Polis şiddeti hız kesmiyor! Çapkan ve Sahan’ı bu hale getirdiler

Yayın tarihi: 8 Mart 2021 Pazartesi 12:29 pm - Güncelleme: 8 Mart 2021 Pazartesi 12:45 pm

Adıyaman’da iki yurttaşın narkotik şubeden polisler tarafından darp edildiği iddia edildi. İstanbul Esenler’de ise “maske takmadığı” gerekçesiyle gözaltına alınan Harun Çapkan’ın kötü muameleye maruz kaldığı ileri sürüldü. Gazeteci Faruk Bildirici yaşanan olayda medyanın tutumuna dikkat çekti.

CHP’li eski milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş, Adıyaman’da Mehmet Mithat Arıkçı’nın narkotik şubeden polisler tarafından darp edildiğini yazdı. Arıkçı’nın yanından bulunan Mehpare Sahan ise “Ne yapıyorsunuz? Bizim suçumuz ne?” diye sorduğu için o da darp edildi. Sahan, “Bizim Narkotik Şube’de kaydımız vs yok. Ben şiddet gördüm ve hakkımı arayacağım” dedi.

Polis şiddeti bitmek bilmiyor! Teslim olan adamın üzerine köpeği saldılar

İstanbul’da polis şiddetine karşı protestoya polisten sert müdahale

Yarkadaş, darp edilen yurttaşlardan aldığı bilgiyle olayı şöyle açıkladı:

“Polis şiddeti hız kesmiyor! Adıyaman’da “uygulama” yapan Narkotik Şube, cumartesi gecesi saat 23.00’te, arama yaptıkları araçta bulunan Mehmet Mithat Arıkçı’yı darp etti. Arabada bulunan Mehpare Sahan ise “Ne yapıyorsunuz? Bizim suçumuz ne?” diyerek duruma tepki gösterdi.

Polis bunun üzerine bu kez de Mehpare Sahan’ı darp etti. Sahan ve Arıkçı, polis şiddeti yüzünden bu hale geldi. Şiddete maruz kalan iki yurttaşımız, hemen savcılığa başvurdu. Beni az önce arayan Mehpare Sahan’ın yolladığı fotoğraflar korkunç.

“HAKLARIN HERHANGİ BİR İŞLEM YAPILMAMIŞ”

Sahan, jandarma ve savcının kendileriyle çok ilgilendiğini, savcının hastane – darp raporu sürecini yakından takip ettiğini şikayet dilekçelerini işleme koyduğunu belirtti.

“NARKOTİK ŞUBEDE KAYDIMIZ YOK”

Mehpare Sahan’a “Polis sizi neden durdurdu?” diye sordum. Sahan, “Bizim Narkotik Şube’de kaydımız vs yok” dedi. Haklarında herhangi bir işlem de yapılmamış. Savcı, darpa uğradıklarına dair raporu işleme koymuş. Salı günü ifade için çağıracağım söylemiş.

Mehpare Saran, “Ben şiddet gördüm ve hakkımı arayacağım” diyor.

“UMARIM BASKI YAPILARAK DOSYA KAPATILMAZ”

Umarım Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’na baskı yapılarak dosya kapatılmaz”

Bir başka polis şiddeti de İstanbul Esenler’de yaşandı. 

İstanbul’un Esenler ilçesinde yaşayan Harun Çapkan, 2 Mart’ta evinin yakınındaki berberden çıktığı sırada “maske takmadığı” gerekçesiyle polisler tarafından gözaltına alındı. Karabayır Karakolu’na götürülürken şiddete maruz kaldığını belirten Çapkan, polisler hakkında şikayetçi oldu. Ancak Çapkan ertesi gün “polise mukavemet” iddiasıyla mahkeme çıkarıldı.

Denetimli serbestlik şartıyla serbest bırakıan Çapkan, gözaltına alınırken yaşadıklarını anlattı. Evinin yakınlarındaki berberden çıktığı sırada Yunus ekipleri tarafından durdurularak neden maske takmadığı sorularak kimliği istenen Çapkan, “Kimliğim arabada ağabey maskem ise berberde isterseniz getireyim” diye verdiği yanıt üzerine polisin “Sen bizimle nasıl konuşuyorsun” diyerek hakaretler ettiğini söyledi. Duruma tepki gösterdiğini belirten Çapkan, bunun üzerine gözaltına alındığını söyledi.

‘POLİS ARACINDA ELEKTROŞOK VERDİLER’

Ters kelepçeyle araca bindirildiğini aktaran Çapkan, “Burada da küfür etmeye başladılar. Küfür etmeyin deyip tepki gösterdiğimde ise beni dövmeye başladılar. Elektro şok verip ayaklarının altını öptürmeye çalıştılar. Daha sonra bayıldım ve gözümü karakolda açtım” dedi.

Kendisine geldiğinde polislerden şikayetçi olduğunu aktaran Çapkan, “Karakolda kamera olduğu için şiddet uygulamadılar. Bir gün burada tuttuktan sonra ifadeye çağırdılar. İfadede polislere saldırdığımı söylediler. Ellerim ters bir şekilde kelepçeli iken nasıl saldırmış olabilirim. Bunu kabul etmedim ve asıl saldıranların onlar olduğunu söyledim” diye belirtti.

‘YÜZÜMÜ ARABAYA VURARAK DAĞITTIĞIMI SÖYLEDİLER’

Bakırköy Adliyesi’ne çıkarılan Çapkan, “Adliyeye gitmeden önce beni hastaneye götürdüler orada darp raporu aldım” dedi. Savcı tarafından ifadesi alındıktan sonra “polise mukavemet” iddiasıyla mahkemeye sevk edildiğini aktaran Çapkan, mahkemenin ise kendisini haftada 2 gün imza şartıyla serbest bıraktığını ifade etti. Çapkan, “Suç duyurusunda bulundum ve suçlu oldum. Bu da yetmiyormuş gibi şişen yüzümü arabaya vurarak dağıttığımı söylediler” diye konuştu.

Çapkan şöyle devam etti: “Kürt olduğumuz için aşağılayıcı davranıyorlar. Ben hakkımı arayacağım. Susmayacağım. Bu yapılan bir zulümdür. Zulme karşı sessiz kalmayacağım. Bir insan suçlu bile olsa sonucu bu olmamalı. Herkes polis şiddetine karşı ses çıkartmalı. Darp raporu aldım, savcılığa suç duyurusunda bulundum. Gereken cezayı almaları için elimden gelen her şeyi yapacağım.”

Yaşanan olayla ilgili medyanın tavrını eleştiren Medya ombudsmanı Faruk Bildirici ise eleştirilerini şöyle dile getirdi:

Harun Çapkan’ın iddialarını içeren Mezopotamya Ajansı haberi, Gazete Duvar, Artı Gerçek, Demokrat Haber ve bazı internet sitelerinde hemen aynen yayımlandı.

Alternatif medyanın eksikleri

Gazetecilik açısından bakıldığında elbette bir gencin polis şiddetine uğradığını öne sürmesi bir haber. Fakat haber yapılırken bu kişinin anlattıkları hiç sorgulanmamış, aydınlatıcı sorular sorulmamış. Örneğin, “Elektroşok verip ayaklarının altını öptürmeye çalıştılar. Daha sonra bayıldım ve gözümü karakolda açtım” diyor. Ama karakola götürülürken yani polis aracı içerisinde kendisine nasıl elektroşok verilip, ayaklarının altının öptürülmeye çalışıldığı bile sorulmuyor. Dolayısıyla bu iddia havada kalıyor. Kürt olması ile polisle tartışması arasında ilişki kurmasının somut nedenleri de sorulmuyor.

Dahası, haber yapılırken sadece Harun Çapkan’ın sözlerine dayanmak yerine en azından gözaltına alınması sırasında etrafta olanlarla konuşulması, araştırılması gerekirdi. Emniyet’in de görüşünün alınması gerektiğini söyleyeceğim ama mümkün olmadığının farkındayım.

Türkiye’deki gazeteciliğin bir yüzü bu. İnsan hakları konusunda duyarlı olan, insan haklarına aykırı gelişmeleri aktarmaya özen gösteren ama gazetecilik yetenekleri ve gazetecilik kodlarını yaşama geçirmede eksikleri olan alternatif medya.

Yaygın medya insan haklarına duyarsız

Bir de gazeteciliğin diğer yüzü var ülkemizde. İnsan haklarıyla ilgili iddiaları çoğunlukla görmezden gelen, bu konudaki gelişmeleri resmi açıklamalar üzerinden aktarmayı yeğleyen bir gazetecilik anlayışı hakim yaygın medyada.

Harun Çapkan’ın polis şiddetine maruz kaldığı iddiaları da yaygın medyada kendine yer bulamadı. Yaygın medya, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, Harun Çapkan’ın iddialarını yalanlamak için karakoldaki güvenlik kamerası görüntülerini yayımlaması üzerine devreye girdi.

Demirören Haber Ajansı’nın (DHA), “Polis defalarca başıma vurdu’ dedi nezarethanedeki akıl almaz görüntüleri ortaya çıktı” başlığıyla geçtiği haberde Harun Çapkan’ın karakol görüntüleri de yer alıyordu.

Harun Çapkan’ın iddialarını haber yapmayan Sözcü, Yeniçağ, Milliyet, Türkiye internet siteleri ile Akşam ve Posta gazeteleri, DHA’nın haberini, “Polis dövdü’ dedi ama foyası ortaya çıktı” ya da “Nezarethanede dayak yalanı” gibi başlıklarla kullandı.

MA’nın haberi tamamen Harun Çapkan’ın sözlerine dayanarak yazılmıştı; DHA’nın haberi ise tamamen polisin verdiği bilgiye ve 2 dakikalık güvenlik kamerası görüntüsüne dayanıyordu:

“Harun Ç.’nin iddiaları üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü karakolun güvenlik kamerası görüntülerini yayınladı. Nezarethaneyi gören güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde Harun Ç.’nin bir süre içeride dolaştıktan sonra demir kapı ve parmaklıklara defalarca kafasıyla vurduğu görülüyor.

Harun Ç.’yi o sırada polis merkezinde bulunan polislerin güçlükle engellediği de görüntülere yansıyor. Harun Ç.’nin ‘küçük yaşta çocuğun cinsel istismarı’, ‘alıkoyma’ gibi suçlardan 17 kaydı bulunduğu da belirtildi.”

Yaygın medyanın haberindeki yanlış

DHA’nın bu haberinde gencin soyadı kodlanmıştı. Oysa Harun Çapkan, bir gün önce kendi adı ve görüntüsüyle açıklama yapmıştı. Artık soyadını kodlamaya gerek kalmamıştı.

En önemlisi, DHA’nın haberinde de gazetecilik araştırması yoktu; haber sadece polis açıklamasına dayanıyordu. Olayın polis açısından aktarıldığı haberde, “Harun Ç. olup bitenin polis merkezinin güvenlik kamerasına yansıdığını söyledi” denilmişti. Halbuki, Harun Çapkan, MA’nın haberinde “Karakola götürülürken polis şiddetine maruz kaldığını öne sürüyor, ‘Karakolda kamera olduğu için şiddet uygulamadılar’ diyordu. DHA’nın haberi iddiayı yanlış aktarmıştı.

Bu nedenle Harun Çapkan’ın karakola götürülürken şiddete maruz kalıp kalmadığının ayrıca araştırılması gerekiyordu. Kaldı ki, nezarethane görüntülerinde elleri arkadan kelepçeli olan Harun Çapkan’ın gömleğinin açık ve atletinin yırtıldığı görülüyor. Bu da oraya getirilirken polislerle arasında bir arbede yaşandığına işaret ediyor.

İddiayı aktaran yanıtı da yayımlamalı

Bütün bunlara rağmen DHA’nın haberinde yer alan nezarethane görüntüleri önemli bir kanıt. Harun Çapkan, bu görüntülerde başını ve omuzunu üç kez demirlere vuruyor. Ama polis hemen müdahale ediyor, onu durduruyor.

Gerçi bu görüntüler sadece 2 dakikalık. Görüntülerin öncesi ve sonrasında neler olduğu bilinmiyor ama Harun Çapkan’ın yüzündeki izler ile gözünün etrafındaki morarmanın başını demirlere vurmasından kaynaklanmış olması mümkün.

Böyle olunca da Harun Çapkan’ın iddialarını yayımlayan alternatif medya kuruluşlarının, Emniyet’in bu açıklamasını da okur ve izleyicilerine aktarması gerekiyordu. İddiaları aktarıp, önemli bilgiler içeren açıklamayı görmezden gelmek doğru bir gazetecilik tavrı olamaz.

Eğer İstanbul Emniyeti’nin bu açıklamasının da olayı yeterince aydınlatmadığı düşünülüyor ise -ki bence de hâlâ bazı karanlık noktalar var- önce Emniyet açıklamasını yayımlamak sonra da araştırmaya devam etmek gerekir. Harun Çapkan’a gidip “Mezopotamya Ajansı’na verdiği demeçte nezarethanede başını demirlere vurduğundan neden bahsetmediğini” sormak zor olmasa gerek.

Araştırmadan, sorgulamadan sadece suçlamaları yayımlayıp sonra da iddiayı yalanlayan açıklamaları, kanıtları yok sayan, böylece haberi orada yetim bırakan gazetecilik, amaçladığının tersine bu ülkedeki insan hakları mücadelesine zarar verir. Gazeteciliğe de…”