TDK, ırkçılık içeren ifadeleri inceleyecek!

Yayın tarihi: 7 Ocak 2021 Perşembe 7:22 pm - Güncelleme: 7 Ocak 2021 Perşembe 8:13 pm

Türk Dil Kurumu’nun, ‘arapsaçı’, ‘arap olmak’, ‘anladımsa Arap olayım’, ‘Arap olmak’ gibi ırkçılık içeren ifadeleri inceleyeceği öğrenildi.

Geçtiğimiz yıl içinde Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahi vatandaş George Floyd’un polisler tarafından öldürülmesi tüm dünyada yankılarını sürdürürken geçen ay Başakşehir Futbol Kulubü’nün Afrikalı antrenörü Pierre Webo, Fransa’da ırkçılığa maruz kalmasının ardından gözler, ırkçı ve ayrımcı ifadelere çevrildi. Türkiye’de de Türk Dil Kurumu’nun (TDK) resmi sözlükleri de siyahlara yönelik ırkçılık olarak algılanabilecek ifadeler içerdiği tartışmasıyla gündeme geldi.

IRKÇILIK İÇEREN İFADELER KURULACAK İLETİLECEK

DW Türkçe’den Cengiz Özbek’e konuşan TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, bu kapsamdaki kelime ve kelime gruplarının incelenmek üzere Sözlük Kurulu’na iletileceğini söyledi. Geçmişte bazı kelimelerin siyahlara yönelik ırkçılık içerdiği gerekçesiyle TDK sözlüğünden çıkarıldığını belirten Prof. Dr. Gülsevin, önceki yıllarda kaldırılan sözcüklerin hangileri olduğunu belirtmedi.

İncelenmesi beklenen ifadeler arasında “Arapsaçı”, “Arap olmak”, “Arap gibi olmak”, “anladımsa Arap olayım” gibi sözcük ya da sözcük öbeklerinin olduğu öğrenildi.

TDK’nın resmi internet sitesindeki Güncel Türkçe Sözlük’te “arapsaçı” kelimesinin mecaz anlamı, “çözümlenemeyecek kadar karışık durum” olarak ifade ediliyor. TDK’nın Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde ise “arap gibi olmak”; “simsiyah olmak, kararmak” diye tanımlanırken “arap olayım” deyimi için de “söylenen bir şeyin doğruluğuna inandırmak için ‘söylediğim söz doğru değilse kararayım, esmerleşeyim’ anlamında kullanılan bir söz” tanımı yapılıyor. “Anladımsa arap olayım” deyimininse “Hiçbir şey anlamadım” anlamında kullanılan bir söz olduğu belirtiliyor.

“IRKÇILIK OLDUĞUNUN ADI KONULMALI”

DW Türkçe’ye konuşan siyasal iletişim uzmanı Prof. Dr. Ülkü Doğanay, bu tip ifadeleri sözlükten çıkarmak yerine, yanlarına bunların ırkçı ifadeler olduğuna dair uyarılar koyulmasının daha doğru olacağını ifade etti. Doğanay, şu ifadeleri kullandı:

“Bir sözcüğü sözlükten çıkarmak o sözcüğü yok etmek anlamına gelmez. Onun ardındaki zihniyeti yok etmek anlamına da gelmez. Çünkü o sözcükler dilde yaşamaya devam ederler. Yapılması gereken sözlükten çıkarmak değil, tam tersine o sözcüğün ırkçı bir ifade olduğu, ayrımcı bir ifade olduğu ya da cinsiyetçi bir ifade olduğu bilgisini sözlüğe sokmak gerekir.”

Bunun “çok daha doğru bir mücadele yolu” olacağını belirten Doğanay, dilin ancak böyle dönüştürülebileceğini, bir ifadeyi silerek ya da yok sayarak değil, “onun ırkçılık olduğunun adı koyularak” yol alınabileceğini söyledi.

Doğanay, “Arapsaçı” örneğini şu şekilde değerlendirdi:

“Bu kelimenin TDK sözlüğündeki mecaz anlamı aslında ırkçılık içeriyor. Orada yapılan benzetmede, insanların fiziksel özelliklerinin çözümlenemeyecek kadar karışık bir durumla özdeşleştirilmesi var. Burada ‘Kelimenin mecazi kullanımı ırkçı bir gönderme içermektedir’ denilebilir mesela. Sözlükte yanına eklenebilir. Dolayısıyla insanlar da o ibareyi gordüklerinde aslında bu sözcüğü kullandıkları zaman ırkçılık yaptıklarının ya da bunun ırkçı olarak yorumlanabileceğinin farkında olurlar”

“YENİ IRKÇILIK” UYARISI

Ancak sadece siyahlara yönelik ırkçı kelimelerin sözlükten temizlenmesinin yeterli olmayacağının altını çizen Doğanay, şu ifadeleri kullandı:

“Bizim ırkçılık dediğimiz şey artık sadece ten rengi ya da soya çekim üzerinden yapılan bir şey değil. Türkiye’deki temel yanılgılardan biri aslında bu. Çünkü ‘Bizde siyah yok veya varsa da biz onlara zaten iyi davranıyoruz’ gibi bir noktaya getiriliyor. Ama bu doğru değil. Siyahlara yönelik ırkçılık tüm dünyada çok ağır sonuçlar doğurdu. Maalesef hâlâ var. Ama ırkçılık sadece bu değil. Irkçılık aslında kimlikler, inançlar, cinsiyet, cinsiyet kimliği, hepsinin üzerinden yapılan bir şeye dönüştü. Biz buna ‘yeni ırkçılık’ diyoruz.”

Prof. Dr. Doğanay, “Bunların hepsi söylemsel olarak birlikte yaşayan ve dilin içinde de birbirine eklenerek yürüyen ayrımcılık türleri” diye ekledi.

“IRKÇILIK GÜNÜMÜZDE BİÇİM DEĞİŞTİRDİ”

“Yeni ırkçılık” üzerine çalışmalar yürüten ve kalabalık bir akademisyen grubuyla beraber bir ayrımcılık sözlüğü hazırlayan Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Çoban Keneş de değişen ırkçılık biçimiyle ilgili uyarıda bulundu:

“Irkçılık günümüzde biçim değiştirdi ve gündelik olarak dilde, söylemde işliyor. Kelimeler, cümleler aracılığıyla işliyor. Bu noktada da bu kavramların hâlâ resmi bir kurumun yayımladığı bir sözlükte var olması ciddi bir sorun. Çünkü ilkokuldan itibaren insanlar bilmediği kavramlara, deyimlere, atasözlerini nereden bakıyor? En yetkili kurum olarak algıladığı TDK’dan bakıyor. Dolayısıyla küçüklükten itibaren bu kavramları duya duya zihnimiz belli bir ön yargıya sahip oluyor. Bu ön yargılar da bir noktadan sonra kafamızdaki, zihnimizdeki şeyle ilişkili olarak şiddet eylemlerine, linçlere de varabiliyor. O yüzden sözcükler masum değil. TDK bu anlamda da düşünmeli”

TDK’nın “belli bir kesimi, topluluğu topyekûn etiketleyen, damgalayan kavramları ve açıklamaları kesinlikle gözden geçirmesi gerektiğini” belirten Keneş, Prof. Dr. Doğanay’ın önerisine katılarak şunları söyledi:

“TDK’da bulunan bazı kavramlar, yanına eklenecek açıklamayla ‘Bu ifade şu kesimler icin aslında aşağılama, ikincilleştirme ya da ayrımcılık içermektedir’ gibi yer alabilir. Böyle bir adım, hem öğretici olur hem de bu ifadeleri kullanmamaya özendirebilir”