Şahin Ciner | Erken seçim Erdoğan’ı da kurtarır

Yayın tarihi: 26 Mayıs 2020 Salı 5:54 pm - Güncelleme: 26 Mayıs 2020 Salı 5:54 pm

Şahin Ciner TELE1 için yazdı…

Muhalif yayın organlarında okuyucuyu bildik konularla yormak doğru değil fakat son dönemde ülkenin geldiği noktayı kısaca hatırlatmak yanlış olmayacaktır.

Karşı devrim yakıştırmasıyla “Devrim” kavramının kirletildiği, yapılmak istenenin rejimi değiştirerek emperyalist güçlerin gelecek hesaplarında olan Türkiye’nin yok edilmesi olduğunu bilmek gerekir.

Atatürk sonrası Türkiye yönetiminde İnönü ile başlayan devrimlerin kesintiye uğraması, Menderes’le devam eden Cumhuriyet devrimlerinin geri alınması, sonraki dönemlerde askeri müdahalelerle aydınlanmanın yerini karanlığa bıraktı. Demokrasi maskesi altında iktidar amaçlarını sadece “iktidarda bulunmak” olarak gören siyaset anlayışının hâkim olduğu dönemler 7 yılı geçemezken, Erdoğan’ın 18 yıllık iktidarı ve bu konudaki inadı, AKP’yi tüm kadrolarıyla fırtınalı bir iktidar sonuna ve muhalefet dahi olamayacak meclis aritmetiğine taşımak üzeredir. ANAP ve DSP’nin siyasetimizdeki eski ve yeni yeri bu iddianın tartışılmaz doğrulukta olduğunu göstermez mi?

Demokratik olmayan seçimler ve seçimde yapılan hilelerin, seçimleri %25 etkileyebileceği gerçeğinden yola çıktığımızda, bunların kısmen engellendiği yeni bir seçimin sonucu ne olabilir?

İletişimin, toplumun herkesimine kadar ulaştığı bu dönemde, farkında olmayan seçmen sayısı yok denecek kadar azdır. Millet ittifakının yerelde başarısı siyaset tercihini sosyal yardıma tercih eden seçmenleri de “Sosyal yardımlaşmanın AKP’nin elinde olmadığına” ikna etmiş durumdadır.

Yağan karın erimesini üstüne yağan yeni bir kar durdursa da, bahar geldiğinde karlardan eser kalmıyorsa, her seçimi demokratik olmayan koşullarda ve şaibeli sonuçlarla iktidarda kalmak için kullanan Erdoğan yaklaşan baharı görmüş olabilir mi?

Gördü ise, muhalefete düştüğünde en huzurlu ve sağlıklı hayatı için erken seçim kurtuluşu olacaktır. Erdoğan sonrası yönetim, her ne kadar ülke sorunlarını önceleyecek ve devr-i sabık yaratmak için özel bir çaba harcamayacaksa da, muhalif toplumun siyasete tam katılımı önce adaleti sağlayan kurumların bağımsız ve tarafsızlığına odaklanacaktır. Sayıştay, Yargıtay, Danıştay ve sonrasında Anayasa Mahkeme yapısı adaleti önceliğinde, Erdoğan döneminin hesap verme sürecini başlatabilir.

Seçimlerin normal zamanda, 2023’de yapılması, AKP’nin tamamen eriyeceği bir tarih olacağından oluşacak meclis aritmetiği, tüm kurumların düzenlenmesi için var olan engellerin kanunlarla ortadan kaldırabileceği güçte olacaktır. Bu süreçte isnat edilecek suçlar ve belgeler medyanın bağımsızlığı ile geniş kitlelere ulaşacağından, toplum üstündeki saygınlığı değişecektir. Bugün, değil kendi canı, çocuklarının canını da ona bağışlayanların “kandırıldım” demesini duyar gibi oluyor musunuz?

2023’ü beklemeden bu yıl yapılacak erken seçimle oluşacak meclis aritmetiğinde Adalet kurumlarının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanmasını da en az 5 yıl öteleyecektir. Böyle bir erken seçim sonrası 18 yıllık AKP iktidarının yargılanması yolunun açılması için muhalefet sayısı yeterli olmayacaktır. Muhalefet belediye başkanlarının meclisteki AKP, MHP meclis üyelerinin sayısal engellemeleri ile çalıştırılmadığı buna örnektir.

Erdoğan, en azından muhalefetteki hayatının huzuru için, Demokrasi tramvayında kalmaya devam ederek “erken seçim kararı almak” zorundadır.  2023’e kalırsa, tamamen bitmiş bir AKP ile oluşacak meclis aritmetiği Türkiye geleceği için risk taşıyan oluşumlara yeniden çanak tutabilir. Amacımız Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracak hukuk sistemi ile halkın egemenliğinde geleceğimizi planlamamızdır. Gerçekleri halkın önüne koymak en adil yargılama olacaktır.