ÇARŞININ KARIŞMA OLASILIĞI
Yeni bir toplum inşa etme misyonuna soyunan Erdoğan-AKP iktidarının, yakaladığı tarihsel fırsatı, bir seçim yenilgisiyle kaybetmek istemeyeceği açıktır. İslamcı hareket “kutlu dava” adını verdiği hedeflerine bütünüyle ulaşmak, yeni rejimin kuruluş sürecini tamamlamak ve geri dönüş eşiğini aşarak kalıcılaştırmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bu nedenle, her olasılığa karşı hazırlık yaptığı, milisler oluşturduğu bilinmektedir. Sedat Peker’in, AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı aracılığıyla, Balat semtinde islamcı militanlara silah dağıtıldığına ilişkin iddiasının büyük ölçüde doğrulandığı anımsanmalıdır.
Seçimler, bütün iç ve dış iktidar dinamiklerini kaybeden AKP yönetimi için tek meşruiyet kaynağıdır. Dolayısıyla seçimlerden kaçması imkansızdır. Bu nedenle halkın iradesini çalmayı deneyecektir. Ancak, her şeye karşın Cumhuriyet ve anayasal düzen, bir kabuk halinde de olsa varlığını korumaktadır. Yasallık bu bakımdan hâlâ önemini korumaktadır. Ancak, halkın iradesine el koymaya yönelik bir şiddet dalgası sokakta karşılanamaz ve durdurulamaz ise o “kabuk” halindeki Cumhuriyetin yapacağı pek fazla hiçbir şey de yoktur. Dahası, böyle bir durumda devletin bütünüyle çıplak gericiliğin ermine girme olasılığı ise hayli yüksektir.
Masa başında, yani seçim kurulları üzerinden halkın iradesinin çalınması girişimi karşısında da yine sokakta ve eylemli olarak demokratik bir direniş geliştirmek zorunludur. Aksi halde kaybetmek, yeni bir “Atı alan Üsküdar'ı geçti” vakası ile karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır.
Merkez sağdaki cumhuriyetçi çevrelerin halkın iradesine el koymaya yönelik bir fiili müdahale girişimi karşısında yapacağı pek fazla şey yoktur. Gericiliği ve faşist hareketi sokakta durdurabilecek tek güç ise sol ve yurtsever hareketlerdir. Sol, cumhuriyetçi toplum kesimlerini içerebildiği ölçüde de başarılı olacaktır. Çünkü, gericiliğe karşı en büyük ilerici direniş potansiyelini cumhuriyetçi/laik toplum kesimleri ve siyasal gruplar oluşturmaktadır.
Solun yeniden kitlelerle buluşmasının yolu da buradan geçmektedir. Bunun için yapılacak ilk iş ise gerici, liberal ve etnik milliyetçi tarih tezlerini çöpe atmak, sosyalist hareketin ikinci kurucu kuşağının gerçekleştirdiği 68-70 atılımının referans alanlarına dönmektir. Kendi ilerici ve devrimci tarihiyle buluşmak ve barışmaktır.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.