Ramazan (Fıtır Sadakası) Bayramı: Zekat, vergi ve enflasyon

Yayın tarihi: 13 Mayıs 2021 Perşembe 4:20 pm - Güncelleme: 13 Mayıs 2021 Perşembe 4:20 pm

Prof. Dr. İ. Melih Baş

Öncelikle Müslüman okurlarımızın Ramazan Bayramını kutluyoruz. Farklı bir bayram yazısı okumak isterseniz buyurun efendim.

BORÇLU MUYDUK ACABA ?

Biliyorsunuz, ülkemiz aşırı borçlu, işletmeler aşırı borçlu, bireyler aşırı borçlu. Yani teknik terimle finansal kaldıraç derecemiz yüksek, aşırı kırılgan 5 ülkeden biriyiz
hamdolsun!

Ramazan günlerinden birinde III. Mustafa’nın veziri Koca Ragıp Paşa, konağındaki iftar yemeğinde Şair Haşmet’e borcu olup olmadığını sormuş. Haşmet ise mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş borcu olduğunu söylemiş. Bunun üzerine Ragıp Paşa o borcu değil, oruç borcu olup olmadığını sorduğunu vurgulamış. Şair Haşmet de yapıştırmış yanıtını: ‘Paşam oruç borcunu Allah sorar, sizin soracağınız kul borcudur.’

MUTLU MUYUZ ACABA ?

Borç gırtlağa dayanmış ama olsun, TÜİK mutluluk ölçümlerinde halkımız mutlu çıkıyor mu acaba ? TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre Türkiye’de 18 yaş üstü bireylerde 2016’dan beri mutluluk düzeyinde kaydedilen gerileme 2020’de de devam etti. Mutluların oranı yüzde 48,2’ye düştü. Demek algı yönetimi de işe yaramıyor, durum mafiş!

Dursun Temel’e ‘oruçlu iken kaç hamsi yiyebileceğini’ sorunca, Temel de ‘100 tane yiyebileceğini’ söylemiş. Dursun muzipce yanıtlamış: ‘ Hayde ordan, yesen yesen bir tane yiyebilursun, gerisini oruçsuz yemiş olirsun!’

İNSAN NE ZAMAN BAYRAM YAPAR?

Bir Bektaşi ile bir softa iftar sırasında samimi bir biçimde atışıyorlar. Softa, ‘Ramazan keşke senede iki kez gelse’ diye duygularını ifade edince, Bektaşi yanıtını yapıştırıverir : ‘ O halde Ramazan gider gitmez neden bayram yaparsınız, insan sevdiği gidince bayram mı yapar hiç?’

NE RAMAZAN NE DE ŞEKER BAYRAMI: SADAKA BAYRAMI!

Ülkemizde insanlar devletin sosyal yardımlarının ortadan kalkıp, cemaatlerin ve devletin verdiği sadaka tipi yardımlara yani sadaka ekonomisine kolayca uyum sağladı mı acaba, ne dersiniz? Kimi din bilimcilere, Ramazan Bayramının hadislerde geçen adı ‘İydü’l-fıtır’ yani ‘Fıtır bayramı’ imiş. Fıtır sözcüğü, oruç açmak, iftar etmek, yemeğe dönmek gibi anlamlara gelmekteymiş. Fıtır bayramı yerine ramazan ayının sonunda olmasından dolayı bizde Ramazan Bayramı olarak adlandırıldığı söylenmektedir. Fıtır sözcüğünün ‘yaratılış’ anlamına da geldiği belirtilmektedir. Baş ve bedenin zekatı sayılan fıtır sadakasının (fitrenin) ramazan ayı sürecinde verilmesi nedeniyle bu bayrama Fıtır Bayramı da denilmekte olduğu bilinmektedir. Bu bakış açısıyla bakıldıkça, bu bayramı Ramazan Bayramı ya da şeker bayramı değil de sadaka bayramı olarak nitelemek olanaklı gözükmektedir.

Sadaka-i fıtır, insan fıtratındaki yardımlaşma ve dayanışmanın bir gereği olarak insan bedeninin zekâtı kabul edilmiştir. Bu nedenle sadaka-i fıtr’a “can sadakası” veya “beden sadakası” da denilmektedir. Fıtır sadakasının ‘Ramazan Bayramına kavuşan ve temel gereksinimlerinin dışında belli bir miktar mala sahip olan müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadet olduğu söylenmektedir. Şeker bayramı ifadesi bayramın içeriğiyle pek de örtüşmüyor sanki. Belirtelim ki, bu yaklaşım tartışmaya açık olup, katılmayabilirsiniz elbette! Ülkemizde düşüncelerin ifade edilme özgürlüğü var.

FITIR SADAKASI: KİŞİ BAŞINA 28 TL.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nca, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için Fitre (sadaka-i fıtır) miktarı 28 TL olarak belirlenmiştir. Fitre miktarının belirlenmesinde, İslam dininin temel kaynaklarında zikredilen deliller ve günümüz şartlarında bir kişinin günlük gıda ihtiyacının ortalaması esas alınmıştır.
Belirtilen meblağ, nakdî olarak verilebileceği gibi gıda vb. maddelerden aynî olarak da verilebilir. Belirlenen bu miktar aynı zamanda, günlük fidye miktarıdır. Bununla birlikte her bir mükellef (fitre veren kişi) bir günlük kendi gıda harcamasına denk düşecek meblağı ya da daha fazlasını fitre/fidye olarak da verebilir.

FITIR SADAKASININ VERGİSİ OLUR MU?

Acaba zekât alanlar karşılıksız bir menfaatin kendilerine intikal etmesi nedeniyle Veraset ve İntikal Vergisi yükümlüsü olarak vergi ödemek zorundalar mı? Dilber Ay’ın bir şarkısı vardı; şarkının son dizesi şöyle:

Hep böyle yaşamak zorunda mıyım?

Kısaca VİVY’da yani Veraset ve İntikal Vergisi Yasası’nda (bkz.www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.7338.pdf) ilgili maddelere bakalım. Bu Yasa’nın 1 Maddesi’nde verginin konusuna giren İvazsız (karşılıksız) İntikal Yasa’nın 2 Maddesi (d) bendinde şöyle tanımlanmış: Hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisaplar (kazanımlar). Fıtır sadakası da bu tanıma giriyor. Zekât sadaka sayılamaz demek pek akılcı değil, esas adı fıtr sadakası! Müslümanlar için dinsel yükümlülüğün vergisi mi olur? Bakalım: İstisnalarla ilgili 4 Madde’nin (ç) bendinde bilumum sadakalar istisna kapsamına alınmış, ama aynı Madde’nin 24/6/1994 tarihli 4008 sayılı Yasa’nın 36 md. ile değiştirilmiş (d) bendinde buna bir sınırlama getirilmiş.

Bu sınırlamanın VİVY Genel Tebliğ Seri No: 53’te 1.1.2021’den geçerli olmak üzere belirlenen miktarı 7.703 TL’dir. Zekât alanın aldığı zekâtın bu tutarın üstünde kalan kısmı Veraset ve İntikal Vergisi’ne tabidir. Aynı kişi birden fazla kişiden zekât aldığında bu sınır her zekât için ayrı ayrı hesaplanması gerekir. Bu vergi 2021 tarifesine göre, ilk 380 bin TL için yüzde 10; sonra gelen 900 bin TL için yüzde 15; sonra gelen 1.900.000 TL için yüzde 20; sonra gelen 3.600.000 TL için yüzde 25, matrahın 6.780.000 TL’yi aşan bölümü için yüzde 30 oranında hesaplanarak ödenecektir. Sadakanın intikal ettiği kişi vergi beyannamesini bir ay içinde vermekle yükümlüdür (Anılan Yasa Md. 9’un ikinci fıkrası). Beyannamenin her yükümlü için ayrı ayrı verilmesi de gerekmektedir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın burada oluşacak vergi yitim ve kaçaklarını (örneğin ücretler gibi banka kanalını zorunlu tutarak vs.) izleyip izlememesi ya da bu konuda bir düzenleme yapıp yapmaması dinsel-politik bir karar konusu olacaktır! Şimdiye dek herhangi bir işlem yapıldığını duymadık, duyana da rastlayamadık!

RAMAZAN VE ENFLASYON VERGİSİ

“Van Gölü Canavarı” gibi resmedilen enflasyon canavarının yoksullar ve sabit gelirliler için satın alma gücü yitimine neden olması nedeniyle halk arasında enflasyon vergisi olarak adlandırıldığı da olmaktadır. Şaka bir yana, Ramazan ayında enflasyon artmakta mıdır? Ramazan bitince bu fiyat artışları geriye düşmekte midir? Ramazan ayının fiyat artış (enflasyon) etkisi bilimsel çalışmalarda açıkça gözlenmektedir. Gerek M. Yücel’in 1994-2004 dönemi için yaptığı çalışmada gerekse M. Özmen ve Ç. Sarıkaya’nın 2005-2014 dönemi için yaptıkları ve Merkez Bankası Ekonomi Notları’nda yayınlanan çalışmada bu etki gözlenmiştir. Özmen ve Sarıkaya’ya göre, gıda ürünleri enflasyonunda ramazan ayının istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir etkisi olmaktadır ve bu etki 2009 yılı sonrasında güçlenmiştir. Etkinin en belirgin biçimde izlendiği ürün grupları kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri olmuştur. Bu etki Ramazan ayı öncesinde, sırasında veya sonrasında görülebilmektedir. Ramazan kaynaklı fiyat artışlarının takip eden aylarda geri alınmaması, fiyat seviyesi üzerinde kalıcı bir etki bırakmaktadır. 2021 yılı Ramazan dönemi, Nisan 2021 ortası – Mayıs 2021 ortası arasında oldu. Bu yüzden enflasyon oranına kısmen de olsa bakabiliriz. TÜİK’e göre Nisan 2021’de fiyatlar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,14 oranında artmış, gene de bir fikir veriyor. Tabii bir de alternatif enflasyon ölçümlerine bakılmalı, örneğin enflasyona gelir dilimlerine göre bakılmalı, ENA grubun alternatif enflasyon çalışmalarına vb. bakılmalıdır. DİSK’in araştırma birimine göre gıda ve ulaşım enflasyonu yüzde 20’nin üstünde mesela!

SONSÖZ: Sonsöz

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı faaliyet raporu ülkemizdeki yoksulluğu gözler önüne serdi. 2020’de Türkiye’de 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım aldı. 2019’da bu rakam 3 milyon 282 bin 975 oldu. Sosyal yardıma muhtaç hane sayısı bir yılda yüzde 102 arttı. Başka bir deyişle bunlar fıtır sadakası alma adayları!

Premodern teo-politik konusunda naçizane değişik bir “ramazan şekeri” olduysa ne mutlu bize! Çelişkili gözükecek ama sorunların ana kaynağı yanlış çözümlerdir! İyi bayramlar efendim!