Kemal Kurkut ‘yerden seken kurşunla hayatını kaybetti’ diyen mahkeme sanık polise 9 yıla kadar hapis istedi

Yayın tarihi: 16 Haziran 2020 Salı 12:50 pm - Güncelleme: 16 Haziran 2020 Salı 4:59 pm

Diyarbakır’da Nevruz kutlamaları sırasında polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Kemal Kurkut davasında savcı, tutuksuz yargılana sanık polis Yakup Şenocak’ın “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Savcılık, esas hakkında mütalaasında Kurkut’un yerden seken mermi ile hayatını kaybettiğini savundu.

Diyarbakır’da 2017 Nevrozunda polis tarafından vurularak öldürülen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un katil zanlısı Yakup Şenocak hakkında “olası kastla öldürme” suçundan açılan davanın 10’uncu duruşması görüldü. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanık polis Şenocak  koronavirüs nedeniyle karantinada olduğu gerekçesiyle katılmazken, avukatı hazır bulundu. Duruşmaya Kurkut’un ağabeyi Ferhat Kurkut ile avukatları Mehmet Emin Aktar, Sidar Avşar ve Zeynep Işık katıldı.

Duruşmada sanık polisin avukatı sanığın çalıştığı şubenin karantinada olduğu, müvekkilinin de karantinada olduğu için duruşmaya katılamadığı ve yazılı savunma sunduğunu söyledi.

YERDEN SEKEN KURŞUN OLDUĞUNU SAVUNULDU

İddia makamı sunduğu mütalaasında, Jandarma Genel Komutanlığının uzmanlık raporuna göre Kurkut’un vücudundan çıkan merminin sanık polis Yakup Şenocak’ın kullandığı silaha ait olduğunu hatırlattı. Mütalaasında, sanık polisin Kurkut’u hedef alarak ateş etmediği ve suçlamaları kabul etmediği şeklindeki savunmasına yer veren savcı, Ulusal Kriminal Büro’nun (UKB) doğrudan ateş edildiğinin belirtildiği ilk raporu için “Kesinlikle yerden sekme sonucu” ifadesine yer vermesi dikkat çekti. Mütalaada, UKB’nin ikinci raporu ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca (ATK) hazırlanan uzmanlık raporlarında kurşunun doğrudan değil yerden sekme sonucu vücuda girdiği yönündeki görüşlere yer verildi.

BİLİNÇLİ TAKSİR: SİLAH KULLANIMINDA AŞIRILIĞA KAÇMA…

Savcılık mütalaasında, “Olayın Diyarbakır’da Nevroz kutlamalarının başlamadan önce meydana gelmiş olması, bölgenin terör konusundaki hasas durumu, maktulün polisin ihtarına ve ihtar atışlarına rağmen durmayarak kontrol noktalarını aşmış olması, güvenlik güçlerinin aklına muhtemel bir terör saldırısı riskini getirmiş ise de incelenen görüntü kayıtlarında ve alınan uzmanlık raporlarına göre maktulün üzerinde sadece kot pantolon ve elinde bıçak oluşu gözetildiğinde sanık savunmaları ve tanık anlatımlarına göre maktulün ‘gelin ulan öldüreceğim patlatacağım’ şeklindeki sözleri üzerine sanığın silahı ateşlemesi şeklinde gelişen olayda maktulün yarı çıplak olması nedeniyle üzerinde patlayıcı olmayacağını mesleki bilgi ve tecrübeyle öngörmesinin kendisinden beklendiği, yine görüntü kayıtlarında maktulün elinde bıçak ile görevli polislere ya da alanda bulunan vatandaşlara herhangi bir saldırı teşebbüsünde bulunmadan rastgele alanda hareket ettiğinin anlaşıldığı, buna rağmen alanda görevli başkaca polisler tarafından havaya ateş edilmesine ve alanda görevli polis sayısı da gözetildiğinde maktulün vurulmadan etkisiz hale getirme ihtimali varken, sanığın öldürme kastı olmaksızın ve mesleki bilgi ve tecrübe ile yerden sekebilecek merminin maktule isabet edebileceğini öngörmesi gerekirken, maktulün ayaklarına doğru ateş ederek etkisiz hale getirmeyi amaçladığı ancak adli tıp raporunda da belirtildiği gibi yerden seken merminin maktule isabet etmesi olayında sanığın ve görevli diğer polis memurlarının sözlü ve ateşli uyarılarına direnen maktulü etkisiz hale getirmek için kademeli olarak silahla ateş etmesi yasa gereği ise de polis vazife ve selahiyet tüzüğünün 17. Maddesinde belirtilen suçlunun öldürülmekten ziyade yaralı olarak yakalanmasına ilişkin hükme gerekli özenin gösterilmediği…” gerekçesiyle sanığın olay anındaki durumu ve atış sayısı dikkate alındığında aşırılığa kaçarak silah kullanıldığına dikkat çekerek, sanığın “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan cezalandırılmasını talep etti.

DAVA ERTELENDİ

Kurkut ailesi avukatları ve sanık avukatı, verilen mütalaaya karşı süre talebinde bulundu. Mahkeme duruşmayı 22 Eylül’e erteledi. (MA)