HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında "Depremden sonra iktidarın ısrarla ve istikrarla yaptığı bir şe var bunu engellemek için konuşmak, sorgulamak, hesap sormak zorundayız." dedi.
Kahramanmaraş merkezli Türkiye'nin 11 ilini etkileyen depremin ardından iktidara tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, felaketin ardından sorulması gereken temel soruları sıraladı. Sancar, iktidara şu soruları yöneltti: Bu kadar ağır bir yıkım neden yaşandı? 10 binlerce insanın ölümüne neden olan sorumluluklar zinciri nedir? Bilim insanlarının uyarıları neden dikkate alınmadı?"SUSMAK ASLA SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Sancar'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Yerle bir olan kentlerdeki ağır tabloyu kelimelerle ifade etmek gerçekten güç. Toplumsal etkileri ve onarılması uzun yayılacak ve asla unutulmayacak bir yıkımla, derin bir acıyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin deprem gerçeğini bütün boyutlarıyla konuşmaya, sorgulamaya, hesap sormaya devam etmek zorundayız. İktidarlar eliyle örülmüş, etkileri onlarca seneye yayılacak bir felaketle karşı karşıyayken susmak asla söz konusu olamaz. Konuşmak zorundayız. Depremde yıkılmayan bir ülke olmanın yollarının bulabilmek için daha fazla konuşmak, daha fazla sorgulamak zorundayız. Aynı şekilde deprem olduktan sonra doğrusunu yapmak için de sormak, sorgulamak, hesap sormak zorundayız. İktidar medyasının, yandaşların depremden sonra yaptıklarını yapmamanın, bunları yaptırmamanın yollarını bulmak için de konuşmak, sormak, sorgulamak, hesap sormak zorundayız. Depremden sonra iktidarın ısrarla ve istikrarla yaptığı bir şe var bunu engellemek için konuşmak, sorgulamak, hesap sormak zorundayız. Nedir bu? Toplumun dayanışma ve yardımlaşma enerjisini büyütmek yerine bastırmak ve gasp etmek. Devletin, iktidarın, toplumun enerjisini bastırması elbette yeni bir şey değil ama burada bu dönemde yeni bir durumla karşı karşıyayız."ASRIN DEPREMİ DİYEREK ÜZERİ ÖRTÜLECEK BİR DURUM DEĞİL"
Yaşanan bu büyük yıkımı insani krizi büyüyen öfkeyi ve iktidarın devlet kurumlarının acizliği, yetersizliği ve de oluşan büyük dayanışmayı engellemeye yönelik girişimleri hepsi gözlerimizin önünde cereyan etti. Depremin ertesi günü Hatay’a gittiğimizde gördüğümüz manzara bütün bunları çıplak bir şekilde göz önüne koydu. Deprem bölgesinde yaşayan insanların gördükleri hakikat de budur. Bu kadar ağır bir yıkım bu kadar büyük bir felaket neden yaşandı? On binlerce insanın ölümüne neden olan sorumluluklar zinciri nedir? Öyle asrın depremi diyerek geçiştirilecek üzeri örtülecek sıradanlaştırılacak bir durum değil bunlar. Ülkeyi yönetenlerin birinci dereceden sorumlu oldukları bir siyasal ve toplumsal felakettir. Depremden öncesine bakalım Maraş bölgesinin deprem kuşağı olduğu biliniyordu."İKTİDAR DENETİM UYGULAMASINI FİİLEN ORTADAN KALDIRDI"
Uzmanlar, devlet kurumları halkımız siyasetçiler bu gerçeği defalarca dile getirdiler. Teknolojinin ve bilimin geldiği bu aşamada fay hatları üzerinde gerçekleşebilecek bir büyük depremin aşağı yukarı zamanını bile yerini bile söyleyen bilim insanlarımız oldu. Peki bu uyarılar neden dikkate alınmadı? Gerekli etütler neden yapılmadı? Denetimsiz ve tehlike arz eden binalara dair neden envanter tutulmadı, bu binalar için neden çalışma yürütülmedi. İmar aflarıyla bu bölgedeki yıkıma ve kıyıma adeta davetiye çıkarıldı. Yıkılan binaların çürük ve dayanıksız yapılar olduğu ortada. Bu iktidar insan canını güvence altına almayı amaçlayan yapı denetimi uygulamasını fiilen ortadan kaldırdı. Böylesine önemli ve kamusal bir uygulamayı özel sektöre devretti. Uzman meslek kuruluşlarının denetim yetkisini ellerinden aldı. Binaların malzemesinden çalan müteahhitlere denetim şirketi kurma imkanı verdi. Bu iktidarın en büyük icraatı her alandaki denetimi ortadan kaldırmak her alana keyfiliği yaymak olmuştur. Keyfilik bu rejimin temel özelliği haline geldi. Bunun sonucunu büyük kayıplar vererek hep birlikte yaşıyoruz. https://tele1.com.tr/selahattin-demirtas-6-subatta-ilk-kez-tahliye-talep-ettim-792646/
Muhabir: Letisya Azak