Salgına rağmen neden yüzümüze dokunmaktan vazgeçemiyoruz?

Yayın tarihi: 25 Nisan 2020 Cumartesi 4:23 pm - Güncelleme: 25 Nisan 2020 Cumartesi 4:23 pm

Klinik psikolog ve Kentucky Anksiyete ve İlişkili Bozukluklar Merkezi kurucusu ve yöneticisi L. Kevin Chapman, koronavirüs salgını döneminde dahi neden yüzümüze dokunmaktan vazgeçmediğimiz konusunu ele aldı.

Araştırmalara göre saatte 23 kez yüzümüze dokunuyoruz ve bu davranış Covid-19 gibi bir salgın sırasında büyük bir sorun teşkil ediyor.

Bulaşıcı hastalıkların vücudumuza nüfuz ederken kullandığı ana girişler gözler, burun ve ağızdır. COVID-19’un hasta kişinin öksürüğünden veya hapşırığından saçılan damlacıkların solunmasıyla yayıldığına inanılıyor. Ancak COVID-19 ile temas ettikten sonra yıkanmamış ellerinizi yüzünüzdeki bu alanlardan herhangi birine dokundurursanız, hastalığı kendinize bulaştırma riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

Bu nedenle ellerinizi mutlaka yıkamalısınız fakat sağlıklı kalmak da yüzünüze dokunmayı bırakmanız için harika bir gerekçe gibi görünüyor. Öte yandan Hastalık Kontrol Merkezi ve diğer halk sağlığı otoritelerinin söyledikleri, yüzümüze dokunmayı bırakma işini pek de kolaylaştırmıyor.

‘NEDEN YÜZÜMÜZE DOKUNUYORUZ?’

Klinik psikolog ve Kentucky Anksiyete ve İlişkili Bozukluklar Merkezi kurucusu ve yöneticisi L. Kevin Chapman “İnsanlara yüzlerine dokunmamaları gerektiğini söylerseniz ne olur? Yüzümüze dokunuruz” diyor.

Peki, bırakmak neden bu kadar zor?

‘OTOMATİK BİR REFLEKS’

Chapman, bu “eşsiz insan alışkanlığına” bu kadar bağlı olmamızın birkaç nedeni olduğunu söylüyor.

İlk olarak, yüze dokunma reflekslerinden bazıları neredeyse otomatiktir. Örneğin, sinirbilimsel açıdan, yüzü (veya başka bir yeri) kaşımak otomatik bir reflekstir; yani bunu düşünmeden yaparsınız. Bir yeriniz kaşındığında bu ağrı benzeri bir his etkisi yaratır. Bu rahatsızlığı geçici olarak gidereceğinden, kaşınan yere dokunmak veya o bölgeyi kaşımak iyi hissettirir. Canımız yandığı zaman içgüdüsel olarak geri çekiliriz. Ancak Amerikan Astım, Alerji ve İmmünoloji Akademisi’ne göre, kaşıntı hissettiğimiz zaman o yeri kaşıma refleksi gösteririz. Yüze dokunmak da bir tür alışkanlık olabilir. Tırnak yemekten tutun da parmak çıtlatmaya kadar diğer tüm yerleşik alışkanlıklarda olduğu gibi, bir davranışı yeterince tekrarladığınızda beynimizin “bazal gangliyon” denilen bir kısmı devreye girer. Bu kısım bir kez devreye girmeyegörsün, davranışımız neredeyse içgüdüsel hale gelir. Alışkanlıkların Gücü kitabının yazarı Charles Duhigg’in de dediğine göre de “beyin giderek daha az çalışmaya başlar.”

PSİKOLOJİK AÇIDAN

İlginç bir şekilde yüze dokunmanın psikolojik nedenleri de vardır. Yapılan çalışmalar, kaşıntıyı gidermek ve bakım yapmak haricinde kişinin kendi yüzüne dokunmasının huzur verdiğini ve kişiyi dinlendirdiğini gösteriyor. “Bu bir anlamda duyguları düzenlemenin veya herhangi bir zamanda nasıl hissettiğimizi anlamanın bir yolu” diyor Chapman. Ayrıca bunu “kişiliğimizin bazı yönlerini insanlara aksettirmek” için yaptığımızı da söylüyor. Yüzümüze dokunmak, duygularımızı ve hislerimizi sözsüz iletmenin bir yolu olabilir. Chapman “garip veya rahatsız hissettiğinizde veya biriyle flört etmeye çalışırken yüzünüze dokunabilirsiniz,” diyor ve ekliyor: “Sonuç olarak bu, bizim için çok farklı şeyleri temsil etmesinden ötürü alışkanlık oluşturan bir davranış.”

YÜZÜNÜZE DOKUNMAYI BIRAKMANIZ İÇİN FAYDALI OLABİLECEK BAZI İPUÇLARI

Chapman’a göre ellerinizi yüzünüzden çekmenize yardımcı olabilecek bazı stratejiler var.

1. Düşüncelerinizi değiştirin

Chapman, düşüncelerinizin cezalandırıcı olmasından ziyade esnek olmasına izin verdiğinizde alışkanlıklarınızı değiştirme olasılığınızın daha yüksek olduğunu söylüyor.

Yani, kendinize “yüzüne dokunma” demek yerine, “bugün yüzüme dokunduğumda bunun farkında olacağım” demelisiniz. Hatta birkaç saatlik aralıklarda olacak şekilde telefonunuza hatırlatıcı alarmlar kurabilirsiniz.

“Bunu tutarlı bir şekilde uygularsanız, bu düşünceyi daha belirgin hale getirecek biçimde beyninizi programlıyorsunuz ve dolayısıyla bunu yapmama konusunda daha özenli oluyorsunuz” diyor.

Unutup yüzünüze dokunduğunuz her anı ellerinizi yıkamak ve bu pratiğe yeniden başlamak için bir fırsat olarak kullanın.

2. Dikkatinizi dağıtın

Yüzünüze dokunma isteğinizi dizginlemenin en mutlak yolu Chapman’ın “dikkat dağıtıcı teknikler” olarak adlandırdığı teknikler. Bunu yüzünüze dokunmak istediğinizde bir cismi tutmaya çalışarak uygulayabilirsiniz. Örneğin, stresli olduğunuzda veya ellerinizle bir şeyler yapmanız gerektiğini hissettiğinizde, oynamak için yanınızda bir “stres çarkı”, küçük bir oyuncak veya bir stres topu taşıyabilirsiniz.

“Vücut odaklı” tekrarlayan davranışlar (saç çekme bozukluğu ve deri yolma bozukluğu gibi) üzerine yapılan diğer çalışmalar, yumruklarınızı sıkmanın veya bir dakika boyunca ellerinizin üzerine oturmanın, bu dürtüye karşı koymanıza yardımcı olabileceğini gösteriyor.

3. Stratejik olarak aksesuar kullanın

Uzun saçlı kişiler, salınan saçlarını gözlerinin önünden çekmek için yüzlerine fazladan dokunmak isteyebilirler. Chapman, saçlarınızla oynamanın önüne geçebilmeniz için saçınızı bir topuzla sabitlemenizi öneriyor.

Ayrıca kendinizi gözlerinize dokunmaktan vazgeçirmek için gözlük takmanız da yararlı olabilir.

Aynı zamanda herhangi bir tür eldiven giymek de yüzünüze dokunmanızı engelleyebilir, diyor. Ancak bu uygulamaların hiçbiri, size Covid-19’dan korunmak için ellerinizi yıkamanız gerekmediğini düşündürtmesin. (Birgün)