İzmir Selçuk’ta barakadan bozma yerde çıkan yangında 5 çocuğun hayatını kaybetmesi gündemdeki yerini koruyor.
Meclis'te de gündem olan konuya ilişkin AKP'li Özlem Zengin, “Her şeyi dönüp dolaşıp paraya bağlıyorsunuz. Sebebi parasal sebepler mi? Değil” demiş, bir çok kesimden tepki çekmişti.
Zengin bugün eleştirilere ilişkin Meclis konuşmasında bu kez belediyeyi suçladı. Zengin soy ismi üzerinden de ironi yapıldığını ancak sıradan bir insan olduğunu öne sürdü.
Zengin'in konuşması şöyle:
"Dün ben burada yaptığım konuşmada bu konunun konunun çokça boyutları olduğunu görüyorum dedim. dün cenazeler vardı, bütün memlekette üzüntüler vardı. Bunlar olduğu için elimizdeki her şeyi paylaşmak da istemiyoruz ama bugün belki ileriki günlerde daha detaylı da konuşacağız. Çok katmanlı bir problemle karşı karşıyayız. Bir defa ailenin yapısı.. Buradan neyi kastediyorum. Dün de ifade ettim. Baba cezaevinde bir sürü suç kaydı var. Baba8 yıl 15 ay ceza almış, annenin de pek çok suç kaydı var. Dün bunu burada ifade etmek istemedim. Peki bu nerede oluyor? Selçuk'ta. Selçuk nerenin ilçesi İzmir'in ilçesi. Selçuk'un belediye başkanı ki? Filiz Ceritoğlu Sengel. Kendisinin mesleği ne? Avukat. Bu konuya dair şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları başkanının açıklamalarını dün gördüm. Kadın Kolları olarak ne yaptılar ben merak ediyorum? Şu anda baktığımız zaman bizler dün de ifade ettim aile bakanlığımız aileyi görmüş. Aslında belediye de görmüş. Aile Bakanlığı harekete geçmiş. Bakanlık neden 18 defa gitmiş? Mahkeme böyle bir karar verdiği için gitmiş. Yani mahkeme çocukların alınmasına değil çocuklarla ilgili düzenli bir bir takibe karar vermiş. Bir danışmanlık hizmeti vermeye sağlık açısından takibe karar vermiş. Aileye düzenli sağlık yardımı da yapılmış ücret anlamında. Bu arada eğer okursak belki fırsatımız olursa daha detaylı da konuşuruz. Sosyal hizmet uzmanlarının yaptığı denetimlerde annenin çocuklarla olan durumu olumlu bulunmuş. Yani anne çocuklardan çocuklar annesinden ayrılmak istemiyor. Kaldı ki anneyle bağı var elimde annenin bakanlığa verdiği dilekçe var. Dilekçede eşinin hapiste olduğu açık cezaevinde olduğu hafta sonları eve geldiğini, kendi annesinin ona yardım ettiğini çocuklarını asla bırakmak istemediğini ve onlarla yaşamaya devam etmek istediğini hatta alınması halinde intihar edeceğini söylemiş ve nihayetinde de bu süreçte baba 1,5 yıldır hapiste ve sonuçta da aşağı yukarı 11 aydır da Bakanlığın mahkeme üzerinden takibi devam ediyor. Belki Allah ömür verseydi belki ileriki süreçte mahkeme kararıyla da böyle bir şey olabilirdi. Dün Sezai Temelli Bey bize 'ailelerin çocuklarını almak istiyorsunuz' derken siz de 'niye almadınız?' diyorsunuz. Şimdi buradaki kararı o aileyi görenler verecekler. O aileyi görenler yani o aileye giden sosyal hizmet uzmanları. Burada yapılması gereken önemine binaen en doğru yöntem de budur çocukları annesinin yanında muhafaza ederek onun hayatını idame ettirebilecek bir düzeni sağlayabilmektir. Ailenin evi kendine ait orası kendi ailesinden kalan bir arazidir oradaki evde yaşamaktadırlar ve nihayetinde de bu çok katmanlı bir problemdir.
"HER ŞEY SİYASETE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR"
Şimdi ben dün yaptığım konuşmada tabii Sezai Bey bizi 'katil' ilan edince çok doğal olarak şunu söyleme ihtiyacı duydum. Efendim 'bu konunun tek sebebi ekonomik sebeplerdir' Ben de diyorum ki; "Hayır değildir" Bir kez daha söylüyorum eğer biz gerçekten cevap arıyorsak bunun ne kadar katmanlı bir problem olduğunu görmemiz lazım. Uyuşturucu kullanımı dahil olmak üzere bir sürü problem içerisindeler. Bizim bunları görmemiz lazım. Ha biz bunları sağlıklı konuşmak yerine ne yapıyoruz her şey siyasete dönüştürülüyor siyasetin bir parçası haline geliyor. Ben şimdi kamuoyundaki açıklamaları görüyorum. Benim söylediğim bir cümle bu mesele sadece ekonomik boyut değildir. Tabi ki görüyorum görmez miyim ama sebep sadece hepsi beraber biz bunun hepsini birlikte değerlendirelim. Şu Bakanlığın yaptığı işi ziyaretleri kaymakamlığın yaptıklarını belediyenin yapmadıklarını hem ilçe Belediyesinin hem Büyükşehir Belediyesi yapmadıklarını da konuşalım bir sürü yapılan işler var"
"BEN SIRADAN İNSANLARDAN BİRİYİM"
Bir sayın genel başkan kürsüye çıkıyor. Kürsüden ne kolay değil mi? Kürsüden söyleyip gidiyorsunuz ve bu ifadeler kullanılırken bakıyorum bu evlere bana soru yöneltiliyor. "Siz hiç bu evlere gittiniz mi" Ben iddiayla söylüyorum şu genel kurulda bu evlere en çok giden insanlardan bir tanesi benim. Birinci olduğumu söylesem yalan söylemiş olmam. Belki Genel Başkan'ın kendisinin gittiği evlerden birini de ben ayarlamışımdır. Çünkü ben senelerce İstanbul Kadın Kolları Başkanlığı yaptım, benim hayatım bu evleri ziyaret ederek ve onların içinde yaşayarak geçti. Soyadım Zengin olduğu için ironi yapanlar var. Ben Türkiye’de yaşayan sıradan insanlardan biriyim nihayetinde. Hayatımı da öyle yaşıyorum. Bütün bu kardeşlerimizin hayatını, problemlerini kendi hayatım gibi algılayarak, bütün arkadaşlarımla çözüm üretmeye, bu problemleri ortadan kaldırmaya gayret ediyoruz.
O yüzden kürsülerde süslü sözler söylerken… Ben buralara kanat çırparak gelmedim, emek vererek, senelerce çalışarak, hak ederek geldim. Doğru soruyu doğru kişiye yöneltmek lazım. Hem soru hem muhatap doğru olmalı.
Bir muhalif web sayfasında gördüm, ‘Akılalmaz açıklama’ diyorlar. Nasılsa? Aynı haberin hemen yanında bir haber var. Hanımefendinin amcası ‘Annenin, babanın büyük ihmalı var’ diyor. İki haber yan yana. Herhalde akıllı bir arkadaş bunlar çelişiyor dedi ve öbürünü kaldırırdı, benim açıklamamı muhafaza etmeye devam ettiler. Benim açıklamam çok akıl alır bir açıklama. Bu tarz meseleleri siyasete alet etmeyelim, hakiki olarak tartışalım sebeplerini görelim.
BU KEZ BELEDİYEYİ SUÇLADI
Bence İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de Selçuk Belediye Başkanının da vazifeleri var. Hiç olmazsa cenazeye iştirak edebilirdi hala yok Barcelona'da. Cenazeye de katılmadı hanımefendi. Yani böyle bir olay karşısında hakikaten kalbiniz yanıyorsa sebep ne olursa olsun hangi sebeple yurt dışındaysa kalkar gelir cenazeye katılırsınız. Ayrıca tüm bunlara baktığımızda mesela ben belediyenin yapmış olduğu bir çalışma var mı diye baktım bir kreş var mı? Belediyelerin de sorumluluğu değil mi kreş? İstanbul Büyükşehir Belediyesi her yere ilanlar asıyor bunların niye İzmir'de bir iz düşümü yok. Neden Selçuk Belediyesi böyle bir şey yapmıyor? Niçin oralarda açılmıyor? Aile Bakanlığı'nın yaptığı yardımları ben tek tek sıraladım küçümsüyorsun o kadar mı Bu kadar mı ne yapmış belediye hangi yardımı yapmış hangi miktarlarda hangi periyotlarda destekler vermiş bunların bir izahı lazım. Bir de şunu ifade edelim bakın bu konuşmalarımızın tamamını bir bütünlük içerisinde yapıyoruz. Bu bütünlük içerisinde yapılan konuşmalarda biz ilk yaptığımız konuşmalarda elbette ki bir noksan var ki bunlar oldu. Herkesin bir kabahati var. Bakın Filiz hanımın konuşmasını aktarmıştı o gün. Hepimizin bir muhakkak noksanı var ama buradaki hepimizin noksanı varken siz bütün o yükü bütün o yükü bizim üzerimize koyamazsınız bütçeye dönün bakın Aile Bakanlığı'nın baktığı binlerce çocuk var bunlar çocuk politikası değil mi?"
EMİR'DEN ZENGİN'E YANIT!
Zengin'in CHP'li belediye başkanını suçlamasına yanıt veren CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Sayın Zengin Cumhuriyet Halk Partili belediyenin sorumluluğunu anımsatarak aslında niyetinin Aile Bakanlığı'nın sorumluluğunun üstünü örtmek olduğunu açığa koymuş oldu. Çünkü burada asli görevi olan asli Sorumluluk sahibi olan Aile Bakanlığı'dır ve bu Aile Bakanlığı burada görevini eksik yapmıştır. Dönüp nerede eksik yaptık ne yanlıştı niye 18 kere gidildi de bir sonuç alınamadı oraya giden uzmanlar niye oradaki o vahim durumu doğru tespit edemediler. Tespit ettilerse bu raporlar mahkemenin önüne gitti mi? Mahkeme bütün bunlara rağmen çocuklara koruma kararı nasıl vermez sorularının cevabını bulamayınca bizim belediye başkanımızın cenazeye katılmadığını bir suçmuş gibi burada meclisin gündemine getirdi. Sayın Zengin sormak isterim Aile Bakanı o cenazeye katıldı mı? Aile Bakanlığının sorumluluğu altında olması gereken 5 çocuk yanarak can verirken Aile Bakanının, bakan yardımcılarının, bir AKP milletvekilinin dahi o cenazeye katılmaması uygun mudur? Dolayısıyla burada sorumluluğu doğru yerde arayın. Biz suçlu dahi aramıyoruz acı bir olay yaşadık. Bu acı olayda bir Teftiş Kurulu'nu harekete geçirip bir soruşturma açıp kim suçlu var mı eksik kim görevini ihmal etmiş diye bakmak yerine dönüp ilk fırsatta Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri suçlamaya kalkıyorsunuz. Buna hakkınız yok Selçuk Belediyesi de İzmir Büyükşehir Belediyesi de yasanın verdiği olanaklar içerisinde o aileye yardım yapıyordu. Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi beş ayrı kalemde o aileye yardımda bulunuyordu. Ama sorun yardım yapmakla bitmiyor. Elbette ki bu aileler desteklenecek belediye de destekleyecek ama burada 18 kez gidip sonuç alamamış olan aile Bakanlığının sorumluluğu."