CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Hizbullah'a 'terör örgütü' demeyen HÜDA-PAR ile ittifak kurmasını eleştirdi.

TBMM'de basın açıklamasında bulunan Öztrak, "Kimse Erdoğan'ın gemisine bilet almak istemiyor. Erdoğan bu ülkede istenmeyen adam oldu. Erdoğan'ın elinde kala kala Saray'ın bekçisi ile Gaffar Okkan'ın katillerine terörist diyemeyen HÜDA-PAR kaldı. Sabah kuşağında program yapan Müge Anlı bile Erdoğan'ı reddetti." dedi. Öztrak, şunları söyledi: Bu hesapsız, kitapsız kafayla da ülkemizin başı belalardan bir türlü kurtulmuyor. Ama artık herkes biliyor, geminin su aldığını. Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini. Ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu. Kimse Erdoğan’ın gemisine bilet almak istemiyor. Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Erdoğan’ı reddetti. Sabah kuşağında program yapan Müge Anlı bile Erdoğan’ı reddetti. Erdoğan, artık bu ülkede istenmeyen adam. Erdoğan’ın elinde kala kala, Saray’ın bekçisi ile Gaffar Okkan’ın katillerine ‘terörist’ diyemeyen HÜDAPAR kaldı. Artık Erdoğan’ın bakanları da paçalarını kurtarmanın derdine düşmüş. Bunu, Erdoğan’ın ağzından duyduk. Yardımcısı da dâhil 17 bakanını da milletvekili listelerine koyacakmış. Bakanlar, yeni dönemde koltuklarının gittiğinin farkında, hepsi dokunulmazlık zırhı istiyor. Ekşi yemeyenin karnı ağrımaz. Bu kadar karın ağrısının sebebi bellidir. Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar, korkunun ecele faydası yok. Herkes, yediği ekşinin hesabını adalet önünde verir. Kaldı ki bu atanmış bakanlar, milletvekili seçimlerine katılacaksa 16 Mart 2023 tarihi mesai bitimine kadar istifa etmeleri gerekirdi. YSK’nın seçim takvimi belli. Mevcut sistemde bakanların, atamayla gelmiş kamu görevlisinden farkı yok. Atanmış bakan yardımcıları istifa ederken atanmış bakanların istifa etmemesi hangi hukukla açıklanabilir? Bu konudaki fetvayı da önceki İstanbul seçimlerinde ‘Hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler oldu’ diyen, bu mızıkçıların seçim işleri sorumlusu verdi. Bakanların istifasına gerek yokmuş.  Kendileri yazıp kendileri oynuyor. Dünyanın neresinde böyle bir yönetim var? Bu konuda nihai karar verici, Yüksek Seçim Kurulu’dur. Burada da YSK üyelerine tarihi bir sorumluluk düşüyor. Saray’ın iradesine göre değil, mutlaka yasalara ve vicdani kanaatlerine göre karar vermelidirler. Yoksa bunun vebalini kimse taşıyamaz.