Efendim Y kuşağını kuyruğundan yakalamış biri olarak elbette bana pek sempatik gelen şu Y kuşağı Z kuşağından daha genç gösteriyor, sosyal medya yumurtlaması hakkında iki çift laf etmek isterim. Maksat yüzümüz gülsün.

Bu kuşak aidiyeti de tıpkı astroloji gibi pek bir kullanışlı pek bir sosyal mesaj içerikli popüler bir mesele. Çünkü kendimizi anlatmayı seviyoruz. Tıpkı burçlar gibi. A sen de mi özgürlüğüne düşkünsün, e ben de… İnanmıyorum aynı burç muyuz? Aaa benim yükselenim Yay. İnanmıyorum anlamıştım zaten, bardağı tutuşundan… Falan. Bak ortaklaştık bile. Artık yalnız değilsiniz. Hatta flörtler de böyle başlar ya çoğu zaman. Fakat konu dağılmasın. Flört kesinlikle Z kuşağının uzmanlık alanı.

Yaş gelip 40’ı bulmuşsa artık teknik olarak orta yaşlı, organik olarak idare eder, işlevsel olarak iç güveysinden halliceyiz. Biz 40’lananlar bunu biliriz. Nasıl bebeklerin 40’ı çıktığında 40 uçurmaya çıkılırsa, 40 yaşına girildiğinde de ne var ne yok uçsun isteriz. Bu 40 nasıl uçacak peki? X kuşağı memur kafalı Y kuşağı beyaz yakalı. Eşek gibi çalışarak geçti ömrümüz. Geleneksel olana göz kırptık bolca sınav kazandık, yabancı dil-ler öğrendik, kendi çapımızda sınıf atladık falan. Malumunuz çiftetelliyle başkaldırı olmuyor. Y kuşağı hayatta kalma mücadelesini dibine kadar verdi. Bizim kuşağın anne olma yaşı 40 plus baba olma yaşı 50 civarı. Yok artık demeyin doktora o yaşlarda biter, ev kredisi ancak kolaylanır ve para eden kıdeme ancak ulaşılır. Artık o yaştan sonra da ne çıkarsa bahtınıza.

Ve sanmayın ki hayatla mücadelesi bitmiştir. Bitemez. Çok şanslıysanız para kazanma işi kafası basanlar için parayı işletme stresine dönmüştür; bireysel yeteneklerle para kazanan yani doktor, akademisyen, avukat gibi kişiler içinse aslanın ağzına el hatta kafa sokma mücadelesi devam etmektedir. Yorgunuz yorgun. Şayet Y kuşağı daha genç gösteriyorsa işin tek sırrı vardır işleyen demirin ışıldaması. Fakat demir de yumuşar paslanır, nem tutar ve bir yerde incelir. Kuyruğu dik tutar Y insanı. Tutabildiği kadar. Fakat an gelir çatar.  Bu hayat böyle mi geçecek yahu? Yetmedi mi mobbingler yetmedi mi borsadan yenilen kazıklar ve yetmedi mi ödenilen krediler. Bazen eşle, bazen sevgiliyle bazen tek başına kafa kırılır ve rota güneylere  doğru çevrilir.

Çevrenize dikkat edin, bir sahil kasabasına yerleşme yaşı kaça indi? Sayfiyeye çıkma kesene göre tekne, çadır, üst orta sınıf için karavan artık. Yahu hadi Radyo Eksen Partisine gidelim dediğinizde kaç kişiyi bulabiliyorsunuz etrafınızda, bir elin parmakları. Hafta sonu ne yapalım, ormana gidelim. E gidelim. Kaç gün kalalım. Mümkünse dönmeyelim. Peki. El büyüten arkadaşlar tası toprağı toplayıp artık o sahil kasabasına yerleşiyor. Ve hayatlarını minimize ediyor. Tek hayal üç mevsim atletle ve parmak arası terlikle gezmek. O kadar.

Mümkün olduğu kadar araba kullanmamak, alışveriş yapmamak, toprakla uğraşmak, mesaisiz bir hayat sürmek, gürültüden uzak durmak… Y kuşağı hala genç görünüyorsa belki her şeyini kaybetme korkusundadır. Zira yaşlı gösterenler işe alınmaz. Ve belki bir gün bir plazanın bilmem kaçıncı katında, bilmem ne pozisyonu için diken üstünde o iş görüşmesini bekleme stresindendir. Çünkü malum iktidarla büyüyen Y kuşağındansanız ve hiçbir siyasi partiye ya da bilmem ne tarikatına  mensup değilseniz tek çareniz işinizde çok ama çok iyi olmaktır. İşte bundan sebep bizler aslında çok ama çok erken yaşlandık. Genç göstermekle genç kalmak arasında koca koca uçurumlar var. Şayet bu bir zorunluluksa gençlik bile zul olabiliyor insana.

Gelelim sahil baskısına.   “Eee sen ne zaman geliyorsunuz buralara? Nerelere canım? E buralara canım. Yok ya sıcak oralar. E seversin sen denizi. Ama yapacak çok iş var. E burda da var. Bak günde 40 kere arıyoruz seni. Burda bir iş kur. Kurarız canım. ‘Geniş zaman’ kullanma. Önüne hedefler koy. De ki, 3 yıl sonra Akyaka’da olacağım. Bak burada da köyler var. Çocuklar var. Okullarda sağlık taramaları yaparız. Bir kültür merkezi kurarız. Jeoloji, sanat tarihi, felsefe, psikoloji atölyeleri yaparız… Yapacak çok iş var çok. Hadi gel artık… Unutma bir gün sen de yavaşlayacaksın…” Bilmem hangi gün ama…

Ez cümle Y Kuşağı yaşlanmaz  yaşlan-amaz. Denizler’e doğru kesilmiş göbeğiz. Daima Denizler’e… Çünkü yapacak çok iş var…