Paralar bizden, yayın planlaması saraydan!

Siyaseten yeni bir şey üretemeyen AKP, doğal olarak yeni kadro da üretemiyor. Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile yapılan atamalara bakın, atamalarda neredeyse aynı isimler yer değiştiriyor, bazı atamalarda ise “yeni” diye sunulan bazı isimlerin AKP’li olmasına özel önem veriliyor…

Bu “aynı isimler” meselesi en çok 2019 yerel seçimler sırasında öne çıkmıştı. Binali Yıldırım, Mehmet Özhaseki ve Nihat Zeybekci tipik örneklerdi. Bu “tipik örnek” son AKP Kongresi’nde aynı şekilde devam etti. “Eski isimler” yeniymiş gibi AKP MKYK’dagörev aldılar…

Son TRT atamalarıyla bunu bir kez daha gördük. Atamalarla ilgili özellikle adı “Pelikan” grubuyla özdeşleşmiş Sabah yazarı Hilal Kaplan Öğüt üzerinden yürüyen bir tartışma olsa da, yapısı ve yönetimi değişen TRT Yönetim Kurulu atamaların neredeyse tamamı dikkat çekici: Atamalar sonucu, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Zahid Sobacı Genel Müdür olarak atanırken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan iki isim ve 3 SETA araştırmacısı YK üyesi olurken, bu isimler yanında eski bir bakanın oğlunun da YK üyesi olarak atanması “sıradan” bir atamaya dönüştü!

***

Bir kamu televizyonu olan TRT bütçesi de vergi gelirlerinden oluşuyor: “3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanunu'na göre, radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlar ile görsel ve/veya işitsel yayınları alabilen her türlü cihazlardan alınan bandrol ücretleri TRT'ye aktarılıyor. Ayrıca, vatandaşlar aktif elektrik enerjisi bedeli üzerinden yüzde 2 oranında TRT payı ödüyor.”

Bu gelir öyle böyle değil, TRT’nin kendi açıkladığı rakamlara göre son üç yılda 7 milyar 200 milyon lira.

“16 televizyon, 17 radyo kanalı, 26 televizyon stüdyosu, 21 radyo yayın stüdyosu, 23 radyo prodüksiyon stüdyosu, 14 radyo ses alma stüdyosu ve 2 radyo drama stüdyosu ve 4 dergi” diye devam eden devasa bir medya kuruluşu TRT…

Atamalar sonrası DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren’in belirttiği gibi “TRT bizim paralarımızla yayıncılık yapan bir kamu kuruluşu ama hiçbir zaman gerçek bir kamu yayıncılığı yapmadı. AKP döneminde bu kuruluş tamamen bir parti organına dönüştü. TRT AKP trollerinin arpalığı haline geldi.”

TRT “arpalık” olmanın ötesinde siyasi olarak da muhalefet kapalı, hem de öyle böyle değil, ciddi ciddi kapalı!

TRT 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde İlhan Taçşçı’nın hesaplamasına göre, Erdoğan'a 181 saat, İnce'ye 15 saat, Akşener'e 3 saat ve Demirtaş’a ise yalnızca 32 dakika yer vermişti. 2019 yerel seçimlerinde ise (örneğin Şubat 2019) İsmet Demirdöğen’in hesaplamasına göre TRT, AKP ve MHP’ye 53 saat haber yaparken, aleyhlerinde bir saniye bile haber vermemiş ama 5 saat 47 dakika CHP haberi yapan TRT, 5 saat 56 dakika 15 saniye CHP’nin aleyhinde haber yaparken, sonuç İYİ Parti açısından daha dramatikti; TRT, İYİ Parti için 5 dakika 32 saniye lehte haber yaparken, 1 saat 11 dakika 53 salise de aleyhte haber yapmıştı… SP kendisine TRT haberlerinde 2 dakika yer bulurken, HDP ise TRT’de 7 dakika aleyhte haberle kendisine yer bulmuş!

Eminim bu hesaplamalar bugün için de yapılsa sonuç değişmez, belki de muhalefet aleyhine daha fazla olur. Bunu anlamak için, tabi sabrınız yetiyorsa TRT’nin herhangi bir haber programını izlemeniz yeterli olur!

Sıkışan iktidarını seçime AKP’li kadrolarla taşımak isteyen Erdoğan, bu yüzden yalnızca TRT atamalarında değil bütün atamalarda çok sesliliği değil, yalnızca kendi sesini daha da büyütecek isimleri atıyor. TRT’nin bu “yeni” kadrosu bugüne kadar bulundukları yerlerde bunu fazlasıyla yaptılar, şimdi daha fazlasını yapacakları ve TRT yayınlarının da bugüne kadar “tek sesli” olmasının ötesinde sertleşen iktidarın daha fazla “sertleşen sesi” olacağı kesin. Aldığı kararlarla RTÜK ve Basın İlan Kurumu zaten öyleydi, şimdi de atamalar gösterdi ki, daha önce dolaylı olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlı olan TRT şimdi doğrudan ve “resmi olarak” Fahrettin Altun’a bağlı hale geldi!