Rejim muhalifleri

Hiç kimsenin beklemediği anda ‘muhalifler’ İdlib ve çevresinden yola çıkarak Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep’i iki günde ele geçirdi. Şehir ve içinde yaşayan üç milyon insan zarar görmesin diye Suriye ordusu ‘muhaliflerle’ çatışmadan çekildi.

Kısa notlarla anlatayım :

Türk medyasının ‘muhalifler’ ya da ‘rejim karşıtları’ dediği silahlı gruplar başlangıçta yine muhalif medyanın tanımı ile ‘HTŞ’ idi.

HTŞ ise Arapça Heyet Tahrir El-Şam ( Şam’ın Kurtulşu Kurulu)  sözcüklerinin ilk harfleridir.

HTŞ Şubat 2017’de NUSRA’nın benzer çizgide olan 20 kadar  örgütle birleşmesiyle kuruldu. 2012’de KAİDE’nin Suriye kolu olarak kurulan  NUSRA ise IŞİD benzeri radikal İslamcı terör örgütüdür.

BMGK’nın 18 Aralık 2015’te oy birliği ile kabul ettiği kararın 8. Maddesi’ne göre terör örgütü sayılan NUSRA Türkiye’de 31 Ağustos 2018’de 30521 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararlarında (Karar-50) terör örgütü olduğu ilan edilmiştir.

Öncesinde ise 4 Mayıs 2017’de Astana’da Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde varılan anlaşmaya göre İdlib’i işgal altında tutan NUSRA’nın ağır silahları alındıktan sonra üç ülke bölgede gerginliği azaltmak için ortak çalışma kararı aldı ama bu konuda başarılı olamadılar. 27 Şubat 2020’de Suriye ve Rus uçaklarının İdlib’e yönelik operasyon gerçekleştirdiği sırada 36 Türk askeri şehit olunca işler yeniden karıştı ve üç taraf Astana Anlaşması çerçevesinde yeni bir güven ortamı yaratarak durumu kontrol altına aldı. Sonrasında bu durumu fırsata çeviren NUSRA giderek güçlendi. Tıpkı Ağustos 2019’da Türkiye’de (Urfa Akçakale’de)   kurulan Suriye Milli Ordusu (SMO) gibi. Ağustos 2011’de kurulan, eski adı Özgür Suriye Ordusu olan ve ondan fazla guruptan meydana gelen oluşum ve yeni adıyla SMO’nun TÜM ihtiyaçları Ankara tarafından karşılanmaktadır.  Özetle yandaş medyanın ‘muhalifler’ dediği gruplar bunlardır. Esad’a ‘Muhalifler’ ama Ankara’ya bağlılar!

HTŞ ise ayrı bir konu çünkü İdlib Hatay’a 40 km uzaklıkta ve İdlib’tekiler  elektrik, yakıt, telefon, internet ve aklınıza gelebilecek TÜM ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılıyor.  NUSRA ve SMO arasında organik bağ olmayabilir ama ideolojik birliktelik söz konusu çünkü her ikisine bağlı grupların militanları az, orta ve çok radikal İslamcı(Sünni) inanca bağlı söylem ve davranışlara sahiptirler.

Şimdi gelelim işin en ilginç noktasına.

NUSRA dediğiniz grup yani Halep’a saldırdığı söylenen ilk teröristlerin kimler olduklarına bakalım. Farklı rakamlar var ama ortalama 30 bin oldukları söylenen teröristlerin ne  kadarı belli değil ama büyük bölümü Uygur Türkü, Çeçen, Özbek, Türkmenistan, Arnavut, Tunuslu, Suudili ve daha bir çok milletten. Hepsi  kendi ülkelerinden yola çıkarak 2011 sonrasında Türkiye’ye gelmiş ve Türkiye’den Suriye ve Irak’a geçerek IŞİD ve NUSRA’ya katılmışlardı . Farklı rakamlar var ama 2011-2018 arasında Suriye’ye  giren yabancı teröristlerin sayısı yaklaşık 200 bin idi ve bunlardan ne kadarı kaldı bilinmiyor. Hepsi İslam adına Suriye’ye özgürlük, demokrasi ve şeriat getireceklerini söylüyordu. Bunun için de binlercesi intihar eylemcisi olarak kendini patlattı ve on binlerce insanı öldürdü. 10 Ekim 2015 Ankara Gar saldırısında, 10 Ocak 2016 İstanbul Sultanahmet’de ve  20 Temmuz 2015’de ŞanlıUrfa Suruç’da yaptıkları ve gibi.

Ama din, İman ve Allah için cihad ettiklerini söyleyen bu tiplerden hiç biri onlara göre İslamın ve Müslümanların  baş düşmanı olan İsrail’e tek bir kurşun sıkmadı. Hatta Suriye ordusuyla savaşıp yaralandıklarında İsrail  hastanelerinde tedavi ediliyorlardı. Bu da yetmeyince İsrail’in Lübnan saldırısına sevindiler çünkü Hizbullah Şii idi  ama İsrail’in  Gazze’de 50 bin Sünni Filistinliyi öldürmesine de seslerini çıkarmadılar.

İşte yandaş medyanın ‘Suriyeli muhalifler’ dediği tipler böyle bir şey.

Ilımlı ya da radikal olmaları kimin umurunda!

Önemli olan kimden talimat aldıklarıdır!