Geçmiş gün, bir tarihte yolda yürürken bir insanın yanımdan geçerken, “Taş olsaydım bari” dediğini duydum. Yazar olmasaydım, bu sözün üstünde hiç durmazdım. Ama ben yazarım, yazarın temel işi insandır. Yazar, insanla uğraşır. Hiç kimse bunu bilmeyebilir. Bilenler de aldırmayabilirler. Dahası yazar, işi yüzündem ceza alıp hapse girebilir. Geçmiş zamanlarda kimilerinin kafası kesildi.
Ütopyalar
Hani bir insan “taş olsaydım” deyip yanımdan geçip gitti ya, “Dur, İnsan” deyip konuşacaktım ya, sustum. Size deyivereyim, insan için yapılanları.. ütopyalar... Ahmet Cevizci, şöyle diyor, ütopya için “İdeal ya da yetkin toplum. İdeal bir toplum düzeni ya da yönetim biçimiortaya koyan tasarım.” (Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2002)
Bütün Ütopyalar insanın esenliği için kuruldu. Kimler kurdu ütopya... özet... Başta Platon sonra Campella, More, Bacon... Cevizci’ye göre Russeou, Marx’la Engels de ütopya kurmuş diye değerlendirilir.
Cevizci sözünü etmiyor ama filozof Farabi...
Filozof İbn Bacce ideal devlet ütopyası kurdular.
Kant bir değil iki ütopya kurdu. Biri evrensel barış, öbürü insanın aydınlanması. Schiller estetik ütopya kurdu. “Sanat, özgürlüğün kızıdır” dedi.
Büyük ütopyacıların başında Lenin gelir. Eşitlikçi bir toplum kurmak istedi Lenin.
Bir başka büyük ütopyacı Kemal Atatürk. Türkiye’de bilime dayalı bir toplum kurmak istedi. Yakup Kadri’nin de Ankara ütopyası vardır.
Nazım Hikmet de şiirleriyle bir ütopya kurdu. Sömürüsüz bir dünya...
Benim Ütopyam
Bu ütopyalara özenip ben de bir ütopyo tasarladım. Ama benim ütopyam büyük değil. Özetle anlatayım.
Bir tarihte DGM’de yargılanıyordum. Savcının iddianamesini okuyordum. Savcı, benim düşüncelerimi, ceza yasasındaki maddelere göre istiyor.
İddianame okurken usuma düştü. Savcı düşüncem doğrumu eğrimi bakmıyor, ceza veriyordu. Bu düşünceleri tartışmak için olağanüstü bir istek duydum.
Avukatlara göre, bu, olası değilmiş. Ben de duruşmada söylerim dedim, söyedim de. Önce savcının oturduğu yeri eleştirdim. Savcı, biz sanıkların hizasında oturmalı dedim. Sonra ütopyamı anlattım. Savcı beni suçlamamalı tartışmalı benle. Bu yazılı da olabilir. Sayın Avcı, benim düşüncelerimi eleştiren bir yazı yazsın, İnsancıl’da yayınlayalım.
Duruşma başkanı sözümü kesti, “Burası kültür merkezi değil” dedi. Anlatabilseydim, ütopyayla ilgili şunları söylecekim. Tartışmalı yazılı ya da sözlü olabilir, sözlü tartışma, herhangi bir kültür merkezinde yapılır. Yazılı ya da sözlü tartışmaya dileyen katılabilir.
Bu ütopya tasarladığında televizyon etkin değildi. Şimdi durum değişti, dolayısıyla tartışma televizyonda yapılabilir.
Bu tartışmayla düşünce suçu oratadan kalkacak, insan insanlaşma yolunda bir adım atmış olacaktır.