Sağcılık-solculuk mes’elesi bir kere daha alevlendi. Fesatçılar yine ortalığı karıştırdı.
Biz bu yazımızda her zaman olduğu gibi ilmin ve mantığın prensiplerine riayet ederek mes’eleyi analiz, teşhis ve tesbit edeceğiz.
Evvel emirde şunun sorulması icap eder. Solculuk ve sağcılık nerden çıkmıştır. Bu terimlerin kökeni ve tarihi var mıdır?
Solculuğun ve sağcılığın kökeni ve tarihi var ise, bu köken ve tarih nerdedir?
Bu köken ve tarihi eğer var ise kim nerde ve nasıl tesbit ve teşhis etmiştir.
Görüldüğü gibi mevzuu gördüğünden çok keşmekeş ve kompleks bir mevzuudur.
Mes’eleyi çözümlemek için tarihi bir giriş zorunludur.
Bilindiği üzere biz büyük bir cihan imparatorluğunun varisi olup köklerimiz ordadır. Biz bu kökü araştırırken mevzuu ile alakalı bir padişah Kanuni Sultan Süleyman çıkar. (1494-1566)
Karşımıza Kanuni Sultan Süleyman’ın çıkmasının sebebi hikmeti nedir. Neden bilhassa ve bizzat ve haddizatında Kanuni çıkıyor, niye?
Dikkat isterim Kanuni diyorum.
Neden Kanuni diyorum. Sultan Süleyman kanun yaptığı için kanuni diyorum. Ama bizim için alakalı husus kanun değil Meşveret’tir. Meşveret’in kökeni Orhan beye uzanmakla birlikte Kanuni Süleyman devrinde canlanmış ve III. Selim’le gelişmiştir. Bununla birlikte bizim için önemli olan Sultan Süleyman’ın meşveret’idir. Çünkü vaktiyle Damat İbrahim Paşa’nın idamı mevzuu oldukta bu mevzu meşveret’e getirilmiştir.
Meşveret Meclisi’nde solda duran vezirler, İbrahim Paşa’nın idam edilmemesini ve beylerbeyi olarak Hicaz’a gönderilmesini ve fakat sağda bulunan vezirler idamını talep etmişlerdir. İdamı teklif edenlerin sayısı bir fazla çıktığı için Damat İbrahim Paşa idam edilmiştir. İşte sağ ve sol tarih ve köken olarak burdan çıkmıştır. Ve biz bunu dönemin meşveret Başkatibi Topal Rıza’nın oğlu Tekgöz Zahit’ten öğrenmekteyiz. Antiparantez Zahit Efendi’ye Tekgöz denmesinin sebebi, Zahit Efendinin not tutarken tek gözünü kapamasıdır.
İşte o günden sonra idama karşı çıkan, demokrasiyi, insan haklarını ve gelişmeyi müdafaa edenlere solcu, vaziyeti müdafaa edenlere muhafazakar veya gerici denmiştir.
Filvaki Türkiye’ye gelince bilumum komünist, anarşist, ateist, mason, eşcinsel ne kadar haşarat varsa “Biz solcuyuz” deyip solcu olmayanlar masum insanları gerici diye mahkum eylemişlerdir.
Bu böyle devam ederken bir yiğit kişi meydana çıktı. “Bu yanlıştır. Türkiye’de, kendilerine solcuyum diyenler sağcı. Solcuyum iddiası ile insanları sağcı diye suçlayanlar solcudur.” Dedi. Bu er kişi İdris Küçükömer’di. O zaman şu anlaşıldı.
Türkiye’de Nazım Hikmet sağcı, buna karşılık Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve İsmet Özel solcu.
Görüldüğü gibi sağın tek şairi Nazım Hikmet. Solun şairleri ise bir hayli…
Düşünürlere gelince… kendilerine solcu diyen sağcıların hiçbir düşünürü yoktur. Hepsi inkarcı ve kopyacıdır. Kendini solcu sanan sağcıların, sağcı dedikleri vadide gerçekte sol düşünürden geçilmez.
Çok bol düşünür vardır solcuların sağ dedikleri yerde. Aslında onlar solcudur. Yani sağcı sanılanlar solcudur.
Böylece sağ sol mes’elesini de tahlil ettik.