Sağlık Bakanı Koca duyurdu: İşte aşıların geleceği tarih!

Yayın tarihi: 24 Aralık 2020 Perşembe 7:25 pm - Güncelleme: 25 Aralık 2020 Cuma 1:56 am

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalar yaptı. Çin menşeili koronavirüs aşısının pazartesi günü Türkiye’de olacağını belirten Koca, “Üreticilerin deposunda bekleyen depolarımız pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çinli firma Sinovac’ın ürettiği CoronaVac aşısının 3 milyon dozunun pazartesi sabahı Türkiye’ye geleceğini açıklarken, “Aşının toplam etkinliği yüzde 91,25 olarak hesaplanmıştır. Bu oran önümüzdeki günlerde daha da artacaktır” dedi. ABD’li ilaç firması Pfizer ve Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in geliştirdiği aşı için de anlaşmaya varıldığını belirten Koca, “Pfizer aşısını da mart sonuna kadar 4,5 milyon gibi planladık. Zannediyorum ocak ayında bunun 1 milyon veya 1,5 milyon gibi bir kısmı gelmiş olacak. Önümüzdeki haftalar bir takvimle netleştirerek Uğur Hoca bize bildirmiş olacak” ifadesini kullandı.

Koca’nın açıklamalarından satır başları şöyle:

Salgın boyunca üzerimde çok ağır bir sorumluluk olsa da her durumda karşınıza çıkıp gelişmeleri sizlere zamanında ve açık bir şekilde iletmeye çalıştım. Karşınıza her çıktığımda umutla dinlediniz, destek oldunuz. Beni ailenizin ferdi olarak kabul ettiniz Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Salgın hastalık ortaya çıkınca ülkemizde kendisini tüm dünya devletleri gibi karanlık bir tünelin içinde buldu. İlk günden beri bilimin ışığıyla o tüneli aydınlatmaya ve önümüzü görmeye çalıştık. Huzurlarınızda bir kez daha Bilim Kurulumuza bu konuda teşekkür etmek isterim.

Tünelin ucunda bir ışık belirince arkamızdakilerin öne doğru atıldığına, öne gidenlerin ezmeye çalışmasına da şahit olduk. Bu her ne kadar işimizi zorlaştırsa da bilimden vazgeçmeden yolumuza devam ettik. Bunun en büyük şahidi sizlersiniz. Salgın her alanda bizi etkiledi. Dünyanın ahlâkını yeniden tanzim etti. Ülkelerin birbirlerinin yardım malzemelerine el koyduklarına şahit olduk. Alışkanlıklarımız değişti, selamlaşma, alışveriş, toplantı düzenlemek, okul toplantılarına kadar yenilikler oldu. Bunları sancılı değişiklerdi, farkındayım.

Tarih bu yılları hastalığa adını veren 2019’dan başlayarak büyük salgın yılları olarak anacaktır. Almanya’da her bir milyon nüfus başına 325 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. İsveç’te 789, en çok vefat sayılarına ulaşan ABD’de 984, mutasyon görüldüğü iddiasıyla gündeme gelen İngiltere’de 984 kişi oldu. Türkiye’de ise 216’ya ulaştı.

Günlük vaka sayılarımız ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını virüsün mutasyonuna bağlayarak açıklamaya çalışmaktadır. Salgın gelişmiş olduğunu iddia eden, geri kalmış olduğunu sanılanı eşitledi. Ülkemizde de Ekim’in ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı başgösterdi.

Hastanelerimiz yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı. Birçok ilde 100’de 100’e varan artış oldu. Yaygın genel tedbirler hayata geçirildi. Salgının seyrine göre illerimizde tek tek değerlendirme yapılarak yerel imkanların seferber edildiği, filyasyon ekip sayılarının arttırılması yanında, yaygın temaslı takibin yapıldığı bir dönemi yaşadık.

Valilerimiz, il sağlık yöneticileriyle yaptığımız görüşmeleri kamuoyuyla paylaşmaya takip ettik. Günlük vaka sayılarında Gaziantep yüzde 66, Tekirdağ, Bursa, İzmir yüzde 60, Trabzon, Adana yüzde 50, Kayseri Kocaeli yüzde 45, Antalya’da yüzde 30, Mersin’de yüzde 30’a varan düşüşler sağlandı. İstanbul’da vaka sayısında önemli düşüş kaydedilirken, bu poliklinik başvurusuna yüzde 50, yoğun bakımda yüzde 20 yansıdı.

Biz de gerekli tedbirleri vakit geçirmeden uyguladık. İngiltere bir mutasyon olduğunu ve bunun virüsün daha hızlı yayılmasına neden olduğunu ilan etti. Bu mutasyon Eylül ayından beri mevcut. Mutasyonun yayılma hızını artırması çarpan etkisi yapabilir ancak mutasyon ve varyasyonlar düzenli olarak taranmaktadır. Anlaşılan o ki İngiltere’deki kontrolsüz vaka artışının nedeni araştırırken mutasyon ilgililerin dikkatini çekmiştir. Mutasyonlar konusunda da düzenli incelemelerimiz hep devam etti, müsterih olunuz. Virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız. DSÖ de aşı çalışmalarını olumsuz etkilemeyeceğini açıkladı.

Bugün en çok merak ettiğiniz konunun aşı olduğunu biliyorum. Her geçen gün aşıyla ilgili yeni ve eksik veya asılsız haberler yayılmaktadır. İnaktif aşı bilinen en kadim aşı yöntemidir. En basit ifadeyle, virüs uygun ortamalrda çoğaltıldıktan sonra öldürülerek onu tanıması için vücuda enjekte edilmesi yöntemidir. İnaktif aşılar çocukluk çağı aşılarında kullandığımız aşı türleridir. Bu daha önce tecrübe ettiğimiz ve faydasından emin olduğumuz bir yöntemdir, temel bir kaidedir. Ayrıca ülkemizde devam eden aşı çalışmalarından önde giden 3 tanesi inaktif aşılardır. Bu önemli ve değerlidir. En çok merak edilen konulardan biri de aşının ne zaman geleceği sorusu. Başından beri Türkiye’de klinik çalışması olan, kendi insanımızda etkisi gösterilmiş bir aşıyı kullanmak istediğimizi beyan ettik. İnaktif aşının ülkemizdeki Faz 3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Vaka sayılarının yüksek olduğu günlerde çalışmamda çok hızlı sürmekteydi. Bu durumda ülkede çok vaka varken çalışma daha hızlı ilerlemektedir. Bu sonuçları elde etmeyi bekledik. Vaka sayıları aldığımız tedbirlerle hızla azalınca klinik çalışmada yavaşlamış oldu. Acil kullanım onayına temel teşkil edecek veriler, bağımsız değerlendirme kurumu tarafından değerlendirilerek iletilmiştir. Bilim Kurulumuzun değerlendirmeleriyle aşının ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımızda gösterdiği etkiden emin olduk. Aşının Türk insanında etkili ve güvenilir olduğundan eminiz.

Bu güzel haberi yeni bir haber ile süslemek isterim. Çin makamları da Türkiye’ye gönderilecek olan aşı dozları için onay işlemlerini tamamladılar. Üreticilerin deposunda bekleyen depolarımız pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor. Bir yılı çok yorucu ve yıpratıcı şekilde geçirdik. İnanıyorum ki bugün millet olarak bu darlık zamanından genişlik günlerine geçişimizin habercisi olacak. Bu güzel haberlerin milletimiz için, insanlık için hayırlara vesile olmasını dilerim.

BİLİM KURULU ÜYESİ SERHAT ÜNAL’DAN AÇIKLAMA

Bilim Kurulu Üyesi Serhat Ünal, Sinovac firması tarafından üretilen aşı çalışmasına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Sinovac firması tarafından üretilen CoronaVac adlı aşının çalışmaları 14 Eylül’de ülkemizde başlatıldı. Bugüne kadar varılan sonuçların ara değerlendirmesinin bizim çalışma grubundan tamamen bağımsız komitesi tarafından sonuçların paylaşılması istendi. Dün yapılan değerlendirmeye göre 23 Aralık 2020 itibariyle 9 bin 150 gönüllü taranmış ve bunlardan 7 bin 371’i gönüllü çalışmaya alınmıştır. 18 Kasım’dan itibaren vatandaşlarımıza yapmaya başladık. Birincisinde bir aşı, bir plasebo yapılırken, ikincisinde iki aşı bir plasebo yapıldı. Tamamı değerlendirildiğinde 7 bin 371 gönüllüye 10 bin 829 doz uygulanmış durumda. Bu çalışmanın sonuna göre 1322 kişi değerlendirme basamağımız olan ikinci dozdan 14 gün sonra etkinlik açısından değerlendirmesi yapıldı. Rakamda görüldüğü gibi 752 aşı yapılmış kişide sadece 3 hasta meydana gelirken, 570 plasebo yapılmış koldan 26 hastalık meydana geldi. Bu çalışmayı yüzlerce, binlerce kez tekrar etseniz en kötü olasılıkla yüzde 71 etkili, DSÖ bunun yüzde 50 başarılı olmasını yeterli görüyor. Toplam aşı yetkinliği yüzde 91,25 olarak hesaplanmıştır. Yüzde 91 önümüzdeki günlerde daha da artacaktır. 26 vakanın 6’sı hastane yatış gerektiren ciddi koronavirüs enfeksiyonu olarak tedavi edildi. Aşı kolunda yakalanan 3 kişi bırakın hastaneye yatışı, bir vakada hafif bir burun akıntısı haricinde semptom olmadı. Önümüzdeki günlerde bu fark artarak devam edecek.

Aşıyla ilgili hiçbir ciddi yan etki, bir tane ciddi diyebileceğimiz yan etki, hafif alerjik reaksiyon meydana geldi, güvenlik datası açısından güvenli görüşüyor aşımız. Hedefimiz 40 hastaya ulaşmak. Acil durum nedeniyle 29 hastayla ön değerlendirmemizi sunduk.

Bu sonuçlar bu aşıyla ilgili dünyada açıklanan ilk veriler. Dolayısıyla Çin, devlet olarak bu datalarımızı kullanıyor olmuş olacak. Aşının koruyuculuğu yüzde 91,25 oranında. 40 vakada açıklamayı düşündüğümüz bir durumdu, şu an 29 kişi söz konusu. 40 kişi enfekte olduğu döneme kadar bu çalışma devam ediyor. Burada özellikle 29 kişide enfeksiyon görülmüş oldu, yani aşı yapılan bütün gönüllüler. 26’sı aşı yapılmayandı. 3 kişi sağlık çalışanıydı. Riskli olmalarına rağmen PCR’ı pozitif, ateş ve solunum problemi olmayan bir tablo olduğunu görüyoruz. O 3 kişiyi riskli olmakla birlikte çok hafif geçirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Önümüzdeki günlerde bu tabloyu daha net söyleme imkanımız olur. Güvenlik oranı yüzde 50’nin üstünde olduğu için kullanabilir olduğumuzu söyleyebiliriz.”

MUTASYONLA İLGİLİ KISITLAMA OLACAK MI?

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Koca, şöyle konuştu:

“Demin bahsettim, pazartesi günü itibariyle Türkiye’de aşıların olacağını söyledim. Bilim Kurulumuz geniş bir çalışma yaptı, bir strateji hazırlandı. Bu stratejide ilk planda sağlık çalışanları olmak üzere yapılmıştı. Öncelikle sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. Birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin aşı olacağını söyleyebilirim. Şubat sonuna kadar elimizde olmasını sözleşme gereği düşündüğümüz 50 milyon aşı olması gerektiğini söylemiştim. Biz mümkün mertebe daha kısa bir zaman diliminde, en geç nisan olmak üzere, yaygın, ilk 2 hatta 3’üncü aşamada olan kişileri aşılamayı hedefliyoruz.

Bu aşılamayı yaparken de özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerimizin güçlü olduğunu biliyoruz. Aile sağlığı merkezlerimiz ve hastanelerimiz bu aşılama için kullanılmış olacak. Bu anlamda aynı anda yaygın şekilde Türkiye’nin her tarafında yapabilir olacağız. Günde 1,5 hatta 2 milyona kadar aşıyı yapma imkanımızın olduğunu söylemek istiyorum.

Özellikle Temmuz, Ağustos hatta Eylül’den itibaren dünyada yer yer mutasyonların olduğunu, Türkiye’de de benzeri mutasyonların varlığını, bunların daha çok virülans üzerinde bir etkisi olmadığını, bulaştırıcılık üzerinde etkili olduğunu söylemiştik. Biz de ülke olarak yaygın biçimde mutasyon olup olmadığı analizlerini yapıyoruz. Burada İngiltere’de olan birden fazla mutasyonun bir arada görüldüğü ve bulaştırıcılığın özellikle daha fazla olduğu şeklinde. Bizim yaptığımız ön inceleme ve analizlerde buna benzer bir mutasyona rastlamadığımızı, önümüzdeki hafta tam genom analizi yaparak daha net bir şey söylemek mümkün. İngiltere, Danimarka ve Güney Afrika için bir kısıtlama söz konusu oldu. Şu an yeni bir kısıtlamayı düşünmüyoruz. Bizim şu dönemde üzerinde durmamız gereken, virüsün mutasyonuyla birlikte bulaştırıcılığının arttığı, kapalı ortamlarda bir arada olmanın bu bulaştırıcılığın artışıyla birlikte daha riskli olduğunu söyleyebiliriz. Vatandaşımız kalabalık ortamdan uzak durmaya özellikle gayret edip, maske noktasında da hassasiyet göstermesi son derece önemli.

Yerli aşıyla ilgili özellikle yoğun bir gayret içindeyiz. Yerli aşının, 5 tane ilave aşının insan çalışma safhasına geldiğini, bunlardan 3 tanesinin inaktif aşı olduğunu söylemiştim. Adenovirüs çalışması da ayrıca söz konusu. Gelecek ocak ayı içerisinde bunlar 1-2 tanesi daha Faz çalışmalarına geçmiş olur. İnaktif olan Faz 1 çalışmasını tamamlamış aşımızla ilgili 200 kişiyle Faz 2 yapılmış olacak. Gönüllülerin sağlık taramalarına başlandığını söyleyebilirim, önümüzdeki haftalar geçmiş olacağız.

Bizim için özellikle faz 3 çalışmalarına izin verirken Türkiye’deki başarısını bu aşıların, bizim vatandaşımızın üstündeki görerek aksiyom almak istiyoruz demiştim. Biz o dönemde hem pfizer hem Snovak’a faz 3 çalışması için izin vermiştik. 24 merkezde yapılan, bağımsız komite tarafından yakın takip edilen, bu sonuçları görmemiz diğer sonuçlardan daha güvenli olduğu kanaatindeyim. Üç gün önce de Enstitü, yüzde 50’nin üzerinde güvenilirliğinin olduğunu yüzde 90 üzerinde koruyuculuğunun olduğunu söylemişti. Resmi olarak ama daha açıklanmadı.”

BIONTECH AŞISINDA SÖZLEŞME KONUSUNDA SORUN YAŞADIK

“Fazla gündeme getirilen ve yanlış olarak bilgilendirilen bir konu. Ben kısa şöyle söylemek istiyorum. Biontech aşısıyla ilgili inaktif aşıyı önemsemiştik. En başından beri bu aşıyı geliştiren iki Türk bilim adamımızın olduğu bilim insanlarımızla yakın bir işbirliği içerisinde bu aşının Türkiye’de uygulanmasını istedik en başından beri. Bize söylenen 25 milyon söylenen bir aşının söz konusu olabileceğini 2021 yılı için yılsonuna kadar belki 500 ve 1 milyon gibi aşının da olabileceği ifade edilmişti.

Biontech aşısıyla ilgili fiyat boyutuyla herhangi bir problemimiz olmadı. Dünya ölçeğinde daha uygun bir fiyat olduğunu söyleyebilirim.

Bu dönemde aşının üretimiyle ilgili sorumluluk taşımama durumunun sözleşmeye yazılması istendi. Acil kullanım izni olduğu için şu dönemde bu üretimle ilgili bir sorun olma durumunda sorumluluk taşımamayı sözleşmeye konmak istendi. Bununla ilgili bundan yana olmak istemedik. Vatandaşımıza herhangi bir sorun olursa, sorumluluk taşımadığını üretici firmanın doğru olmadığını düşündük. Ben Uğur hocayla 5-6 gün görüştüğümü söyleyebilirim. Sözleşmenin miktarıyla üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk.

Yani sözleşme miktarından daha fazla bir sorumluluk taşımama noktasında ısrarlı olduklarını, bunu aşmamızın mümkün olmadıklarını ifade ettiler. Mart ayı sonuna kadar 4,5 milyon ve opsiyonel olarak 30 milyona kadar da en geç Ocak ve Şubat ayında hangi takvimle talep olma durumunda söz konusu olabileceğini de görüşmüş olacağız. Aşının sözleşmesinin detayları belli oldu. Bu gece veya yarın en geç imzalanmış olur. Bu aşının da kullanılmasını sağlamış olacağız.”