Selçuk Üniversitesi’nin aşı çalışması DSÖ’nün listesine girdi

Yayın tarihi: 31 Ağustos 2020 Pazartesi 11:07 pm - Güncelleme: 31 Ağustos 2020 Pazartesi 11:07 pm

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi SARS-COV-2 mRNA aşı çalışmaları Dünya Sağlık Örgütü izleme listesine dahil oldu.

Ülkemizdeki ilk mRNA özelliğini taşıdığı belirtilen aşı projesinin dünyada koronavirüsüne karşı geliştirilen sınırla sayıdaki mRNA aşı projeleri arasında yer aldığı aktarıldı. Selçuk Üniversitesi’nin yürütücülüğünü yaptığı Covid-19 mRNA aşı projesinin Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bünyesinde olan 8 aşı çalışmasından biri olduğunu dile getiren Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tülin Çora, şunları söyledi:

“Dünya üzerinde 2 bin civarında aşı projesi yürütülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bu aşı projelerinden 165 tanesini izlem listesine dâhil etmiştir. Selçuk Üniversitesinden de iki aşı projesi bu listeye dâhil oldu. Çalışmakta olduğumuz aşı projemiz de Dünya Sağlık Örgütü’nün izlem listesindedir. Üniversitemizde ayrıca Prof. Dr. Osman Erganiş tarafından yürütülen Kovid-19’a karşı inaktive aşı projesi de bu listede yer almaktadır.

’14 ADET RNA TEKNOLOJİSİNİN KULLANILDIĞI AŞI VAR’

Dünya Sağlık Örgütü’nün takibinde bulunan aşı projelerinde Covid-19’a karşı farklı aşı stratejileri kullanıldığını söyleyen Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Covid-19 mRNA Aşı Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Nadir Koçak, “Bunlar inaktive, protein subunit, replike olmayan viral vektör, adenovirüs, rekombinant, DNA ve RNA temelli aşılar olarak gruplandırılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün izlem listesinde 14 adet RNA teknolojisinin kullanıldığı aşı yer almaktadır. Bizim projemiz de bunlardan birisi olmuştur. In-vivo düzeyde mRNA aşıları yoğunluklu olarak kansere yönelik aşılar olarak şekillenmiştir. Yakın dönemde SARS ve MERS salgınları sürecinde bu teknoloji viral etkenlere karşı da uyarlanmaya başlanmış ve böylelikle mRNA aşıları 3. jenerasyon aşı teknolojileri arasında yerini almıştır. Sonrasında mRNA aşıları üzerinde odaklanan önemli merkezler ve kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Bunların arasında Covid-19’a karşı aşı çalışmalarında da önde giden Moderna (ABD) ve BioNtech (Almanya) gibi kuruluşları saymak mümkündür. Biz de Covid-19 pandemisi öncesinde kansere yönelik olarak bu mRNA aşı teknolojileri ile ilgilenmekte ve özellikle kişiye yönelik kanser tedavilerine olanak veren bu teknoloji üzerinde bilgi ve deneyimimizi artırmak için bir uğraş içerisindeydik. Daha önce moleküler konularda çeşitli çalışmalar yaptığımız ve mRNA teknolojisinde kullanılan temel tekniklere yatkın, ülkemizin değişik üniversitelerinden hocalarımızla Covid-19’a karşı mRNA tabanlı bir proje hazırlama sürecine girdik. Projemiz, çok kısa bir süre içerisinde TÜBİTAK 1004 Mükemmeliyet Merkezleri Projesi kapsamında kabul edildi ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından oluşturulan Türkiye Covid-19 Platformuna dâhil edildi. Diğer projelerden yaklaşık iki ay sonra yürürlüğe girmiş oldu” diye konuştu.

YAKIN ZAMANDA BİR İLK

Çalışmalara fiili olarak Haziran ayında başlandıklarını bildiren Doç. Dr. Koçak şöyle devam etti:

“Uygulamaya çalıştığımız aşı teknolojisinin dünyada da en yeni aşı teknolojilerinden birisi olması bu teknolojiye ait literatürde ayrıntılı protokollerin bulunmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle başlangıçta uzun bir süre ayrıntılı protokollerin oluşturulması için yoğun çaba sarf edildi. Uyguladığımız yöntemin dizayna dayalı sentetik biyoloji tekniklerini içermesinden dolayı hedeflenen spesifik immün yanıtı oluşturabilecek dizaynlar üzerinde çalışıldı.Oluşturduğumuz tasarım ve modifikasyonlar üzerinden kendi plazmidlerimizi dizayn ettik ve klonladık. Tek bir aşı modeli üzerinden değil hem doğal hem de modifiye tip dizaynlarla çoklu tasarımlar şeklinde ilerlemeye çalıştık. Oluşturduğumuz bazı konstraktların in vitro transkriptlerini tamamlayarak hücrelere uyguladık ve burada oluşturduğumuz mRNA’ların işlevsel olduğunu belirledik. Gerçekleştirdiğimiz prototip aşılardan birisi, prefüzyon stabilize trimer aşı niteliği taşıyacaktır. Hayvan deneylerinde etkinliği gösterilmesi ile kısa sürede preklinik çalışmaları tamamlamayı hedeflemekteyiz. Yakın zamanda bir ilk örnek aşımızı oluşturmuş olacağız. Aşımızı oluşturduktan sonra hayvan deneylerine geçmeyi düşünüyoruz. Hayvan deneylerinden sonra artık faz çalışmalarına başlayabileceğimizi ümit ediyoruz.”