"Hiçbir iktidar, onu almaya istekli, kararlı, hazır ve bunun için mücadele eden bir güç olmadığı sürece kendiliğinden değişmez. Bu nedenle yapılması gereken şey, demokratik cepheyi genişletmektir. Ülkeyi, içine sürüklendiği kaçınılmaz tarihsel hesaplaşmaya hazırlamaktır."
Tarihin akışı, siyasetin ritmi ve zamanın temposu hızlandı. Türkiye, bir dönemi kapatmanın ve yeni bir dönemi başlatmanın eşiğine geldi. Bu tarihsel eşiği geçip geçemeyeceği henüz belli olmamakla birlikte, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da açık.
AKP iktidarı çözülüyor. Dinci faşizan iktidar geriledikçe ve ülkeyi yönetemez hale geldikçe, onun gidişini kolaylaştıracak ve hızlandıracak kimi girişimler de ortaya çıkmaya başladı. AKP iktidarının asker ve sivil bürokraside kadrolaşması için insan kaynakları gibi çalıştırdığı anlaşılan, Erdoğan Ailesi’ne ait Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA), hukuk dışı faaliyetlerine ilişkin belgelerin sızdırılmasının anlamı budur.
Haftaya damgasını vuran gelişme hiç kuşkusuz bu “sızıntı” olayıdır. Bilgi ve belge akışının daha da hızlanacağı, Sedat Peker’in iddia ve ifşaatları ile sürecin daha da derinleşeceği kesindir. Ancak, böyle geçiş dönemleri ya da puslu havalar; yanıltıcı bilgi yayılımı (dezenformasyon), psikolojik harp operasyonları ve her türden kumpas girişimine de son derece açıktır.
Diğer yandan, TÜGVA’dan sızan bilgi ve belgelerin içeriden verildiği, bir plan dahilinde yayıldığı ve arkasının geleceği de bellidir. İktidarın çözülme süreci derinleştikçe devlet içinden bilgi akışı da hızlanacaktır. Sadece bu durum bile, AKP iktidarının artık tükendiğini, tarihsel ve siyasal ömrünü büyük ölçüde tamamladığını göstermektedir.
Sızan son belgelere bakılırsa, iktidarın “suçüstü” yakalandığını söyleyebiliriz. Bu “sızıntı” etkinliğinde, devlet içindeki son cumhuriyetçi ya da geleneksel kadroların bir rolünün bulunduğu düşünülse de esas olarak Fethullahçı Çete artıklarının bir operasyonu olduğu iddialarını da bir kenara not etmekte yarar vardır.
AKP iktidarının, TUGVA aracılığıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, adliye, emniyetin de aralarında bulunduğu önemli kamu kuruluşlarında kadrolaşma amacıyla paralel bir yapılanma oluşturduğu iddia ediliyor. Yukarıdan aşağıya doğru ele geçirilen devletin, aşağıdan yukarıya doğru içinin doldurulmasına çalışıldığı anlaşılıyor.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN