Sivas’ta aydınları katledenlerin akıbeti ne oldu?

Yayın tarihi: 2 Temmuz 2023 Pazar 12:00 am - Güncelleme: 1 Temmuz 2023 Cumartesi 10:30 pm

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin aydınlatılmayan katliamı olan ve 33 aydın ve sanatçının yakılarak katledildiği Sivas Katliamı’nın üzerinden tam 30 yıl geçti.  Sanıklar henüz yakalanamazken avukatları AKP’den Milletvekili hatta bakan yapıldı.

Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri’na katılanların kaldığı Madımak Oteli yakıldı. Olayda çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanı yanarak hayatını kaybetti.

“SİZİN HİÇ BABANIZ YANDI MI?”

Katliamdan sonra hükümetin tavrı, yargı sürecinde yaşananlar ve olayın sorumlularının cezalandırılmaması büyük tepkilere yol açtı ve Sivas’ın acısını derinleştirdi. Katliamda hayatını kaybedenlerden Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı’nın tüm bu süreç ve adaletsizliğe karşı şu sözleri akıllarda kaldı:

“Sizin hiç babanız yandı mı? Hiç evladınız öldü mü? Siz kimi o otelden uzak tuttuğunuzun farkında mısınız? Oradan uzak tutamadıklarınızı adaletten uzak tutmayı pekâla biliyorsunuz.”

NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Aydınlar, sanatçılar ve şairlerden oluşan bir grup, dört günlük şenlik programına katılmak için o günlerde Sivas’a gitti.

1 Temmuz’da şenliğin açılışında konuşanlardan biri de yazar Aziz Nesin’di. Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Asım Bezirci de kente gidenler arasındaydı.

1 TEMMUZ’DA SİVAS’A GELEN AYDINLARDAN SON FOTOĞRAF

33 kişinin en yaşlısı 66 yaşındaki Asım Bezirci, en genci ise folklor gösterisi için Sivas’a giden 12 yaşındaki Koray Kaya’ydı. Hollanda vatandaşı Carina Cuanna Thedora Thuys katliamda hayatını kaybeden tek yabancıydı.

Katliamdan iki gün önce kentte bir bildiri dağıtılmıştı. Bildiride Aziz Nesin’in o sırada başyazarı olduğu Aydınlık gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabından bahsedilmiş, Nesin hedef gösterilmişti.

Bildiride dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in şenliklere ev sahipliği yapması eleştirilmiş, Nesin için “Şehirde adeta Müslümanlarla alay edercesine gezebilmektedir” ifadeleri kullanılmıştı.

NASIL BAŞLADI

2 Temmuz günü Cuma namazının ardından etkinliklerin yapıldığı kültür merkezinin önüne bir yürüyüş başladı. “Sivas laiklere mezar olacak” atılan sloganlardan biriydi. Saldırgan grubun bir kısmı yeni dikilen “Halk Ozanları” heykelini yıkıp, yerde sürüklerken; bir kısmı Valilik önünde Ahmet Karabilgin’i protesto etti.

Valinin katliam sonrası İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği rapora göre, saldırganların sayısı her saat artıyordu. Yine aynı rapora göre, akşam saat 18:00’de Madımak Oteli’nin önünde o ana kadar hiçbir aşamada dağıtılmamış 15 bin kişi vardı. Otel önündeki araçlar ve sürüklenen heykel ateşe verildi, otelin camları kırıldı.

Yaklaşık 2 saat sonra otel ateşe verildi, saldırgan kalabalık sloganlarına devam etti.

Madımak Oteli’nin önünden çekim yapan İhlas Haber Ajansı’nın görüntülerinde otelin etrafını kuşatanların sloganları yanında sözleri de duyuluyordu. Biri otelin birinci katına çıkan saldırgana “Lan yakın” diye seslenirken, bir diğeri ilk alevin görünmesiyle “Cehennem ateşi işte” diye sesleniyordu.

Kente davet edilen takviye kuvvetler ise zamanında gelmedi veya gelenler yetersizdi. 35 kişi otelde hayatını kaybetti.

DÖNEMİN İKTİDARININ TEPKİSİ NE OLDU?

Turgut Özal’ın ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel’in yerine DYP Genel Başkanı seçilen ve Başbakan olan Tansu Çiller görevi devralalı henüz bir hafta olmuştu.

Çiller’in Madımak Oteli’nde yaşananların ardından, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” sözleri tartışma yarattı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu ve “Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmemiş olmasını” vurguluyordu:

“Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.”

İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise Aziz Nesin’i hedef gösterdi: “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.”

Aziz Nesin, ilerleyen günlerde Gazioğlu’nu “yalancılıkla” suçladı.

Koalisyon ortağı SHP’nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü, olaylar sırasında Aziz Nesin’le telefonla görüşerek, “en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını” söyledi.

İnönü, katliam ardından SHP’ye ve kendisine yönelik eleştirilere, “Ne yapayım, yetkim yoktu” cevabını verdi.

AVUKATLAR BAKAN OLDU SANIKLAR FİRAR ETTİ

Olayın hemen ardından 35 kişi gözaltına alınmış, sonrasında gözaltı sayısı 190’a kadar çıkmıştı ancak 66 kişi serbest bırakıldı ve geri kalanlar “Laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışmak” suçuyla Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 1 yıl boyunca yargılandı. “Sivas Katliamı Davası” olarak tarihe geçen mahkeme sonucunda 22 sanık 15’er yıl, 3 sanık 10’ar yıl, 54 sanık 3’er yıl, 6 sanık 2’şer yıl hapisle cezalandırıldı. Yargılananlardan 37’si ise beraat etti.

Takip eden yıllarda Yargıtay DGM kararını bozdu ve sanıklar yeniden yargılandı. 1998’de onaylanan yeni kararda 33 sanık idam, 14 sanık ise 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı ancak idam cezaları usul noksanlıkları nedeniyle bozuldu. Usul eksiklikleri giderildikten sonra 2000 yılında yeniden idam cezasına çarptırılan 33 sanık 2002’de idam cezasının kaldırılması ile müebbet hapse mahkum oldu.

Sanık avukatlarından birçoğu muhafazakar sağ partilerde ve AKP’den milletvekili ve bakanlık pozisyonlarına kadar yükseldi ve geçen zaman içerisinde gerçekleşen tahliyeler ile hapisteki kişi sayısı 33’e düştü.

Sivas Katliamı’nın kilit isimlerinden 8 sanık ise 1997’deki bozma kararı sonrasında firar ederek kayıplara karıştı. Bunların içinde davanın bir numaralı sanığı Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak da bulunuyor.

2011 tarihinde Sivas’ta kalp krizi sonucu öldüğü ileri sürülen ve gizlice Yukarı Tekke Mezarlığına gömüldüğü söylenen Erçakmak hakkındaki dava, öldüğü için düşürüldü. Mağdurların avukatları DNA testi talep etti ve mezardaki kişinin yüzde 99.9 Erçakmak olduğu tespit edildi.

AKP DÖNEMİNDE ZAMAN AŞIMI

Sivas Katliamı Davası 2014 yılında zaman aşımına uğradı ve tüm dava kapatıldı. Bu olay sonrası sivil toplum kuruluşlarının ve partilerin “insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılması” talebinde bulunması üzerine mahkeme başkanı, “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir” şeklinde açıklama yaptı.

Karar üzerine dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise, davanın zaman aşımına uğradığı ifadesini yanlış bulduğunu belirterek, “Sadece 5 kişi ile ilgili zaman aşımı olmuştur. Müebbet hapis cezası ile içeride olan onlarca insan var. Burada hedef saptırılıyor. Tek taraflı bakmayı doğru bulmuyorum. Başka davalarda da zaman aşımı süreci işlemişti” şeklinde açıklama yapmıştı.

Öte yandan üç firari sanık yönünden devam eden davanın 29.duruşmasında, avukatlar mahkemenin insanlığa karşı suç olduğu kanaati ile yoluna devam etmesi, zaman aşımı nedeniyle düşme kararı vermemesini talep etti. Adalet Bakanlığının mahkemeye zaman aşımının dolacağı tarih olarak 2 Temmuz 2023’ü göstermesine ilişkin avukatlar, kabul edilmemesi gerektiğini belirtti. Dava 4 Eylül’e ertelenirken zaman aşımı tehlikesi de sürüyor.

MADIMAK OTELİ’NE NE OLDU?

Sivas katliamının ardından Madımak Oteli’nin alt katına bir kebapçı açılması tepkilere neden oldu ve bu tepkiler nedeniyle 2010 yılında kebapçı kapatılarak otel kamulaştırıldı. 2011 yılında ise bina ‘Sivas Bilim ve Kültür Merkezi’ haline getirildi.