Polislerden dalga geçer gibi savunma! Darp edildik

Yayın tarihi: 22 Şubat 2022 Salı 4:57 pm - Güncelleme: 22 Şubat 2022 Salı 4:57 pm

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyum rektörlere karşı İzmir’de bir araya gelenlere 1 yıl sonra bir dava açıldı. 8 polisin ‘darp ve hakarete maruz kaldığı’ iddiasıyla şikayetçi olduğu davada 6 kişiye ceza istendi.

İzmir Alsancak’ta 3 Şubat 2021 günü Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin direnişine destek olmak amacıyla bir çok kurumun katılımıyla düzenlenen basın açıklamasına yönelik polis müdahalesi sonucu 51 kişi darp edilerek gözaltına alındı.

Eylemde gözaltına alınan Emine Akbaba, İrem Çelikbaş ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) çalışanı Aytül Uçar hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan dava sürerken, davanın ilk duruşması hakimin Koronavirüse yakalanması nedeniyle iki kez ertelendi.

BİR YIL SONRA İKİNCİ DAVA

Basın açıklamasından tam 1 yıl sonra 6 kişi hakkında bu kez farklı suçlamalarla bir dava daha açıldığı ortaya çıktı. Aralarında bir önceki davada da yargılanan Aytül Uçar, Emine Akbaba ve İrem Çelikbaş’ın da bulunduğu 6 kişiye “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “Hakaret”, “Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama” ve “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” gibi suçlardan dava açıldı. Dava açılan isimlerden biri de o gün gözaltı işlemlerini takip eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Erdoğan Akdoğdu.

POLİS: DARP EDİLDİK, YARALANDIK

49’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14 Şubat günü kabul ettiği iddianamede, 8 polisin müşteki sıfatıyla ifade verdiği de anlaşıldı. İddianamede müşteki polisler söz konusu 6 kişi tarafından darp edildiklerini ve yaralandıklarını öne sürdü. Polisler ifadelerinde gözaltı işlemi sırasında şahısların kendilerini yere atarak direndiğini hatta bazılarının çevredeki dükkanların kepenklerine vurarak zarar verdiğini iddia etti.

İddianamede polislerin “Yakalanan şahıslar bizlere karşı direnmekteydi. Kendilerini yerlere atıp ayakları ile biz görevlilere tekme atmaya başladılar” şeklinde beyanları yer alırken, bir polis karnına tekme atıldığını ve küfür ve hakarete maruz kaldığını söyledi. İki polis ise olay esnasında gözaltı aracında bulunan avukat Erdoğan Akdoğdu’nun kendisine hakaret ettiğini ve dirsek attığını öne sürdü.

3 ŞUBAT 2021 GÜNÜ İZMİR ‘ŞİDDET’ İLE ANILMIŞTI

3 Şubat 2021 günü kentte yaşananlar ise bir çok medya organında ve sosyal medyada “şiddet” ve “orantısız güç” ile anıldı. Olay gününe ait görüntüler ve fotoğraflarda gözaltı işlemi sırasında yaşanan darp, şiddet ve ters kelepçe uygulaması kamuoyunun tepkisine neden olmuştu. Bir çok gazete “İzmir’de çok sert müdahale” başlığı ile yaşananları yansıtırken, olaya ilişkin görüntüler günlerce televizyon kanallarında yer aldı.

İzmir Barosu ve bir çok hukuk örgütü yaşananlara tepki gösterirken, CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, “Vekil olduğumuzu söylediğimiz halde saldırdılar. Kafamdan aşağı gazı sıkmaya başladılar. Bir kız çocuğunu yerde eziyorlardı. Onu almaya çalışırken saldırıya uğradım. Baro Başkanı 50 kişinin gözaltına alındığını ancak çocukların ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılacağını söylüyor” şeklinde açıklama yapmıştı.

Boğaziçi Üniversitesi’nde görevden alma

“HAKKINI KULLANANIN HAKKINI SAVUNMAK SUÇ OLAMAZ”

Davanın sanıklarından biri, insan hakları savunucusu Aytül Uçar hakkında açılan davaya ilişkin “Bu dava veya davalar en yalın haliyle hakların kullanımının kısıtlanması, yok sayılması, hatta suç sayılması anlamına geliyor. ‘Haklarımızı kullanıyoruz çünkü hak kullanmak suç olamaz’ demeye devam etmekten başka seçeneğimiz olmadığını düşünüyorum. Hak kullanmak, hakkını kullananın hakkını savunmak suç olamaz” dedi.

Davada sanık olarak yer alan İrem Çelikbaş ise o gün darp edilerek gözaltına alındığını, gözaltı aracının içinde de şiddetin devam ettiğini söyledi: “Aracın içinde avukat kimliğinde olan biri olmasına rağmen bize ters kelepçe yaptılar. Sağlık kontrolüne götürülürken bile darp edildik. Haklarımızın tamamı yok sayıldı. Olayda parmağımdan yaralandım, 2 hafta boyunca atel ile dolaşmak zorunda kaldım.”

“O GÜN TÜM CADDE GAZA BOĞULDU”

Davanın sanıklarından Emine Akbaba ise o gün yaşananları şöyle anlattı:

“3 Şubat’ta İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısı ile kayyuma karşı direnen Boğaziçi öğrencilerinin direnişine destek vermek ve yaşanan polis saldırısını, tutuklamaları protesto etmek için Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir açıklama yapılacaktı. Henüz açıklama başlamadan oraya gitmek isteyenlerin önüne polis barikatı kuruldu. Polis çemberi içinde kaldığımız sırada gaz sıkıldı ve polis benim de içinde olduğum kitleye saldırdı. Bu esnada darp edilerek gözaltına alındım. Gözaltı aracına bindiğimde ters kelepçe yapılmasına tepki gösterdiğim için hakaret ve darba maruz kaldım. O gün tüm Kıbrıs Şehitleri caddesi polis tarafından gaza boğuldu.”

Hastaneye gidene kadar ters kelepçeli olarak bekletildiklerini ve doktor kontrolü sırasında bir kadının darp edilmesine tepki gösterdikleri için polis tarafından darp edildiklerini söyleyen Akbaba şöyle devam etti: “Gözaltına alınma anımızdan serbest bırakılıncaya kadar polis işkencesi ile karşı karşıya kaldık. İzmir Emniyeti’nin bildiğimiz yöntemi ile karşı karşıyayız. Ne zaman şiddet uygulasalar kendilerini aklamak için bize ‘polise mukavemet’ dosyası hazırlıyorlar.

“DAHA ÖNCEDEN TANIDIĞIM EMİNE…”

Kopyala yapıştır dosyalarla hazırlanan ve adına iddianame denilen bu dosyalarda kimin hangi suçtan yargılandığı bile belli değil. Tüm polislerin ifadesi ‘Daha önceden tanıdığım Emine…’ diye başlıyor. Bu durum da hedef gözetilerek gözaltına alındığımın ve darp edildiğinin göstergesi.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri hakkında yeni karar