Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili oy pusulasında adayların sırasını belirme kurası çekildi ve Erdoğan ‘tesadüfen’ birinci sırada yer aldı. YSK’da yapılan kura çekimiyle ile ilgili ‘Şaibe’ söylentisinden söz edenler bu düzenlemeyle Erdoğan’a oy verecek olanlara yönelik psikolojik bir operasyon tezgahlandığını anlatıyorlar.

Böylesi ‘garip’ bir operasyonu çekenler Muharrem İnce’yi ikinci sırada yerleştirerek Kılıçdaroğlu’dan daha fazla oy alabileceği imasında bulunuyor ve Kılıçdaroğlu’nun İnce ile Oğan’nın arasında ‘sıkışacağının’ algısını yaymaya çalışıyor olabilirler.

Umarım her konuda toplumu ‘şaibelere’ alıştıran bu iktidar ve mühürsüz zarf ve oy pusulasıyla ün salan YSK böyle bir hesap içinde olmamıştır. Oldu ise de işe yaramaz çünkü yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında Kılıçdaroğlu birinci turda kazanacak gibi görünüyor. Bunun farkında olan İktidar bildik ve bilmedik her yola başvurarak bu sonucu engellemeye ve seçimi ikinci tura bıraktırmaya çabalıyor. İktidara göre seçim ikinci tura kalır ve AKP müttefikleriyle TBMM’de çoğunluğu sağlarsa Erdoğan ikinci turda daha avantajlı olur.

Hesap bu!

Bu nedenle İktidar ve medyası en iyimser olasılıkla %3 alacağı söylenen ( bence %1’in altında)  Muharrem İnce’ye dolaylı-dolaysız her türlü desteği verecek ve Millet İttifakı’nın dışında kalan partilerin Meclis seçimlerinde kendi adaylarıyla seçime katılmalarını provake edecektir. 

Yeni seçim yasasının karmaşık hesaplarıyla %7 genel seçim barajı ile dar bölge barajını aşamayan küçük partilerin alacağı oylar CHP ve müttefiklerinin oylarını etkileyecek ve böylece AKP ve Cumhur İttifakı TBMM’de çoğunluğu sağlayacak.

Dönelim ‘şaibeye’…

Eğer ‘şaibe’ varsa bunu yapan ve buna inanan ‘müminler’ bir yerde yanlış yapmışlardır çünkü üç sayısı İslam dininde ‘iyi’ bir sayıdır ve Kur’an ike hadislerde çok  sayıda ‘üç’ vurgusu vardır. Ayrıca Erdoğan birinci ve Kılıçdaroğlu üçüncü sırada olduğuna göre 1 ve 3 yan yana geldiğinde 13 eder o da 13.Cumhurbaşkanı demektir yani Kılıçdaroğlu.

Gördüğünüz gibi çaresizlik içinde garip yol ve yöntemlere başvuran iktidarın bizi de böylesi ilginç hesap ve yorumlara zorluyor ama boşuna çünkü olağanüstü bir gelişme yaşanmaz, bütün  katmanlarıyla muhalefet büyük hatalar yapmaz ve biz seçmenler doğru karar verip  Millet İttifakı ve müttefiklerini desteklersek cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinde birinci turda her şey biter.

Dışarda da genel kanı öyle görünüyor.

Rusya, ABD, NATO’cu ülkeler ve doğal olarak bölgemizde herkes seçim sonuçlarını bekliyor çünkü çoğunluk Erdoğan’ın kaybedeceğini düşünüyor. Hiç kimse Türkiye gibi çok önemli bir ülkede kader seçimlerini  görmemezlikten gelemez. Her yıl Mart sonunda toplanan Arap ülkeleri liderleri bu kez Türkiye’deki seçim sonuçlarını bekledikleri için 19 Mayıs’ta toplanmaya karar verdiler. Geçen ay Çin’in arabuluculuğu ile İran ve Suudi Arabistan’ın barışması sonrasında bölgede esen ‘olumlu’ rüzgarların sonucu olarak Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad 12 yıl aradan sonra ilk kez dün Kahire’ye gitti. Haberlere bakılırsa Mısır Cumhurbaşkanı Sisi önümüzdeki günlerde Şam’a gidebilir ya da Esad Kahire’yi ziyaret edebilir. Bayramdan hemen sonra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı El-Farhan Şam’a giderek Esad’ı 19 Mayıs’ta Riyad’da yapılacak Arap liderler zirvesine davet edebilir. Bunun dışında ayrıca bölgede  çok sayıda karşılıklı telefon görüşmeleri ve ziyaretler yaşanıyor ve her şey dolaylı-dolaysız Türkiye’yi ilgilendiriyor. Farklı bir örnek olmakla birlikte İsrail Başbakanı Netanyahu Yüksek Mahkeme  ve tüm yargı organlarını ele geçirmek ve iktidarına bağlı özel milis gücü kurmak için özel çaba harcadığını ancak halkın kitlesel karşı çıkışıyla zor durumda kaldığını herkes yazıp anlatıyor ama bizim medyada neredeyse haber bile olmuyor. Bununla yetinmeyen Netanyahu iç baskılardan kurtulmak için hemen hemen her  gün Filistinlileri öldürüyor ve Suriye’nin havaalanlarını bombalayarak savaş çıksın istiyor.

Netanyahu ve bağnaz, dinci ve ırkçı eğilimli koalisyon ortaklarının içeride faşist ve dışarda saldırgan tavırları herkesi çileden çıkarmış durumda. Bunun farkında olan İsrail şimdi de Azerbeycan’ı İran’a karşı kışkırtmanın peşinde. Geçen hafta İsrail’de büyükelçilik açan Azerbeycan’ın İsrail ve Yahudi lobilerinin kontrolündeki medyası İran’a yönelik provakatif yayınlarını sürdürüyor.

Azerbaycan’la İran arasındaki gerginlik tüm boyutlarıyla Türkiye’yi ilgilendirir ama daha çok seçim öncesinde   ‘dinci ve milliyetçi’ söylemli iktidarın işine yarar. Tam da Suriye, Irak ve Libya’da savaş ve gerginlik politikalarının işe yaramadığını gördüğü bir zamanda. 19 Mayıs’ta toplanacak Arap liderler Erdoğan’ın bölgesel politikalarına karşı ortak tavır alacağı kesin gibi görünüyor.

Azerbeycan’dan dolayı İsrail’in yanında İran’a karşı tavır alan bir Ankara’nın gelecek baskılarla Arap liderlerin  Suriye, Libya ve İran’dan ‘çekil’ çağırılanı göğüslemesi pek kolay olmayacaktır.

Seçime kadar ne yapar bilinmez ama seçim sonrasında iktidarda kalması durumunda Erdoğan’ın işi çok zor olacak çünkü çok önemli konularda hemen karar alması ve bu kararları uygulaması istenecektir.

Yok eğer Erdoğan kaybeder ve beklenildiği gibi Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilerse işler çok daha kolay olur çünkü yeni dönemde herkes  ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ diyecektir.