Esad ‘Türk askeri Suriye’den çekilsin, Ankara Suriye devletine karşı savaşan silahlı gruplara verdiği desteği durdursun ve Suriye ordusunun İdlib’i terör örgütü Nusra’dan geri alma operasyonuna karışmasın’ diyor ama Erdoğan ‘Olur ama şimdi değil’ diye yanıtlıyor.
‘Erdoğan’a güvenmediğini’ söyleyen Esad İran ve Rusya liderlerinin telkinlerine rağmen Ankara ile barışma konusunda aceleci davranmıyor ve seçimin sonucunu bekliyor.
Mayıs başında İran Cumhurbaşkanı Reisi’yi misafir edecek olan Esad gibi Arap ülkelerinin liderleri de seçim sonucunu bekliyor. Her yıl Mart sonu bir araya gelen liderler bu yıl 19 Mayıs’ta toplanacak ve Erdoğan’lı ya da Erdoğan’sız Ankara ile oturup anlaşacaklar. Bu olası anlaşma mutlaka İran-Suudi Arabistan uzlaşmasına uygun olarak sağlanacak. Bunun da en önemli ya da ilk koşulu Ankara’nın Şam ile anlaşması ve Arap liderlerin isteklerine paralel olarak Libya, Irak, Somali’den askerini çekmesidir.
Bunun nedeni ise hiç kimse Erdoğan’a güvenmiyor.
Bunun da onlara göre gerekçesi var çünkü Erdoğan BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail liderlerine söylemediğini bırakmamış ve istedikleri tüm tavizleri vermiş sonra gidip onlara yalvararak ‘gelin barışalım’ demişti. Onlara göre Erdoğan’ın benzer bir tutum sergilemeyeceğinin garantisi yok ve olmayacaktır.
Türkiye’de olduğu gibi.
Çok farklı söylem, tutum ve davranışlarıyla 21 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan’ın şimdiki müttefiklerinin tümü bir zamanlar onun düşmanıydı .
Bu nedenle iç ve dış politikadaki çelişkilerinden dolayı seçmenler Erdoğan’dan uzaklaşıyor ve daha istikrarlı, dengeli ve barışçıl dil kullanan Kılıçdaroğlu’na yöneliyor.
Bu gidişatı hızlandırmak ve sonuca götürmek için
herkesin sandığa gitmesi, olası hiç bir dedikodu, yalan ve provakasyona kanmamalı, kişisel tercih ve saplantılarından vazgeçmesi, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde kazanma şansı olmayanlara oy vermemesi ve Millet İttifakı’nın kazanması için özveriyle çalışması gerekir.
Ben dahil herkesin farklı parti, lider ve adaylara karşı eleştiri ve tepkisi vardır ve olacaktır ama böyle bir hesabın zamanı şimdi değil çünkü 14 Mayıs Türkiye’nin kader seçimi olacaktır.
Bu seçimde herkes bir tek amaç için oyunu kullanacaktır.
Yolsuzluklardan, yalan ve dolandan, pisliklerden, hırsızlıklardan ve herkesin bildiği rezaletlerden arınmış bir Türkiye için.
İçeride kendi içinde barışık ve dışarıda herkesin saygı gösterip ciddiye alacağı bir Türkiye için.
Ama en önemlisi özgür, demokratik, laik ve geleceği aydın çağdaş bir Türkiye için.
Unutmayın; “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır”.
Vatan ise bir toprak parçası değil birlikte dostça ve kardeşçe yaşadığı bir ülkenin vicdanıdır..