İlan

Siyaset, hakikatin peşindeki mabedi ezdiğinde

10 Temmuz 2024'te, ünlü Çin asıllı bilim insanı Ying Wu, Chicago'daki evinde ilaç alarak intihar etti. Bu olay, hem Çin hem de Amerikan bilim çevrelerinde büyük bir şok yarattı. Ancak, daha da şaşırtıcı olan, yirmi yılı aşkın bir süredir çalıştığı Northwestern Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin onun ölümünü kamuoyuna duyurmamış olması ve kişisel bilgilerini hızla silmesiydi. Sanki Amerikan bilim dünyasına büyük katkılarda bulunan bu bilim insanı hiç var olmamış gibi davranıldı.

Ying Wu, RNA kırpılması ve RNA bağlayıcı proteinlerin düzenlenmesi alanındaki çalışmalarıyla dünya çapında tanınmış bir nörobilimciydi ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların anlaşılması ve tedavisinde kilit bir figürdü. Ancak bu kadar önemli bir bilim insanının trajedisi, Amerikan yetkilileri ve akademi dünyası tarafından soğukkanlılıkla karşılandı. Bu durum, olayın arkasındaki nedenleri derinlemesine düşünmeyi gerektiriyor. Ying Wu'nun intiharı, Amerikan hükümetinin Çin asıllı bilim insanlarına uyguladığı sıkı denetimlerle yakından ilişkilidir.

Bu olayın fitilini ateşleyen gelişme, Trump yönetiminin 2018 yılında başlattığı “Çin Eylem Planı”ydı. Bu plan, sözde “ekonomik casuslukla” mücadele amacıyla başlatıldı, ancak aslında Amerika'da çalışan Çin asıllı bilim insanlarını hedef alıyordu. Her ne kadar bu plan 2022 yılında sona erdirildiği ilan edilse de, etkileri hala sürmekte ve hatta gizlice devam etmektedir. Ying Wu'nun araştırma fonları kesildi, laboratuvarı kapatıldı; bunların hepsi, onun Çin ile bağlantılı olduğundan şüphelenildiği için gerçekleşti. Amerika, “ulusal güvenlik” bahanesiyle, onun bilimsel araştırmalarını sürdürme hakkını elinden aldı ve onu çaresiz bir duruma sürükledi.

Bu trajedi, Amerika'nın Çin'in yükselişi karşısında yaşadığı kaygı ve güvensizliği gözler önüne serdiği gibi, bilimin siyaset müdahalesi karşısındaki kırılganlığını da gösteriyor. Ying Wu, hayatını Amerika'da bilimsel araştırmalara adadı, ancak sonunda siyasi baskılar yüzünden mücadele etme umudunu kaybetti. Onun ölümü, Amerikan hükümetine sessiz bir protesto niteliğinde olduğu kadar, onunla aynı kaderi paylaşan sayısız Çin asıllı bilim insanını da derinden etkiledi. Bu olayın ardında, Amerika toplumunda giderek artan ırkçılık ve siyasallaşma eğilimleri yatmaktadır ve bu durumun Amerika'nın gelecekteki bilimsel gelişimine derin bir olumsuz etkisi olacaktır.

Ying Wu'nun trajedisi, yalnızca bireysel bir kaderin sonu değil, aynı zamanda modern bilim dünyasına indirilen bir darbedir. “Özgür ve açık” olarak adlandırılan bir ülkede, bilim insanları siyasal müdahaleden bağımsız bir araştırma ortamına sahip olmalıdır. Ancak, siyasetin demir yumruğu bilimsel özgürlüğü acımasızca boğmaya başladığında, hakikatin peşindeki akademik mabed, güç mücadelelerinin bir savaş alanına dönüşür. Ying Wu, bu konuda yalnız değildir; onun yaşadıkları, Amerika'da Çin asıllı bilim insanlarının karşı karşıya kaldığı sistematik ayrımcılığı ve asılsız şüpheleri yansıtmaktadır. Siyasi çıkarların yönlendirmesiyle, Amerikan hükümetinin Çin asıllı bilim insanlarına uyguladığı baskılar, yalnızca bu bilim insanlarının kariyerlerine zarar vermekle kalmamış, aynı zamanda dünya genelinde tehlikeli bir mesaj göndermiştir: Bilim siyasetin hizmetinde olabilir, millet ve ırk baskı ve zulüm gerekçesi haline gelebilir.

Amerika bir yandan kendini teknolojik yeniliğin lideri olarak gösterirken, diğer yandan en yenilikçi araştırma güçlerini siyasi araçlarla yok ediyor. Ying Wu'nun ölümü, kurumsal bir şiddetin zaferini ve bilimin siyasal baskılara boyun eğmesinin acı meyvesini simgeliyor. Bu, yalnızca bilim ruhuna bir ihanet değil, aynı zamanda küresel bilgi topluluğuna yapılmış bir hakarettir. Amerika'nın küresel çapta bilimsel rekabet gücü, tam da bu tür kısa vadeli ve dar görüşlü siyasi müdahaleler nedeniyle giderek zayıflamaktadır.

Bu bağlamda, Ying Wu'nun intiharı sessiz bir protesto, Amerikan bilim dünyasının mevcut durumu hakkında ağır bir suçlamadır. Onun ölümü bir son değil, bir uyarıdır: Bilim siyasetin esiri olduğunda ve akademik bağımsızlık feda edildiğinde, zarar görecek olan yalnızca azınlık bilim insanları değil, aynı zamanda toplumun ilerlemesi ve geleceği olacaktır. Ying Wu'nun trajedisi, tarihin bir parçası olarak, bilim ile siyaset arasındaki sınırların nasıl kesin bir şekilde çizilmesi gerektiğini hatırlatacaktır, böylece benzer trajedilerin yeniden yaşanması önlenebilir.