Prof. Dr. Naci Görür’den ‘İstanbul depremi’ uyarısı: Eli kulağında

Yayın tarihi: 23 Aralık 2020 Çarşamba 7:04 pm - Güncelleme: 23 Aralık 2020 Çarşamba 7:04 pm

Beklenen İstanbul depremine ilişkin konuşan Prof. Dr. Naci Görür, “Depremin eli kulağında denebilir. 99 yılını baz alırsak 30 sene içerisinde olması muhtemel demiştik ancak 15 sene öncesi ya da sonrasında da deprem gerçekleşebilir.” dedi.

Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür sosyal medya üzerinden yapılan bir canlı yayında gazeteci Kenan Taş’ın sorularını yanıtladı. İstanbul’da beklenen depreme ilişkin konuşan Prof. Dr. Görür, “Depremin eli kulağında” dedi.

Türkiye nüfusunun yaklaşık 3’te birinin yaşadığı İstanbul’da beklenen depreme ilişkin konuşan Prof. Dr. Naci Görür, “Türkiye’nin belirli bir tektonik yapısı var ve aktif fay kuşakları var. Biz yer bilimciler olarak bu fay kuşakları hakkında araştırma yapıyoruz. Uzun zaman deprem olmayan bölgelerde stres biriktiği için oralara daha çok dikkat veriyoruz. Uluslararası araştırmalar yapan araştırmacıların da çalışmalarını takip ederek birlikte öngörülerde bulunuyoruz. Halkın anlayacağı şekilde de uyarılarda bulunuyoruz.” şeklinde çalışmalarından bahsetti.

Görür, bir yerde uzun zamandır deprem olmuyorsa ya da o bölgede depremin tekerrür ihtimali doğmuşsa veya Marmara’daki gibi belirli faylar üzerinde deprem üretme ihtimali gözlemleniyorsa uyarılar yaptıklarını söyledi.

Görür, şu ifadeleri kullandı:

“Deprem uyarısıyla deprem kestirimi farklı şeyler. Erken uyarı dediğimiz, halkı tahliye etmek ya da evleri terk etmeleri uyarısı düzeyine bilim henüz gelmedi. Önceden depremin yeri ve zamanı bilinemez. Ama erken uyarıdan bizim anladığımız fayların bulunduğu alanlara yerleştirilen sensörlerle stratejik birimlere uyarı gönderiyor. İGDAŞ, İSKİ gibi kurumlar anında aksiyon alarak yangın, su baskını ihtimalini düşürüyor. Özellikle AB kriterlerine göre depremi önceden bilmek ya da kestirmek demek o depremin tüm bilgilerini tahmin etmek demektir. O da henüz dünyada yapılmadı. Bazı ülkelerde depremi önceden tahmin etmek için çalışmalar yapıyor. İyonesferdeki değişim, derin tektonik gazların incelenmesi gibi çalışmalar yapılıyor. Belirli bir zaman sonra bilim depremi önceden kestirebilir hale gelecektir.”

“DEPREMİN ELİ KULAĞINDA”

“Bu süreç en kritik süreç. Türkiye’de başka yerlerde de olabilir ancak benim iki bölge üzerinde hassasiyetim var. Biri İstanbul. İstanbul’un 99 depremi Marmara’nın altındaki kabuğa yüklenen stres normalde 250 senede birikecek olan enerji 45 saniyede bu kabuğa enjekte edildi. Dolayısıyla bu kabuk daha fazla dayanabilecek durumda değil. Maksimum 30 sene içerisinde deprem olması yüzde 64 olarak verildi. Yani depremin eli kulağında denebilir. 99 yılından baz alırsak 30 sene içerisinde olması muhtemel demiştik ancak 15 sene öncesi ya da sonrasında da deprem gerçekleşebilir. Bunlar jeololjik olarak çok küçük ölçeklerdir. İstanbul’u gerçekten en az 7,2 civarında bir deprem bekliyor. 99-2014 seneleri arasında yapılan araştırmalarda iki fayın Marmara altında kilitlendiğini ve stres biriktirdiğini görüyoruz. Oradaki kayaların dayanma gücü yenildiği an deprem olur.”

“KUMBURGAZ FAYI MİNİMUM 7.2 ŞİDDETİNDE DEPREM ÜRETİR”

“Bu stres altındaki fay Yeşilköy açıklarıyla Silivri açıklarında olan yaklaşık 65 km olan Kumburgaz fay koludur. Bu kırılırsa minimim 7,2 şiddetinde deprem üretecektir. Diğer gergin hat ise Adalar’ın güneyinde olan 45 km uzunluğundaki fay kırılırsa en fazla 7,0 şiddetinde deprem üretecektir.”

“İKİ FAY AYNI ANDA KIRILABİLİR”

“İki fayın aynı anda kırılması 1766 yılında gerçekleşmiştir. Biri Mayıs diğeri Ağustos ayında olmak üzere peş peşe kırılmıştır ve İstanbul 7’nin üzerinde 2 depreme tanık olmuştur. Bu işin şakası yok.” sözleriyle anlatan Görür, “Diğer hassasiyetle baktığım konu Erzincan ile doğusunda Bingol arasında olan fay: Yedisu fayı. Burada en son deprem 1700’lerde olmuştur. 1939’daki Erzincan depremi de buraya yoğun enerji yüklemiştir. Burada da yakın zamanda en az 7 şiddetinde deprem olabilir. Umarım yetkililer de bizi dinliyor ve önlem alıyorlardır.” şeklinde uyarıda bulundu.”

“İSTANBUL DEPREME HAZIR DEĞİL”

“Keşke şehir depreme hazır diyebilseydim ama ne yazık ki hazır değil. Kentsel dönüşüm doğru yapılmadı ama yapılan kısmı da faydalı olacaktır. 99’dan beri aynı kararlılıkla geliyor olsaydık şehri depreme hazırlayabilirdik. Belirli ölçüde güçlendirmeler yapıldı. İSKİ ve İGDAŞ altyapısını güvenli hale getirmeye çalışıyor. AFAD çok kendini geliştirdi, görevlendirmeler yaptı.”

“CAN KAYBININ FAZLA OLACAĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ”

“Kentsel dönüşüm biraz müteahhitlik projesi olarak algılandı. Avrupa Yakası’ndansa Anadolu Yakası’nda bazı semtlerde daha çok dönüşüm yapıldı. Asıl önemli olan can kaybının önlenmesi için çok kökten çalışmalar yapılamadı. Halk da deprem seferberliği içerisine giremedi. Böyle olunca da şehir ne yazık ki depreme hazır değil. Önce halkın ve yönetimlerin eğitimi, afete karşı hazırlığı olması, yapı stoğunun, altyapı sisteminin depreme güvenli hale gelmesi lazım. Ekonomik olarak da ele alınması lazım. Avrupa Yakası ülkenin ekonomik can damarlarından biri. Maalesef tam anlamıyla hazır değiliz. Nüfus 17 milyon olduğunu düşünürsek yüzde 60 yapının da gecekondu olduğunu varsayarsak can kaybının fazla olacağını söyleyebiliriz.”