Şehir hastanelerinin Danimarkalı şirkete devredilmesi TBMM’de

Yayın tarihi: 27 Haziran 2021 Pazar 12:42 pm - Güncelleme: 27 Haziran 2021 Pazar 12:42 pm

Beş şehir hastanesinin işletme hakkını Danimarka Şirketi ISS’ye satarak devredilmesi Meclis’e taşındı. İYİ Partili Aytun Çıray, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya “25 liralık iş için devletin bütçesinden 100 lira çıktığı doğru mudur?” diye sordu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Başdanışmanı İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, Rönesans Holding’in müteahhitliğini yapıp işlettiği beş şehir hastanesinin işletme hakkını Danimarka Şirketi ISS’ye satarak devretmesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı. Çıray, şunları söyledi:

YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜNÜ DE SATIYORLAR

Sayın Erdoğan şecaat arz ederken sirkatin söylemiş. Yani diyor ki; biz tüm KÖİ yatırımlarında hukuki sorun çıkması halinde İngiliz mahkemelerini tahkim için tanıdık. Satın alanların çıkarlarını garanti altına aldık. Sayın Akşener de diyor ki; iktidara geldiğimizde görürsünüz. Bu çerçevede Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yüzde elli birinin Çinlilere satılması konusunda müteahhit firma İçtaş ile Çinli firmalardan oluşan bir konsorsiyumun imza aşamasına geldiklerini de biliyoruz.

Beş şehir hastanesinin yapımını ve böylece uzun süre işletme hakkını da üstlenmiş olan sarayın gözde müteahhit firmalarından Rönesans Holding’in bu beş hastanenin işletme hakkını AB üyesi Danimarka’nın önde gelen şirketlerinden ISS’ye devretmiş olması da aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Bu devirle birlikte, Rönesans Holding ve benzerleri önümüzdeki seçimlerde mukadder olan iktidar değişikliğinde güya kendini doğrudan hukuki muhatap olma konumundan çıkarmış olmaktadır. Bütün bunların, mahiyetini ve iktidara geldiğimizde hukuk yollarından çıkmadan nasıl çözeceğimizi herkes görecek. O nedenle Meclise verdiğim bir soru önergesi çerçevesinde, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kendisinden şu soruları yazılı olarak yanıtlamasını Meclis Başkanlığı vasıtasıyla istedim.

25 LİRALIK İŞİ 100 LİRAYA YAPTIRDINIZ MI?

Aytun Çıray’ın Sağlık Bakanından yazılı yanıtlarını istediği sorular şu şekilde:

Devletin, Şehir Hastanelerinde destek hizmetleri için, müteahhitlere yılda örneğin 100 lira verdiği, müteahhitlerin de, bu kapsamda yer alan işleri Sağlık Yatırımları A.Ş. adlı bir taşerona 50 liraya devrederek hiç karşılıksız 50 lira kazandıkları; alt şirketin de bir başka alt taşeron şirkete işi 25 liraya yaptırıp hiç karşılıksız 25 lira kazandığı, böylece aslında 25 liralık iş için devletin bütçesinden 100 lira çıktığı doğru mudur?

Bu çerçevede Sağlık Bakanlığı, Şehir Hastaneleri için müteahhitlerle hangi kapsamda ve bağlayıcılık açısından süre, koşullar, ücret, garanti vb. hususlarda hangi oranlarda sözleşme veya sözleşmeler imzalamaktadır?

Yine aynı çerçevede Bakanlığınızın müteahhitlerin yerini alacak firmaları belirlemek için kamu ihale kanunu dışında ve herkese açık olmayan bir yöntemle değişik firmalar ile pazarlık yürüttüğü iddiaları doğru mudur? Eğer bu iddialar doğruysa pazarlık süreçleri hangi aşamadadır?

Ticari sır gerekçesi ile kamuoyundan saklanan bu sözleşmelerde Müteahhitlerin, “Hizmet bedeli” adı altında ve temel sağlık hizmetleri dışında kalan yemek, danışmanlık, güvenlik, otopark vb. gibi gelir getirici alanlar ile ilgili elde ettikleri gelirlerin Sağlık Bakanlığı lehine kira bedelinden tenzil edileceği bir madde var mı?

Şehir hastanesi müteahhitlerinin 5 yıllığına aldığı bu bol kazançlı destek hizmet sözleşmelerinin dolmasına 6 ay kala kriz çıkarıp Bakanlığınıza, “İşi tekrar bize vermezseniz hastanelerdeki işleri kilitleriz, kimse sağlık hizmeti alamaz” tehdidinde bulundukları iddiaları doğru mudur?

Türkiye’de halen en fazla sayıda şehir hastanesi yapıp işleten Rönesans Grubunun bünyesindeki hastanelerin işletme hakkını bir Danimarka şirketi olan ISS’ye devrettiği basına yansımıştır. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının anayasal hakkı olan sağlık hizmetlerine erişim hakkı çerçevesinde söz konusu şirket ile kapsamlı ve bağlayıcı bir sözleşme imzalamış olması gerektiğine göre, Sağlık Bakanlığı bu işletme devrinin neresindedir ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sağlık hizmetlerine erişim haklarını korumaya yönelik gerekli müdahalelerde bulunmuş mudur? Bulunmuşsa bu müdahaleler nelerdir?