Putin: Avrupa siyasi egemenliğini kaybetmiştir

Yayın tarihi: 20 Haziran 2022 Pazartesi 11:01 am - Güncelleme: 20 Haziran 2022 Pazartesi 11:01 am

Çoktandır dünyanın en önemli organizasyonları arasında sayılan “St. Petersburg Uluslar arası Ekonomik Forumu”nun (SPUEF) üçüncü gününün tartışmasız en önemli olayı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in konuşması oldu.

Sayıları yüzleri, hatta belki de bini bulan özel davetli kitlesi Rus lideri, forumun düzenlendiği fuar alanı “Expo-Forum”un merkezi büyük kongre salonunda dinlediler. Normalde saat 14.00’de başlaması gereken konuşma, 15.30 civarında ancak başlayabildi. Tabii ki haliyle bu gecikme nedeniyle pek çok dedikodu aldı başını yürüdü fuar alanında. Bunların başında “Ukrayna tarafından bir siber saldırı düzenlendiği” biçimindeki söylenti geldi. Gene de Putin’in olağanüstü yoğunluğunun yanı sıra bir yerde alışkanlığı gereği pek çok davete belirli gecikmelerle gittiği biliniyor. Büyük Kongre Salonu’nda yerlerini alamayanlar için de istisnasız her köşe başına dev ekranlar konuldu. Forumun normalde her günü öğle arasından sonra da pek çok etkinlik devam ederken, bugün Putin’in konuşmasının geç başlayıp oldukça da uzun sürmesi, ardından da Kazakistan Devlet Başkanı Cömert Tokayev’in konuşmasının bunu izlemesi ve en sonda da moderatör Margarita Simonyan’ın sorularına her iki liderin cevap verdiği kısma geçilmesi, günün ikinci yarısındaki bütün etkinliklerin otomatikman iptal edilmesine neden oldu.

“BLİTZ KRİEG” METAFORUNUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Forumun temel ekseninin ekonomi olması dolayısıyla Rusya lideri bir küsur saatlik konuşmasına iktisadi gündemle giriş yaptı. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinin Rusya’ya karşı yaptırımlarının bir işe yaramadığının kısa zaman içinde kanıtlandığını belirten Vladimir Vladimiroviç, bunu aptalca ve düşüncesizce sıfatlarıyla nitelendirmekten de geri durmadı. Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ne karşı ilk topyekûn saldırısı için kullandıkları “Blitz Krieg” (Yıldırım Savaşı) tabirini, Kolektif Batı’nın Rus ekonomisinin henüz bahar aylarında göçeceği / çökeceği beklentisini tasvir etmek için kullanan Putin, Batı’yı artık söz konusu analojiyi kullanacak denli, nerede gördüklerini dolaysız olarak ifade etmiş oldu. Çünkü daha önce de defalarca aynı kalıptan istifade etmişti. Hatta vurgusunu kuvvetlendirmek maksadıyla arada ünlü edebiyatçı Mark Twain’den alıntı yapmayı dahi ihmal etmedi ki, Putin’in dünya, özellikle Batı’nın geniş kamuoyunu etkilemek amacıyla bu bu gibi motiflerden eskiden beri istifade etmeye çalıştığı bilinen bir gerçek.

“AVRUPA KENDİ YAPTIRIMLARINDAN ZARARA UĞRAYACAK”

Vladimir Putin’in konuşmasının bu bölümünde kullandığı çok önemli bir istatistiki veri vardı ki, o da; uzmanların bu yıl içinde Avrupa’nın kendi yaptırımlarından dolayı uğrayacağı zararın toplam 400 milyar dolar gibi devasa bir meblağa ulaşacağıydı. Putin’in daha önceki demeçlerinde de ustalıkla işlediği gibi bu seferki seslenişinde de, yaptırımlar sırasında ve neticesinde esas ağırlıklı faturayı Avrupalı – Amerikalı şirketlerin, ticari kurum ve kuruluşların ve de sıradan insanların, Batılı halkların ödemekte oldukları temasını işledi. Bu bakımdan, geri kalan hemen tüm Batılı önderlerden farklı olarak Putin’in her daim ve eş zamanlı olarak Batılı ülkelerinin geniş kitlelerine hitap etme lüzumu gördüğü, onları doğrudan etkileme bilinçli yöntemi izlediği bir kez daha görüldü.

“AVRUPA BİRLİĞİ NİHAİ OLARAK SİYASİ EGEMENLİĞİNİ KAYBETMİŞTİR”

Rusya Başkanının forum konuşmasını özgül kılan yönlerden biri, Avrupa’nın politik ve jeostrateji bakımdan ABD’ye bağımlılığını sert bir şekilde eleştirirken özne olarak “Avrupa bürokrasisi” tamlamasını kullanmış olması oldu. Putin, “Avrupa Birliği nihai olarak siyasi egemenliğini kaybetmiştir” diyerek tarihi ehemmiyette bir de hüküm vermiş oldu.

PUTİN, TARİHSEL REFERANSLARIYLA STALİN’İN İZİNDEN GİDİYOR…

Tarihe geçen bir dizi konuşmasında kısa kısa Rus tarihinden faydalanarak halkın sosyo-antropolojik hususiyetlerine vurgu yaptığı hatırlanan Rusya devlet başkanı bu kez de “…Rusyalılar güçlü insanlardır, her türlü zorluğun üstesinden gelebilirler, aynen bin yıl boyunca dedelerimizin yaptığı gibi…” cümlesini sarf etti. Putin, Rusya’nın en kritik tarihi dönemeçlerinde öncül liderlerinin halkı azami seviyede motive ve seferber etmek üzere atalara ve de genel olarak ülkenin tarihine derin göndermelerde bulunma geleneğini, Büyük Anayurt Savaşı sırasındaki Stalin’den sonra en çok ve düzenli sürdüren lider olmuş oldu. Rusya’nın son sekiz yıldır ağırlıklı bir endüstriyel tarım – hayvancılık ve İT “devrimi” yaşaması gibi, “Rusya’nın, en kritik ve mühim teknolojilere sahip olması lazım ki, gereklilik halinde kısa bir süre içerisinde en ufak bir ürünün üretimini başlatabilsin” sözleriyle Vladimir Vladimiroviç ülkenin yeni bir teknoloji yoğun, yeni tipte bir sanayi atılımına girmekte olduğunu dünyaya bir kez daha ilan etmiş oldu.

HER KONUŞMASINDA BATI BLOKU’NA DAHA SERT YÜKLENİYOR

Putin Petersburg Forumu konuşmasının ikinci kısmında dünya ekonomisine değinirken; dünyada artan fiyatlardan, küresel enflasyondan, benzin ve enerji krizinden dem vururken Rus liderin sorunun asıl “sistematik” müsebbipleri olarak sert eleştiride bulunduğu iki hukuku-politik muhataptan birisini “Amerikan yönetimi” olarak adlandırırken, diğeri için ise “Avrupa Bürokrasisi” kavramını tercih etmesi dikkatlerden kaçmadı. Devamında Rusya Başkanı, ülkesinin Ukrayna’ya dönük olarak başlattığı özel askeri operasyonun Batı için, yaşanan tüm problemleri Moskova’ya yüklemek, ona mal etmek için adeta “can simidi” işlevi gördüğünü söylerken, başarısız enerji politikası gütmekle suçladığı Avrupa Birliği’ni adeta yerden yere vurmuş oldu.

PUTİN’İN TONU SERTLEŞTİ

Putin’in Petersburg konuşmasının pek çok yerinde önceki hitaplarına nazaran tonunu daha da sertleştirebilmesinin en bariz “temeli” Rusya’nın krizin pik yaptığı son üç ayda hem askeri, hem ekonomik-finansal, hem de jeopolitik ve jeostratejik açılardan şimdilik Batı’nın önünde gitmesi, sınırlı kaynakları ve insan gücüne karşın Batı Dünyası karşısında avantajlı çıkmaya ve kuvvetlenmeye devam etmesi gerçeği.

RUSYA’NIN EN KAYDA DEĞER KARTLARINDAN BİRİSİ “GIDA GÜVENLİĞİNİ” TEMİN ETMİŞ OLMASI

Vladimir Putin, söylevinin sonlarına doğru dünya gıda krizine değinmeden geçmedi. Dünyada gübre arzında ciddi bir yetersizliğin yaşanmakta olduğunu, bunun da kaçınılmaz olarak verimlilikte bir düşüşe sebep olduğunu kaydettikten sonra Putin, ülkesinin gıda güvenliğini sağladıklarının altını çizdi. Rusya’nın her şeye karşın elindeki kartlara bu kadar fazla güvenebilmesinin arka planında tüm tarım ve hayvancılık spektrumunda yüzde doksandan fazla kendi kendisine yeterli duruma geldiği ve de süratle dünyanın açık ara bir numaralı tahıl ambarı olmaya doğru ilerlediği gerçeğini ima ediyordu esasında…