Stefan Kuntz: İlk stres testimiz gelmiş durumda

Yayın tarihi: 8 Ekim 2021 Cuma 1:48 am - Güncelleme: 8 Ekim 2021 Cuma 1:48 am

Norveç maçı öncesi konuşan A Milli Takım Teknik Direktörü Kuntz, “Takıma da söyledim, ilk stres testimiz gelmiş durumda. Daha bu testte bile takım olmayı başarıp başaramadığımızı anlayacağım” dedi.

Türkiye A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz, 2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu’nda yarın Norveç ile Ülker Stadı’nda yapacakları karşılaşmaya ilişkin Riva’daki TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısında milli takım kaptanı Burak Yılmaz ile açıklamalarda bulundu.

Herkesin milli takımdaki değişimi merak ettiğini ve bunun normal olduğunu belirten Kuntz, “Norveç basın toplantısını nasıl dinliyorsak, onlar da burayı dinleyecektir. Her şeyi burada açıklamak istemiyorum. Sizden gizlediğimizden değil. Kafamız oyun planı konusunda net ama bu planları kendime saklamayı tercih ediyorum” diye konuştu.

Futbolcuların güçlü ve zayıf yönlerini iletişim kuracak keşfedebileceklerini dile getiren Kuntz, “Türk Milli Takımı’nın bazı maçlarını izledim, Türkiye’de birçok stadı ziyaret ettim, yurt dışında da oyuncuları izledim. Oyuncularımızın güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmek için onlarla ilişki kurmamız gerekiyor. Türk milli takımına uygun bir felsefe bulduğumuzu düşünüyorum. Norveç maçıyla ilgili düşündüklerimizi onlara anlattım. ‘Bu taktikle oynayabilir misiniz?’ dedik. Son antrenmanı yaptıktan sonra yarın keyifle maça çıkacağız” dedi.

“YEDEK OYUNCU SAHADAKİNDEN YÜZDE BİR BİLE DEĞERSİZ DEĞİL”

“Yeniden başlamak, yeni sayfa açmak, insanların ne yapabileceğini bir kez daha göstermek için fırsattır” diyen Kuntz, şöyle devam etti:

“Kısa bir süremiz var ama oyuncuları güçlendirmek, özgüvenle sahaya çıkmaları için küçük bazı değişiklikler yaptık. Takıma da söyledim, ilk stres testimiz gelmiş durumda. Kim sahada olacak, daha bu testte bile takım olmayı başarıp başaramadığımızı anlayacağım. Çünkü yedek oyuncu sahadaki oyuncudan yüzde 1 bile daha önemsiz değildir. Oyuncular yedek kulübesinde otururken de her şeyleriyle yüzde yüz arkadaşlarını desteklemeli, yoksa hedefimize ulaşmak zordur diyebilirim.”

Stefan Kuntz, baskı hissedip hissetmediği yönündeki bir soruyu ise “Belirli bir gerilim olması gerektiğini düşünüyorum ama bu yaşamayı beklediğimiz sevincin beklentisi. Son saatlere girdiğinizde bir tünele girmiş gibi hissediyorsunuz. Bir antrenör olarak buna alışığız. Yeni olan şey, yeni bir ülkenin milli takımı için kenar çizgide olacağım. Burada başarılar elde etmeye çalışacağım. Bu da son derece olumlu bir heyecan oluşturuyor. En nihayetinde yapmamam gereken, işime odaklanmak. Ülkemden bazı aile üyelerim gelecek, çalışmak zorunda olmayanlar. Diğerleri de Türk arkadaşlarını ziyaret ederek onlarla izleyeceklerini söyledi” şeklinde yanıtladı.

“İKİ KUŞAK ARASINDA KARIŞIM BAŞARIYI GETİRECEK”

Kadroda genç ve deneyimli oyuncu dengesini oluşturmak istediklerinin altını çizen Kuntz, “Bu iki kuşak arasında karışım oluşturmanın başarıyı getireceğini düşündüm. Bir tarafta deneyim var, diğer tarafta korkusuzluk. Bu kombinasyonu oluşturmak istedim. Nasıl futbol oynayacağımızı düşünerek kadro oluşturdum. Bu ilk kadro, bu kadroda bulunmak hep milli takıma çağırılacağının garantisi değil, bu kadroda yer almıyor diye milli takıma hiç giremeyecek de değil” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE’DE KALECİ MESELESİNİN, BÜYÜK OLDUĞUNU BİLİYORUM”

Stefan Kuntz, kaleci tercihinin sorulması üzerine ise şöyle konuştu: “Türkiye’de kaleci meselesinin, büyük bir mesele olduğunu biliyorum. O yüzden Sinan Bolat ve kaleci antrenörümüz Michael Rechner’i aldım. İki genç bir deneyimli kaleciden bir kadro oluşturmaya çalıştım. Michael’i de alıp kaleci için karar verirken bana yardımcı olmasını bekliyorum. Antrenmanları izledi, orada en önemli izlenimlerini benimle paylaştı. Bugünkü antrenmandan sonra kalede kimin olacağına karar vereceğiz. Takımın genel sorumluluğu teknik direktördedir. Yeni bir başlangıç hepimiz için bir fırsattır, sahip olduğumuz fırsatı sonuna kadar kullanmak istiyoruz. Tabii ki Norveç maçından sonra da tüm iş bitmiş değil.”

Kuntz, “Türkiye’ye yeniden döndüğün için neler hissediyorsunuz?” sorusuna, “Öncelikle stadyumlara gidip orada maç izlemek için her fırsatı kullandım. Federasyonun tesisleri harika, eski oynadığımız sahaları görmedik, çünkü artık yeni stadyumlar var. Etrafımdaki insanlar beni çok sıcak karşılıyor. Bu bana iyi bir duygu veriyor. Yeniden eve dönme duygusu oluşturuyor. Benim için en önemlisi önümüzdeki 4 maç. Hamit ve yetkililerle şunu söyledik, 4 maçın ardından oturup Türk futbolu konusunda neler yapılabileceğini düşüneceğiz. Şu an için kendimi Türk futbolunu değerlendirme konumunda görmüyorum. 4 maç sonra Türkiye’deki meslektaşlarımla görüşeceğim, neler yapabileceğimize bakacağız” yanıtını verdi.

BURAK YILMAZ: KESİNLİKLE KAZANMAMIZ GEREKEN BİR MAÇ

A Milli Takım Kaptanı Burak Yılmaz, Norveç maçının öneminin farkında olduklarını söyleyerek, “Kesinlikle kazanmamız gereken bir maç. Herhangi bir puan kaybına tahammülümüz yok. Elemelere çok iyi başladık devamında kötü gitti, bunları kenara bırakıp yarın 3 puana odaklanmış bir milli takımımız var. Yeni hava, yeni ortam, yeni hocamız, bizler de kendisine sizler gibi yardımcı olmak zorundayız” dedi.

“FUTBOLDA AĞABEYLİK STATÜSÜNE ÇOK FAZLA İNANMIYORUM”

“Genç oyunculara bu zorlu maç öncesinde ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsun?” sorusu üzerine Yılmaz, “Arkadaşlarımız çok genç ama hem gençler hem de çok tecrübeliler. Baktığınız zaman çok üst düzey takımlarda oynayan arkadaşlarımız var. Onların çok fazla öğüte desteğe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Futbolda ağabeylik statüsüne çok fazla inanmıyorum. Sahada herkes eşit. Onlardan kilometre olarak daha fazla yaptığım için onlarla gerekli konuşmaları yapıyorum, onlar da benimle yapıyor. Yarınki maç için birinin birisiyle konuşmaya ihtiyacı yok” diye konuştu.

“SADECE HOCAYA YÜKLEMEYECEĞİM ŞEYLER VAR”

Stefan Kunt ile yalnızca 3 gündür birlikte çalıştıklarının altını çizen Burak Yılmaz şunları söyledi: “Hocamızın saha içinde radikal kararlar almasını beklememek gerek ama takım üzerinde küçük dokunuşları olacaktır. Bunu da sizler fark edeceksiniz. Uzun süreli sözleşmesiyle ideallere sahip olarak geldi. Ona destek olup, zaman tanımamız gerekiyor. Bu kadar kısa süre içinde ondan radikal değişim beklemeden, yarın küçük dokunuşlarla hem sizlerde hem de maç sonucunda gerekli etkiyi oluşturacaktır. Milli takımda son 6 ayda neler olduğunu biz de bilmiyoruz. Geçmişi mutlaka analiz ettik, şu ortamda o 6 ayı konuşmanın bize yararı olmayacağını düşünmüyorum. Yarına konsantre olalım, bu 6 aylık süreci daha sonra konuşalım. Geçmişi konuşmak istemiyorum, konuşsak çok şey var. Tabii ki tepedeki sorumluğu alır, burada sadece hocaya yüklemeyeceğim şeyler vardır. Şu an bunu konuşmanın doğru bir zaman olduğunu düşünmüyorum.”

Takım üzerinde herhangi bir baskı olmadığını aktaran Burak Yılmaz, “Ama baskı olmalı. Baskı futbolcuyu ayakta tutan, formda tutan en büyük unsurdur. Arkadaşlarımız rahat, stresten uzak kalmaya çalışıyoruz. İnternetten uzak kalmaya çalışıyoruz. Hocamız baskıyı üzerine almaya çalışıyor” dedi.