son toplantıda ‘PYD/YPG NATO’nun terör listesine alınacakmış’.

Her konuda ve her zaman insanları aldatmaya yönelik algı operasyonlarına devam.

Kimse de Brunson olayında olduğu Merkel’in gazeteci Deniz Yücel’i alıp götürdüğünü hatırlamaz bile.

İktidar; keskin viraj ve sert U dönüşleriyle toplumu da kendisi gibi yapmaya çalışıyor.

Vatandaşlar da artık ilkesiz , oportünist, sığ düşünüyor, konuya göre tavır alıyor ve ciddi olmayan içi boş söylemlerle idare ediyor .

Ülkenin onuru, saygınlığı, çıkarı ve geleceği kimsenin umurunda değil.

BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail olayında olduğu gibi. Bu ülkelere ve liderlerine söylemediğimizi bırakmamıştık ama sıkışınca tıpış tıpış gidip onlarla barıştık, hepsini Ankara’da krallar gibi ağırladık ve öyle devam ediyoruz. Bu ülke ve liderlerin hepsi önemli ama en ilginç olanı BAE Başkanı Muhammed Bin Zayid. Eski Bakan Soylu ve yandaş medyaya göre “Bin Zayed ve ABD 15 Temmuz Fetö’cu darbe girişimini finanse etmişti”. Soylu ortadan kayboldu ama yandaş medya Bin Zayid’i çok seviyor çünkü adamın çok parası var. Peki darbe girişimini finanse ettiği söylenen ABD ne olacak ? Biden’la Beyaz Saray’da çay içmek için tüm yolları deneyen Erdoğan ve medyası Fetö’cuların NATO’nun terör listesine alınacağını söylüyor ama her nedense hiç kimse Fetö’nun ABD’de olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak istemiyor. Nasıl olsa Erdoğan’a oy verenler kim ne der ve yaparsa yapsın bir tek Erdoğan’a inanıyorlar. İç politikada olduğu gibi dış politikada da. Bu politikalardan en çok kendilerinin zarar görmesine rağmen bu insanların tutum ve davranışı siyaset teorileriyle değil sosyolojik, psikolojik ve biraz da genetik araştırma ve yorumlarla açıklanabilir. Bunun farkında olan Erdoğan her zaman olduğu gibi çok rahat. Yoksa 20 yıldır iktidarını koruyamaz ve son seçimleri rahatlıkla kazanamazdı. Muhalefetin durumu böyle devam eder ve Millet İttifakı’nın sağcı partileri bildik ideolojik tercihleriyle politika yapmayı sürdürse Erdoğan yaşadığı sürece iktidarda kalır ve bunu sağlamak için istediği zaman anayasayı da değiştirir ve amaçlarının tümünü gerçekleştirir. Zaten az kalmıştı geri kalanlar da ‘teferruat’! Cumhuriyet’in 100. Yılını kutlamadan bu iş tamam.

‘Vatana millete hayırlı olsun’ diyeceğim ama olmayacak.

Gidişat ortada ve karanlığın da karanlığı var.