"Üvercinka", "Göçebe" ve "Türkçe Bilenin İşi Rast Gider" adlı eserlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kitaba imza atan şair, yazar ve çevirmen Cemal Süreya, ölümünün 31. yılında anılıyor.

Asıl adı Cemalettin Seber olan Türk şiirinin önemli isimleri arasında yer alan Cemal Süreya, ölümünün 31. yıldönümü nedeniyle doğum yeri Tunceli'nin Pülümür ilçesindeki anıtı başında anıldı. Areye Kay (Oyun Değirmeni) tiyatro grubunun genel sanat yönetmeni Yılmazcan Şare ve grup oyuncusu Musa Oktay, anma nedeniyle Cemal Süreya'dan şiirler okudu, anıtına karanfiller bıraktı. Tiyatro grubunun genel sanat yönetmeni Yılmazcan Şare, Cemal Süreya'nın bu toprakların yetiştirdiği ender insanlardan biri olduğunu belirterek, "Büyük bir şairdir. Bütün dünyanın tanıdığı, kitapları çeşitli dillere çevrilmiş, ikinci yeni şiir akımının öncülerindendir. Ama maalesef bu şairin değerini hak ettiği şekilde veremiyoruz. Burada Cemal Süreya geceleri, şiir günleri düzenlenmeli. Bu değere sahip çıkılmalı" dedi. Anmada, Yılmazcan Şare, Süreya'nın "Üvercinka" isimli şiirinden Zazaca kesitler okudu.

CEMAL SÜREYYA KİMDİR?

Gerçek adı Cemalettin Seber olan usta edebiyatçı, Hüseyin ve Gülbeyaz çiftinin oğlu olarak, 1931'de Erzincan'da dünyaya geldi. Ailesi 1938'de sürgün edilince, Pülümür'den Bilecik'e gitmek zorunda kalan Süreya, kimi kaynaklara göre 1937'de, kimi kaynaklara göre ise sürgünden 6 ay sonra henüz 23 yaşında olan annesini kaybetti. Süreya, annesinin vefatının ardından iyi bir eğitim alması için İstanbul'da yaşayan halasının yanına gönderildi. Bir yıl sonra babası, diğer çocuklarını da alarak İstanbul'a geldi ve çalışmaya başladı. Ancak aile yeniden sürgün yeri olan Bilecik'e gönderildi. Cemal Süreya, 1944'te Bilecik Ortaokuluna başladı ancak aynı yıl babasıyla evlenen üvey annesi Esma'nın eziyetinden kaçmak üzere parasız yatılı okul sınavlarına girdi.Okul yıllarında Türkçe ve edebiyat derslerindeki başarısıyla öğretmenlerinin dikkatini çeken başarılı edebiyatçı, okuldan arta kalan vakitlerini Bakırcılar Çarşısı'ndaki Halkevi Kitaplığı'nda geçirdi. Usta kalem, 1947'de parasız yatılı olarak girdiği Haydarpaşa Lisesinin ardından, 1950'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Maliye ve İktisat Bölümünde eğitimine devam etti.Henüz üniversite öğrencisiyken 23 Kasım 1953'te, Seniha Hanım ile evlenen Süreya, 1954'te okuldan mezun oldu ve aynı yıl Eskişehir Vergi Dairesi'nde stajyer olarak göreve başladı.

SEZAİ KARAKOÇ İLE ARKADAŞ OLDU

Süreya, Teftiş Kurulu sınavını kazanması sonucu, 11 Ağustos 1955'te maliye müfettiş yardımcısı olarak İstanbul'da gitti.Cemal ve Seniha çiftinin kızları Ayçe, 3 Ağustos 1955'te dünyaya geldi.Üniversitede Sezai Karakoç ile arkadaş oldu. Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan şairin ilk şiiri, 1953'te "Mülkiye" adlı okul dergisinde çıkan "Şarkısı Beyaz" oldu.Cemal Süreya, "İkinci Yeni" şiirinin öncülerinden biri kabul edildi. Şiirlerindeki ironiyi ortaya koyan "Gül" şiiri, Yeditepe dergisinde yayınlandığında 23 yaşında olan Süreya, Sezai Karakoç ile fakültede yakın arkadaş oldu.Karakoç ile birlikte Muzaffer Erdost, Nihat Kemal Eren ve Hasan Basri'yle de yakın arkadaş olan Süreya, hem şiirleri hem de yazılarının yayımlanmasıyla dergi çıkarma düşüncesi içine girdi.Maliye müfettişi olarak teftiş için farklı şehirleri gezme imkanı bulan Süreya, Temmuz 1959'da başladığı askerlik görevini 31 Aralık 1960'ta tamamladı. Papirüs dergisinin ilk sayısını 1960'ta yayımladıAskerliğini yaparken fark dersleri vererek hukuk diploması da alan Süreya, 1 Ağustos 1960'ta "Papirüs" dergisinin ilk sayısını yayımladı. İkinci sayısından sonra kapanan dört sayfalık dergiyi, 8 aylık bir aradan sonra tekrar çıkaran şair, dergiyi üç sayı sonra Temmuz 1961'de tekrar kapattı.Cemal Süreya, Maliye Bakanlığı tarafından bir yıllığına Paris'e gönderildi ve 1964'te İstanbul'a geri döndü. Maliye Teftiş Kurulundan arkadaşları Sezai Karakoç ve Doğan Yel ile 31 Temmuz 1965'te istifa eden Süreya, edebiyata ağırlık verdi. Usta edebiyatçı, 1 Haziran 1966'da 3. kez "Papirüs"ü okuyucuyla buluşturdu ve Mayıs 1970'e kadar düzenli olarak aylık yayımladı.

GAZETE YAZARLIĞINA BAŞLANGICI

Maliye Bakanlığındaki memuriyetine 1971'de dönen Süreya, İstanbul Hocapaşa Vergi Dairesi, Maliye Tetkik Kurulu, İstanbul Darphane ve Damga Matbaası Müdürlüğünde görev aldı. Süreya, başyazılarını yazdığı "Oluşum" dergisinde ve kurucularından olduğu "Türkiye Yazıları" dergisinde yöneticilik de yaptı, 1977'de "Politika" gazetesinin sanat sayfasında haftada bir yazdığı "Günübirlik" yazılarıyla gazete yazarlığına başladı.

40 KİTABI FRANSIZCA'DAN TÜRKÇE'YE ÇEVİRDİ

Kültür Bakanlığı Kültür Yayınları Danışma Kurulu üyeliği de yapan Süreya, "Papirüs"ü son olarak 15 Mart 1981'de çıkardı. "Yeni Ulus" ve "Aydınlık" gazetelerinde de yazan Süreya, çeşitli devlet kademelerinde görev aldıktan sonra 1982'de emekli oldu. Yazılarını, farklı isimler altında kaleme aldı. Cemal Süreya, eserlerini, Osman Mazlum, Adil Fırat, Ali Fakir, Ali Hakir, Ahmet Gürsu, Hüseyin Karayazı, Birsen Sağanak, Dr. Suat Hüseyin gibi farklı mahlaslarla kaleme aldı. Şiirin yanı sıra deneme, çocuk kitabı, günce, tenkit yazısı, şiir ve düz yazı tercümesi ve derleme de yazan Süreya, ilk kitabı "Üvercinka" ile 1958'de Yeditepe Şiir Ödülünü, Arif Damar'la paylaştı. Süreya, ikinci kitabı "Göçebe"yle Türk Dil Kurumu 1966 Edebiyat Ödülüne, "Sıcak Nal" ve "Güz Bitiği" kitaplarıyla 1988'de Behçet Necatigil Şiir Ödülüne değer görüldü. Yaklaşık 40 kitabı Fransızca'dan Türkçe'ye çevirdi.

9 OCAK'TA HAYATINI KAYBETTİ

Süreya, girdiği şeker koması sonucu 9 Ocak 1990'da hayatını kaybetti. Yazdığı şiirlerle modern Türk şiirinin ustalarından biri olarak tanınan Cemal Süreya'nın cenazesi Şişli Camisi'nde kılınan namazın ardından Kulaksız Mezarlığı'nda defnedildi.

SÜRGÜN

1938’de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik’e sürgün edildi. Bilecik’te ilkokula başladı, İstanbul’da devam etti. Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olup Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve iktisat Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli devlet kurumlarında çalıştı. Erzincan’dan sürgün edildiklerinde bindirildikleri sürgün treni, nereye götürüldüklerini bilmeyen insanlarla doludur… Yedi yaşında çıktığı bu yolculuk Cemal Süreya’nın bütün hayatını etkiler, şiirini besleyecek bir dönemin başlangıcı ve ‘bir doğum anı’ olur. Trenden Bilecik’te indirilirler. Bilecik halkı gelenleri horlamak bir yana, bağırlarına basar sürgünleri; tepsi tepsi baklava börek taşırlar onlara. Bizi bir kamyona doldurdular Tüfekli iki erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar Tarih öncesi köpekler havlıyordu Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü

BENİ ÖP SONRA DOĞUR BENİ

şimdi utançtır tanelenen sarışın çocukların başaklarında. ovadan gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan çeviriyor o küçücük güneşimizi. taşarak evlerden taraçalardan gelip sesime yerleşiyor. sesimin esnek baldıranı sesimin alaca baldıranı. ve kuşlara doğru fildişi rüzgarın tavrı. dağ güneş iskeleti. tahta heykeller arasında denizin yavrusu kocaman. kan görüyorum taş görüyorum bütün heykeller arasında karabasan ılık acemi – uykusuzluğun sütlü inciri – kovanlara sızmıyor. annem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni.

ESERLERİ

Eserlerinden bazıları şöyle: "Şapkam Dolu Çiçekle", "Göçebe", "Günler", "Güz Bitiği", "Sevda Sözleri", "Üvercinka", "Uzaktan Seviyorum Seni", "Günübirlik", "Uzat Saçlarını Frigya", "Aydınlık Yazıları/ Paçal", "Papirüs'ten Başyazılar", "Onüç Günün Mektupları", "Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi", "Güvercin Curnatası", "Mülkiyeli Şairler", "Oluşum'da Cemal Süreya", "Yüz Aşk Şiiri"

Muhabir: Alp Yanardağ