Gazeteci Barış Terkoğlu, jandarmanın İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasının ardından 2017 yılında tasfiye edilen 15 Temmuz gazisi Güven Şağban’ı yazdı.
Gazeteci Barış Terkoğlu, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısında Süleyman Soylu döneminde tasviye edilen ve geçtiğimiz şubat ayında hayatını kaybeden 15 Temmuz gazisi emekli albay ve hukukçu Güven Şağban’ı anlattı.
Terkoğlu’nun yazısında şu ifadeler yer aldı:
“15 Temmuz Gazisi Güven Şağban...
Darbe günü hangi görevde olduğunu şöyle anlatıyor:
"2015 yılında Jandarma Genel Komutanlığı’nda ciddi bir yeniden yapılanma olmuştu. Bu yapılanma kapsamında 2013’ten beri, FETÖ ve ona hizmet eden komutanlar marifetiyle sürgünde tutulan ben, Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki İstihbarat Plan ve Güvenlik Daire Başkanlığı görevine atanmıştım. Bu daire başkanlığının pek çok görevi olmakla birlikte, asıl görevi, TSK’ya ve Jandarma Genel Komutanlığı’na sızmaya çalışan, FETÖ gibi, yasadışı unsurları tespit etmekti."
Şağban; uçan jetleri, köprüyü kesen tankları, askerlerden gelen olağanüstü haberleri dinleyince "FETÖ darbe yapıyor" sonucuna erkenden vardı. Hızla eve gidip üniformasını giydi. Tabancasını ve bir kutu mermi aldı. Oğluyla vedalaştı. 22.15'te Anıttepe Lojmanları'ndan üç jandarma albay (Aziz Yılmaz, Nurettin Alkan, Ali Demir) ile birlikte FETÖ ile çatışmak için yola çıktı. Aralarına daha sonra Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu da katılacaktı.İşin ilginci, 5 askerden üçü FETÖ'nün Balyoz kumpas davasında hapis yatmış, ateşle sınanmıştı.”
TEĞMENLERLE YUMRUKLARLA KAVGA
“Şağban, Jandarma Komutanlığı kapısında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
‘Nizamiye kapısının yanına gidip, 'Bu yaptığınız suç, darbeye iştirak ediyorsunuz. Sizin komutanlarınız biziz. Bizim emrimizi dinleyin. Bunlara inanmayın' dediğim esnada, arkamdan gelen Nurettin Alkan Albay, 'Çekilin önümüzden, açın kapıyı!' diye bağırdı. Böylece teğmenlerle aramızda arbede yaşanmaya başladı. Yumruklarla birbirimize girdik.’
Karşılıklı silahlar çekildi. Çıkan çatışmada Nurettin Alkan, kendi personeli Kurmay Binbaşı Ahmet Özcan tarafından vuruldu. Güven Şağban ise darbecilere esir düştü. Ters kelepçe takılarak Jandarma Komutanlığı'nda esirlerin toplandığı odaya götürüldü. Darbecilere "bu FETÖ darbesi, katılmayın, ya ölür ya yargılanırsınız" diye bağırıyordu. Bu sırada Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi'nin Özel Kalem Müdürü darbeci Kurmay Albay Erkan Öktem silahını çekip Şağban'a ateş etmeye çalıştı. Hani "mucize" derler ya, Öktem'in silahı tutukluk yaptı ve Şağban ölümden kurtuldu. Güvenlik kameralarından çıkarılan o anın görüntülerini Türkiye uzun süre konuşacaktı.
DARBECİLERİN FETÖ BAĞLARI ÇOK ÖNCE TESPİT EDİLDİ
“Düşünün ki TRT'den darbe bildirisi 00.13'te yayınlanmış, Cumhurbaşkanı CNN Türk'e 00.24'te bağlanmış, Soylu TRT önüne 02.35’te gitmişti. FETÖ karşıtı askerler ise saatler önce FETÖ'cülere karşı harekete geçmişti.
İşin ilginci, Şağban, darbecilerin birçoğunun FETÖ bağlarını çok önceden tespit ettiklerini, ancak üst düzey komutanların tasfiyelere karşı çıktığını, bu sayede darbecilerin 15 Temmuz'a kadar görevde tutulduğunu anlatıyor:
’15 Temmuz öncesinde tehlikeyi sezen bizlerin tüm uğraşlarına rağmen, ısrarla görevde tutulan Erkan Öktem ve Muharrem Demirkale gibi örgüt mensupları, o gece darbenin baş aktörü olarak, memleketi kana buladılar. FETÖ’cülere yol verenler, bize değil onlara inananlar ise sizler bu satırları okurken sanırım torunlarını seviyorlardır.’
Daha beteri, 15 Temmuz gecesi darbe başarısız olduğunda yaşananlar…
O gece darbeye karşı direnen ve rehin alınan askerler, karargah teslim alındıktan sonra, uyarılara rağmen darbecilerle karıştırıldılar. Önce kapıda bekleyen siviller tarafından linç girişimine uğradılar, ardından polis tarafından dövüldüler.”
TASFİYE EDİLDİ
“Şağban; darbeden önce ihtiyaç yokken İzmir'de kurulan Jandarma Komando Tugayı'nı, Jandarma Radyosu açma girişimini, FETÖ karşıtı subayları karargahtan uzaklaştırmayı hedefleyen tuhaf atamaları, el konulmayan kritik kamera kayıtlarını, darbeden sonra terfi ederek yoluna devam eden bazı FETÖ iltisaklı komutanları, değiştirilen darbe gecesi ceridelerini, kırılan şüpheli cep telefonu ve bilgisayarlarını, 15 Temmuz sonrası karargahta örgütlenen cemaatleri birer birer anlatıyor:
‘FETÖ’nün unutulmaması gereken en önemli özelliği, her ortama bukalemun gibi uyum gösterme ve başka grupların içinde kendini gizleme yeteneğidir. Birçok FETÖ’cü savunmalarında 'Ben Menzilciyim', 'İskenderpaşa cemaatindenim', 'Süleymancıyım' ve hatta 'Atatürkçüyüm' demiştir. FETÖ üyeleri, bu yetenekleri sayesinde ülkemizin her kurumunda, ekonomik alanda, siyasal alanda ve sosyal alanda faaliyetlerine devam etmektedirler.’
Gazi Güven Şağban'a ne oldu derseniz...
Jandarma, 15 Temmuz sonrasında İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. FETÖ'nün isimsiz ihbarlarıyla, zaman ayarlı atamalarla, hakkındaki kumpas soruşturmalarla tasfiye edilemeyen Gazi Güven Şağban, 2017 yılında tasfiye edildiğini notlarında anlatıyor. Tıpkı FETÖ'ye karşı yıllarca mücadele eden diğer Atatürkçü askerler gibi...
https://tele1.com.tr/ozgur-ozel-15-temmuz-gecesi-yasadiklarini-anlatti-1101215/