Çok somut bir örnekle Filistin’deki durum.
Herkesin dilinden düşürmediği ‘din, iman, Allah, Peygamber, vatan, millet ve bayrak’ın düşmanı İsrail’in katil sürüleri her gün her saat Filistinli kadın ve çocukları öldürüyor ama hiç kimse kılını bile kıpırdatmıyor. Gazze’de sürgün edilen, sürekli bombalanan ve bilinçli olarak aç bırakılan iki milyon insan açlıktan ölürken İslam coğrafyasında televizyonlar iftar ve sahur programları yayınlayarak ‘dini mazbut’ ya da ‘elhamdülillah Müslümanım’ diyenleri oyalıyorlar.
Amaç; ‘Tok açın halinden anlamamalı’, ‘Herkes kendini düşünmeli’ ve ‘Gemisini kurtaran kaptan’ misali.
Türkiye’de olduğu gibi.
Cehalet ve buna bağlı olarak yaşanan yoksulluk, açlık ve sefaletler artık kimsenin umurunda değil. Toplumsal dayanışma bir çoğu için kuru iki sözcük olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır. 21 yıllık AKP iktidarının söylem ve eylemleri bu anlayışları bilinçli bir şekilde yaygınlaştırıp derinleştirmiştir. Yarısı yoksul, aç ve cahil bir toplumun geri kalan yarısı kendini kurtarmanın derdine düşmüşse iktidar ve iktidar olmanın nimetlerinden yararlananların işi çok kolay demektir.
Farklı bir açıdan bakıldığında bu tür iktidarlar toplumun bu durumda olması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar çünkü insanları bu halde olan toplumları yönetmek çok daha kolay olur ve iktidarlar kendi ideolojik, siyasal, sosyal ve kültürel programlarını çok daha kolay toplumun tümüne empoze ederler.
Önce yumuşak sonra da sert yöntemlerle.
İtiraz edenlerin gereği yapılır.
Türkiye dahil İslam coğrafyasının tümünde durum bu.
Bazılarında seçimler olur ama durum değişmez çünkü seçimler iktidardakilerin kurallarına göre yapılır.
Olay yalnızca devletin tüm olanaklarından yararlanmakla sınırlı değil. Olay devletin tüm olanaklarını kullanarak siyaseti dizayn etme becerisidir.
Örneğin muhalif partileri parçalamak, muhalif partilerin içini karıştırmak, partileri birbirine düşman kılmak ve kontrol ettikleri medya ile her türlü karanlık tezgahı çevirmek.
Türkiye’de olduğu gibi.
Yaşadıklarımız her şeyi açıklıyor.
AKP; iktidarını kaybetmemek için her şeyi yapıyor ama siyasal partiler de ona yardım ediyor. CHP’de sorunlar bitmiyor, İYİ Parti, DEM, İşçi Partisi, TKP ve diğerleri bir çok yerde CHP adayları kazanmasın diye ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Meğer herkes ‘kendi gücünü görmek istiyormuş’ !
Hiç biri hiç bir yerde kazanamayacak ( DEM güneydoğu’da diğerleri 1-2 küçük yer hariç) ama onların sayesinde AKP bir çok yerde ‘zaferini’ ilan edecek.
31 Mart seçimleri AKP yönetiminde Türkiye’nin ve dolaysıyla bölgemizin geleceğini belirleyecek.
Daha önce de yazdım ve anlattım:
Zafer kazanmış bir AKP seçimden hemen sonra yeni anayasa tartışmasını başlatır ve bu işi çok hızlı bir şekilde sonuca götürür.
21 yıldır ‘yeni’ Türkiye yaratma mücadelesini başaran AKP yeni anayasa ile birlikte ‘yepyeni’ bir Türkiye yaratacaktır.
Sonrasında hiç kimsenin söyleyecek tek bir lafı kalmayacak ve olmayacaktır.
Ben bu filmleri Ortadoğu ülkelerinde çok gördüm.
Siz de görmek istemiyorsanız mutlaka oyunuzu kullanın ve kazanamayacak parti ve adayları değil de bu sürecin durdurulmasında rol ve payı olabilecek parti ve adayları seçin. Dar ve küçük hesapların, kompleks ve saplantıların ve çoğu haklı olsa da kişisel gerekçelerin zamanı şimdi değil.