Soylu’dan ‘ses ve görüntü kaydı yasağı’ açıklaması: Basın özgürlüğüyle herhangi bir ilgisi yok

Yayın tarihi: 6 Mayıs 2021 Perşembe 11:11 pm - Güncelleme: 7 Mayıs 2021 Cuma 12:31 am

Soylu ses ve görüntü kaydı yasağına ilişkin yaptığı açıklamada, “Yanına gelip kamera çekmeden bugüne kadar adalet yok muydu? Kanun ne deniyorsa bunu uygulamaya çalışıyoruz. Basın özgürlüğüyle ilgisi yoktur. Bir kamu görevlisinin kendisini ifşa etmeye çalışan birilerine karşı “Yapma kardeşim” deme hakkıdır. Arkadaşlar sizin böyle bir hakkınız var, kimseye zor kullanmayın ama kanun çerçevesinde bu Anayasa’ya, TCK’ya aykırı değil” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 17 Mayıs’ta sona ermesi planlanan “tam kapanma” uygulamasının uzatılması tartışmalarına yanıt veren Soylu, “Böyle bir değerlendirmemiz bugün itibarıyla yok” diye konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 24 TV’de, Belkıs Kılıçkaya moderatörlüğünde, 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek ve Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu’nun sorularını yanıtladı.

Vaka sayılarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Soylu, “Kısmi kapanma döneminde 63 binlerdeydik. Sonra 29-30 binlere düştük. Şimdi 23-24 seviyelerindeyiz. 63 binden 23 bine… Demek ki aldığımız tedbirler, kamu düzenimiz ve kamu güvenliğimiz devam ediyor, sağlık sisteminin sürdürülebilirliği devam ediyor” dedi.

Soylu, tam kapanma sürecinde uygulanacağı duyurulan içki satışı yasağına ilişkin de, “DSÖ bu işin başında, kuralı koymuş. Birçok aldığımız tedbirle, bunların birbirleriyle korelasyonu birbirleriyle uyarak devam ediyor. Bunu siyasallaştırmaya gerek yok, ideolojik bir tavır ortaya koymaya gerek yok, bu bir sağlık meselesi. ‘Kendi düşüncelerimizi cezalandırmak istiyorlar’, bu dönemde yapılabilecek haksız bir eleştiri” değerlendirmesini yaptı.

Fatih Sultan Mehmet’in türbesini gezerken ellerini arkadan bağladığı için hakkında inceleme başlatılan İmamoğlu hakkında da konuşan Soylu, “Bu rutin devlet görevlilerini ve memurlarını korur. Devlet memurları kanunu tam da bu için vardır. Biz araştırma yaparız. Karşı tarafta vatandaş var. Ben bunu lüzum görmedim derseniz. Danıştay’a bu belediye başkanını koruyor der. Danıştay’dan hemen dönüverir. Ben izin vermezsem savcı soruşturma açamaz. Sanki bu işler ilk kez oluyormuş gibi… Algıya göre mi devleti yöneteceğiz” ifadelerini kullandı.

Sosyal mesafesiz “yoksulluk” kuyruğu

Soylu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Milyonlarca insan hayatını kaybetti. On milyonlarca insanın hasta olduğu bir salgını birlikte yaşıyoruz. Sadece biz yaşamıyoruz, kıtalar yaşıyor, komşularımız, Avrupa yaşıyor. Aldığımız tedbirlerin işe yarayıp yaramadığını aldığımız dönemde öğrendiğimiz bir süreçle karşı karşıyayız.

Bu süreç ülkelerin aldığı tedbirlerde daha çok insanları birbiriyle sosyal ilişkiler içerisine koymamak üzere planladıkları bir dönem. Bunu Almanya da, İngiltere de, Fransa da, Amerika da böyle yapıyor.

Türkiye’de böyle bir dönemin olmasını kimse istemezdi ama öyle bir sonuçla karşı karşıya kaldık ki Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptırmış olduğu şehir hastaneleri bugün Türkiye’nin sağlık alanında en güvenli ülkelerden biri olmasını sağladı.

‘EKONOMİK OLARAK HAREKETLENMEMİZ GEREKİYOR’

Kısmi kapanma döneminde 63 binlerdeydik. Sonra 29-30 binlere düştük. Şimdi 23-24 seviyelerindeyiz. 63 binden 23 bine… Demek ki aldığımız tedbirler, kamu düzenimiz ve kamu güvenliğimiz devam ediyor, sağlık sisteminin sürdürülebilirliği devam ediyor.

Tam kapanma dönemindeyiz şu an. Belki de sosyal izolasyonda zorluk çekeceğimiz ve bulaşın çok rahat geçebileceği bir dönem bayramlar ve yaz dönemi. Ayrıca tarımın en önemli dönemindeyiz. Yine bunun yanı sıra, ekonomik olarak da hareketlenmemiz gereken önemli bir dönem içerisindeyiz. Üçüncüsü, turizm dönemindeyiz.

Bir önceki kapanma döneminde de çok zorlukla karşı karşıya kaldık. Tüm insanları eve kapatıyorsunuz, bu normal bir iş değil. Bu taleplerin tamamı sağlık için, gelecek nesiller için. Yeter ki bu musibetten hep birlikte kurtulabilelim.

‘TAM KAPANMANIN ETKİLERİNİ BUGÜNDEN İTİBAREN GÖRECEĞİZ’

Niye ikide bir genelge yayınlıyor bakanlık diye bir tartışma var. Burada iki önemli husus var. Birincisi, elbette ki İl Hıfzısıhha Kurulları bu kararları veriyor. Başka bir durum daha var, o da bizim pandemi eylem planımız var.

Koordinasyon İçişleri Bakanlığı’na verilmiş. Diyorlar ki, dönem dönem kurallar çıkarıyorsunuz. Dinamik bir dönemdeyiz. Bizim bir hedefimiz var: 63 binden 5 bine düşebilmek. Tam kapanmanın etkilerini bugünden itibaren göreceğiz. Bu, doğru bir istikamette gittiğimizin en temel göstergesidir.

İmamoğlu’na ‘ellerini bağladı’ soruşturmasının arkasındaki kişi ortaya çıktı!

İMAMOĞLU HAKKINDA BAŞLATILAN TÜRBE SORUŞTURMASI

Bir vatandaş bunu görünce buunun hem Gülbahar Hatun’a, hem Fatih Sultan Mehmet’e saygısızlık olduğunu düşünüyor. Bana göre de öyle, böyle bir görüntü olamaz. Yazmış demiş ki, bu vatandaşımızın bir şikayeti. Başka bir şikayet daha var, o da şu. Diyor ki, siz terör örgütünün desteklediği siyasi partinin belediye başkanına gidiyorsunuz, suçu, suçluyu övüyorsunuz. Diyorsunuz ki sizin görevden alınmasınızı kabul etmiyoruz diyorsunuz, vatandaş onu da şikayet ediyor. Bu şikayetler iki türlü gelir. Bir direkt olarak, ikinci tür olarak da denir ki savcılığa suç duyurusunda bulunun, savcılık da bununla birlikte işleme koyar. Şimdi tartışma şu, burada bunu koymalı mıyım? Burada kişiye özel bir durum söz konusu değildir. Burada bir soruşturma söz konusu değildir. Siz vatandaşsınız, şikayet ettiniz, savcının yapacağı şudur, kimse ayrıcalıklı, imtiyazlı değildir, devlet memurları kanunu tam da bu işlerde devlet memurunu korumak, onun her şikayette karşı karşıya kaldığı meseleyi suistimal etmemek üzere bir altyapı da oluşturmuştur. Burada, eğer savcı, zannediyorlar ki tek başına bir insandır, istediğini yapabilme kabiliyetine sahiptir. Bu rutindir. Bu rutin devlet görevlilerini ve memurlarını korur. Devlet memurları kanunu tam da bu için vardır. Biz araştırma yaparız. Karşı tarafta vatandaş var. Ben bunu lüzum görmedim derseniz. Danıştay’a bu belediye başkanını koruyor der. Danıştay’dan hemen dönüverir. Ben izin vermezsem savcı soruşturma açamaz. Sanki bu işler ilk kez oluyormuş gibi… Algıya göre mi devleti yöneteceğiz.”