Gazeteci İsmail Saymaz, Giresun'da geçen hafta komiser Sinem Dilekçe'nin ‘Nessi’ adı verilen oyuncaktan düşerek hayatını kaybettiği lunaparkın Giresunspor Başkanı Hakan Karaahmet'e ait olduğunu yazdı.
İsmail Saymaz Halk TV'de yayımlanan yazısında, "Girepark’ın gerçek sahibi, aynı zamanda Giresunspor Başkanı olan Hakan Karaahmet. Şehirde ‘Giresun Öncü’ ve ‘Giresun Ekspres’ adlı iki günlük gazetesi ve bir radyosu bulunan Karaahmet, lunaparkı da içine alan Öncü Grup’un koordinatörü olarak biliniyor. Karaahmet, Girepark’ı Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda akademisyen olan eşi Aysun Karaahmet’e devretti. Lunaparkın müdürü ise bu işletmede yüzde beş hissesi bulunan Selim Kımıl." ifadesini kullandı.
https://tele1.com.tr/komiserin-olumune-neden-olan-lunaparktan-ihmal-cikti-679833/
Saymaz şunları kaydetti:
"Aysun Karaahmet, ifadesinde, Girepark’ı eşinin kurduğunu ve kendisine devrettiğini kabul ediyor. Şirketin kağıt üzerinde sahibi olduğunu savunarak, “Hangi alanlarda faaliyet gösterdiğini bilmiyorum” diye konuşuyor. O kadar ki… “Hatta lunaparkın şirkete ait olduğunu dahi bilmiyorum” diyor. Yalan söylüyor. Öncü Grup Yönetim Kurulu üyesi olan Karaahmet, gruplarına ait Giresun Ekspres Gazetesi’nde 29 Nisan 2019’da çıkan haberde, “Grubumuz bünyesindeki Girepark…” diyor. Kaldı ki ifadesinde, lunaparkın işleyişine ilişkin whatsapp grubu yoluyla bilgi aldığını kabul ediyor.
Şirkete ait olduğunu bilmiyorsa neden lunapark hakkında bilgi alıyor? İnsan “Niye ben bu whatsapp grubundayım” diye sormaz mı? Sorumluluğu Kımıl’a yükleyip cezadan kurtulmaya çabalıyor. Başta, lunaparkın varlığından haberdar olmadığını iddia ederken, sonradan makinelerin düzenli aralıklarla bakımlarının yapıldığını ileri sürüyor. Şunları söylüyor: “Kımıl oyuncağın bakımını yaptığımızı söylemişti. Lunaparkta kaç kişinin çalıştığını bilmiyorum. Makinelerde emniyet kemeri vs. güvenlik tertibatının olup olmadığını bilmiyorum. Treni kimin çalıştırdığını bilmiyorum. Lunaparkta görevli hekim ve iş güvenliği uzmanı olduğunu biliyorum ancak ne zaman görevlendirildiklerini, hali hazırda çalışıp çalışmadıklarını ya da düzenli bulunup bulunmadıklarını bilmiyorum.” Karaahmet, çok belli ki sorumlu tutulacağı hususlar bilmiyor! Nasıl olsa, suçu üstlenecek kişi belli.
"TRENİ ÜNİVERSİTELİ GENÇLER İDARE EDİYORMUŞ"
Kımıl iki-iki buçuk ay önce şirkete ortak olduğunu kaydediyor. Tarih veremediği gibi, mahkemede yüzde beş hissedar olduğunu belirtiyor. Karaahmet’i suçsuz çıkarmaya çalıştığı anlaşılıyor.
Kımıl: “Aysun, kağıt üzerinde şirket ortağı olup işleyişe müdahalesi yoktur. ‘Her şeyin en iyisi yapılsın’ diye telkinde bulunur. Lunaparkın işleyişi ile ben ilgilenirim.” Kımıl, makinelerin bakım ve onarımından sorumlu olduğunu, Nevzat Kurt’un kendisine yardımcı ettiğini anlatarak, şöyle devam ediyor: “İkimiz tamirattan anlarız. Yapamayacağımız işlere usta çağırırdık. Kaynakçı olarak farklı ustalarla çalışırdık. Günlük makineleri kontrol edip bakımlarını yapardık.” Karaahmet’in aksine Kımıl, “Düzenli zaman aralığında bakım yoktu” diyor. Emniyet kemeri, korkuluk ve bariyerin bulunduğunu belirtirken, “İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi olup olmadığını tam bilmiyorum. Bu görevleri Kurt yerine getiriyordu” diye konuşuyor.
Kımıl, oyuncakları yarı zamanlı çalışanların idare ettiğini ifade ederek, “Kullanımı basit olduğu için ekstra eğitime ve uzman birini getirmeye gerek duymadık” diyor.
Kurt ise trenin son bakımın 25 Temmuz’da kaynakçı tarafından yapıldığını belirtiyor. Treni Volkan Salar adlı yarı zamanlı çalışan üniversite öğrencisinin idare ettiğini söylüyor."