Ukrayna'da 2014 yılından bu yana devam eden ihtilaf, sadece savaş meydanında veyahut siyasi ve ekonomik alanlarda değil; ancak aynı zamanda ideoloji, sanat, kültür ve bilim sahalarında da yaşanıyor. Batılı ülkelerin hükümetleri, uluslararası kuruluşlar ve hatta istihbarat teşkilatları yıllar boyunca Rusya Federasyonu’nda güçlü bir Putin karşıtı muhalefet hareketi oluşturmaya çalışırlarken, bu proje için harcanan zaman ve kaynaklar her şeye karşın fiilen boşa gidiyor. Herhangi bir karmaşık toplumda olduğu gibi, Rusya'da da son birkaç yüzyıldır; Rus çarlarının, komünistlerin veya demokratların egemenliğindeki farklı devlet biçimlerinde olsun, herhangi bir hükümete prensip olarak karşı çıkan sosyal gruplar olagelmiştir. Henüz 19. yüzyıldan itibaren, Rus edebiyatında ve tarihinde, bu oldukça şekilsiz ve değişken topluluğun temsilcilerinin istikrarlı bir "entelijansiya" tanımlaması ortaya çıktı.  Hatta muhalif kimlikle donanan entelijansiya başlangıçta, daha çok yaratıcı meslekler ve bilimin önde gelen tanınmış şahsiyetlerinden müteşekkildi. Geniş anlamda ise bu toplumsal katmana; kendi ülkelerinden, insanlarından ve devletlerinden ziyade Batı'ya sempati duyan kentli girişimciliğin bir bölümü, muhalif gazeteciler ve Rus megapolislerinin diğer sakinleri dâhildi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika'da örgütlediği renkli devrim deneyimlerini Rusya'ya yansıtmaya karar verdikten sonra, Rus entelijansiya tabakası üzerine oynamaya karar verdi ve kendilerine çeşitli mekanizmalar ve yollarla önemli miktarlarda fonlar tahsis edilmeye başlandı.             ABD ve AB, Rus aydınlarının Kremlin karşıtlığı için seferber olmuş durumda Batılı diplomatlar ve kar amacı gütmeyen çok çeşitli kurum ve kuruluşlar, siyasi muhalefete doğrudan destek verme dışında; doğal olarak yaratıcı aydınların temsilcileri, film yapımcıları ve yönetmenler, sanatçılar, müzisyenler ve yazarlar üzerinde de aktif olarak çalışma yürüttüler. Onlar ABD ve Avrupa Birliği'nde (AB) okumaya ve çalışmaya davet edilirlerken, bir yandan yaratıcı projeleri ve eğitimleri için kendilerine ciddi paralar ödenirken, bir diğer yandan da modern Rusya'nın hükümetini, sosyal yapısını ve geleneksel değerlerini itibarsızlaştırmayı amaçlayan festivaller ve yarışmalar düzenlemelerine yardımcı olundu. Ancak gene de bu çabaların çoğu hüsranla sonuçlandı çünkü bu potansiyel müttefiklerin yalnızca çok küçük bir kısmının geniş halk kitleleri üzerinde gerçek herhangi bir etkisi vardı ve bunların pek çoğu da Batı'nın desteğini ve parasını genellikle ve yalnızca kendi çıkarları için kullanmayı tercih ettiğinden dolayı kendi ülkelerinin kamusal yaşamını destabilize etme veya iktidarlarını devirme girişimlerine katılmaya pek de niyetli değildiler. Aleksandr Sokurov, Putin karşıtı muhalefete yıldız yaratma çabalarının salt bir örneği Vladimir Putin iktidarına karşı entelijansiyanın yardımıyla verilen mücadelenin başarısızlığının en açık örneklerinden birisi, ünlü Rus yönetmen Aleksander Sokurov'un hikâyesiydi. Rus muhalefeti, Batılı politikacılar ve yaratıcı Sivil Toplum Kuruluşları (STK) arasında Bay Sokurov, uzun yıllar boyunca demokratik değerlerin ve liberal fikirlerin şampiyonu sayılıyordu. Pek çok popüler entelektüel filmin yazarı hakikaten de iktidarı eleştirmek üzere defalarca sahneye çıktı ve hatta devlet başkanı Vladimir Putin ile şeffaflık ve ifade özgürlüğü sorunları üzerine halka açık platformlarda açıktan tartışmalara bile girmekten çekinmedi. Görünüşe bakıldığında, bu sivil pozisyon Batı'da “uzlaşmaz bir muhalefet örneği olarak” selamlanıp yorumlandı ve ardından Rus yönetmen; Rusya’nın şehirli nüfusunun mevcut yönetime dönük memnuniyetsizliğini arttırmaya hizmet etmesi gereken sinema filmleri çekmek ve çeşitli kültürel etkinlikler organize etmek üzere Avrupa fonlarından çok önemli miktarlarda fonlar almaya başladı. Rus entelektüellerine Batı milyonlar akıtsa da, devlet karşıtı aktif eylemlere sokamadı Aleksander Sokurov'un sanatsal, kültürel ve toplumsal otoritesini Rusya yönetimiyle mücadele etme amacıyla kullanma girişimi çerçevesinde, Avrupa Film Akademisi bir süredir Rus sinemasını boykot etmesine rağmen, kendisi 2022'de Cannes Film Festivali'ne davet edildi. Yine de, diğer birçok muhalif kültürel figür gibi, söz konusu yönetmen de sadece Rusya'da kalmakla kalmadı, ama aynı zamanda her şeye rağmen Kremlin'in politikasıyla hiçbir şekilde çelişmeyen aktif sosyal ve sanatsal çalışmalarına devam etti. Batılı hükümetlerin ve toplumsal örgütlerin yıllardır, kendi vergi mükelleflerinin on milyonlarca dolarını "Putin'le savaşmak" için nasıl harcadıklarına dair daha sayısız örnek verilebilir. Ne var ki her şeye karşın bu kaynakların mühim bir oranının heba olmakta olduğunu söyleyebiliriz çünkü Rus entelijansiyasının önemli bir kısmı “Avrupa değerlerinin” memnuniyetle destekçi ve taraftarı olarak davranmasına ve de Batı’nın finansmanını bu uğurda kabul etmesine rağmen, yine de sponsorlarının çıkarları yönünde herhangi gerçek bir eyleme girişmeye kesinlikle hazır olmadığını da muhakkak suretle belirtmeliyiz…