TELE1'in duyurduğu Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrasında yeni mezun teğmenlerin "Mustafa Kemal’in askerleriyiz" sloganını attıktan sonra kılıçlı yemin etmesine ilişkin başlatılan ve ihraçlarının istediği soruşturma Türkiye'nin gündeminde kalmaya devam ediyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel bugünkü Meclis Grup Toplantısı'nda teğmenler hakkında istenen ihraç talebine sert sözlerle karşı çıktı. Özgür Özel " Bu teğmenler Mustafa Kemal 'in askerleriz demeyecek de Tirkopis'in askerleriyiz mi diyecekti keşke Yunan kazansaydı diyen senin hocan gibi mi? Bu mesele 28 Şubatlık değildir, sizin hazımsızlığınız keşke Yunan kazansaydı diyen Atatürk'ün heykelleri yerde sürüklensin diyen Fesli deli Kadir'in anlayışına ortaksanız bilelim." dedi.

Teğmenleri Gazi Üsteğmen savunacak Teğmenleri Gazi Üsteğmen savunacak

Olası ihraç kararı sonrası için de konuşan Özgür Özel " Atma, yapma, kula hakkına girme. Girersen günü geldiğinde o atılan teğmenlere kılıç töreni yaptıracağız, engel olanları emekliye yollayacağız." dedi

FETÖ'nün TSK'da yapılanması sürecinin 15 Temmuz'a neden olmasına değinen Özgür Özel " Biz bu ülkeye kumpas kuruldu derken, bugünkü genel kurmay başkanının silah arkadaşlarını ziyaret ederken, o gün o kumpası kuranlar ile bugün ülkeyi yönetenler etle tırnak gibiydi. Ne istiyorlarsa veriyorlardı. O günden bu güne bu ordu ne kan kaybettiyse, bir müsebbibi geçtiğimiz hafta ölen Fethullah Gülen ise diğer müsebbibi de onların önünü açan her makamı onlara veren Recep Tayyip Erdoğan'dır." dedi.

Özgür Özel açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

Bu bütçe görüşmelerinde hakkını ererek başlamak iterim. Hayvan haklarında itlaf vardı. Bu grup yasayı çektirmedi ama itlafı çıkardı. Belediye başkanlılarımız uygulamayacağız dedi. AKP'nin kötü tasarısının izleriyle zaman zaman canlar yanıyor ama olumsuz pek çok yönü geri çektirdiler. Kadının soyadı düzenlemesi de geri çekildi uygun hale geldi.

Yoksulluk sıkıntı işsizlik çekilirken başka şeyler tartıştırmak için, İsrail Türkiye'ye saldıracak. Akşamları eli çubuklu kişiler Türkiye'nin F-16 İsrail'in F-35'leri hadi bakalım savunma sanayi fonu. Güvenlikçi politikaların akla karşı konuşulsun isteyenlere kapalı grup toplantısında yalanı ifşa ettik. O tasarı da geri çekildi.

Geçtiğimiz salı günü dedim. Bir yasa getirdiler adı etki ajanlığı bu yasayla güya MİT Türkiye'deki üçüncü ülkelerin birinci ülkelerin yaptığı operasyonlarda falan falan falan... Ama bir yazmış AKP Grubunu herkes ajan. Gazeteci ajan siyasi ajan. Dedim ki kırmızı alarm ilan ediyorum bu yasa geçmeyecek. Bu grup bu talimata alkışla mukabele ettiler. Geçen hafta mücadele edildi etki ajanlığı yasası geri çekildi. Hepinizi yürekten kutluyorum.

Şimdi derler ki CHP yazsın getirsin. O yasayı yazmak muhalefetin işi değil. Taslağı hazırlasınlar. Ajana ajan desinler. Ama MİT'in istediği veya devletin güvenlik güçlerinin istediği öğrenciyi, öğretim görevlisini siyasiyi gazeteciye ajan demeyecek sadece bu durumu yazacak akıl bu ülkenin bürokrasisinde var. Sakın ha sakın geçen haftakine benzer bir metnin aynı niyetiyle gelmeyin kırmızı alarm kalkmadı sadece sarıya çevirdik gerektiğinde yeniden ilan ederiz.

ESENYURT BELEDİYESİNE ATANAN KAYYIMA TEPKİ

Ahmet Özer'in kapısına vurdular, eşini duvara ittirdiler, Eşine Ahmet Bey'i uyandırma imkanı vermeden Ahmet Bey'i yatağında gözaltına aldılar. Aynı anda belediye. Devletin kapısını balyozla kırdılar. Sahte deliller topladılar. Çıktılar topladıkları güya delillerle tutukladılar. İtiraz ettik. Hep birlikte demokrasi darbesine karşı ne yapmamız gerektiğini konuştuk. 40 sayfa dilekçeyi okunamayacak sürede reddettiler. Sonra gizli tanık var dediler. Gizli tanık nereden çıktı. Ahmet Özer'i hakim karşına çıkardın. Gizli takınığı sordum mu yok. Vardıysa o gün sorardın. Demek ki önce tutukladın sonra gizli tanık yarattın. Soruşturma savcısı İstanbul'da iddianame yazma hızıyla meşhur. 200 sanıklı davaya 4 günde yazmış. Tek sanıklı dava 22 gündür iddianame yok çünkü delil yok. Esenyurt'ta da kimse böyle bir sürece inanmıyor. 

AKP'ye ve MHP'ye kötü haberim şu ki. Esenyurt'u gidin bir dolaşın. Ahmet Özer Esenyurt'u yüzde 51 oy ile kazandı. Bugün Esenyurt'ta yapılan araştırmamalarda en kötü sonucun olduğunda Esenyurt kayyıma yüzde 81 ile itiraz etti. Bir gidin bakın ne konuşuyorlar. Esenyurt'un yüzde 80 itirazı şu. Yarısı oy vermiş yarısı vermemiş ya. Öbür yarısının 5 kişiden 4'ü yanlış yapıyorlar diyor. Bizim iki hafta boyunca milletvekillerimiz, başkan yardımcılarımız, il ve ilçe başkanlarımızı geldi gitti. Her gün nöbetteyiz. O nöbetin sonunda iki büyük darbeye karşı farkındalık oluşturdular. Bir Ahmet Özer'e bir de Belediye Meclis grubuna. Nihayet geçen hafta uzun mücadeleler sonunda barikatlar aşıldı binaya girildi odamız geri alındı. Şimdi soru önergesi verebiliyoruz. Denetleme faaliyeti yapabiliyoruz. Ahmet Özer çıkana kadar o belediyeyi vekil yönetecekse o grubun içinden seçilmesi lazım. 

TÜM VEKİLLERE VE POLİSLERE TEŞEKKÜR

Esenyurt üzerinden iki teşekkürüm var. Birisi milletvekilinden tüm yöneticilerimize kadar hepsine. Örgütümüzden rica etmiştim. Polislerin her birisi bir eş bir evlat bir kardeş. Eve gittiklerinde onları mahcup edecek bir şeyle karşılaşmasınlar. Esenyurt ilçe emniyet müdürüne sordum bir polis incindi mi? incinmedi dediler. Günlerce süren görevlere rağmen onca kanunsuz emir verilmesine rağmen bize karşı bir saygısızlık yapmadı. Ben bu milletin vekillerine de bu milletin polislerine de teşekkür ediyorum.

Ajda Pekkan'dan yıllar sonra gelen Zeki Müren itirafı: Faşist ruhu ilk orada gördüm Ajda Pekkan'dan yıllar sonra gelen Zeki Müren itirafı: Faşist ruhu ilk orada gördüm

"MAFYAYA KARŞI BÖYLE DİMDİK DURUN"

CHP'nin başkanları halka hizmet için her şeyi göze alınca tatsız şeyler yaşanmıyor değil. Tahsin Erdem Zonguldak Belediye Başkanımız. Bir pazar yeri verilmiş mafyaya. Bizimkiler mafyayı sokmayıp pazarcıyla direkt ilişki kurunca makam odasında fiili taarruz sözlü saldırı. Buradan 414 belediye başkanımıza diyoruz ki bu milletin hakkını savunmak için çeteye de mafyada böyle durun. Atatürk'ün partisi dimdik arkanızdadır.

SAĞLIK BAKANI'NA İSTİFA ÇAĞRISI

Bugün Meclis'te bir konuk var. Dışardan geliyor aslında gelmemesi gerekiyor. Sağlık Bakanı. Bir yandan ne hazin bir tesadüf Yenidoğan çetesi yargılanıyor. Bir yanda  Sağlık bakanı gelmiş komisyonda bir yıl boyunca hastaneleri nasıl yöneteceğini anlatıyor onunla ilgili bütçe istiyor. O Sağlık Bakanı ki bakan olduğu güne kadar 8 yıl boyunca İstanbul İl Sağlık Müdürü. Onun döneminde yaşanıyor. İhbar geliyor 4 ay çocuklar ölüyor bunlar gözlüyor. Bu sene Mart Nisan'da gözaltılar yapılıyor. Ama hastanelerin sahipleri o kadar hatırlı kişiler ki, o kadar dokunulmaz kişiler ki o hastanelere çocuklar yatırılmalar devam ediyor. Eylüle' kadar duruyorlar. Bu çetenin başındakiler o kadar şımarmışlar ki savcıyı tehdit ediyor. 

Tehdit edince savcı beyin canına tak ediyor. Yeni bir operasyon başlıyor o operasyon sonrasında anlıyoruz ki yıllar önce ihbar aylar önce tutuklama ihbar sonra bile çocuk ölümleri. O hastanelere el kadar bebeleri vermeye devam eden sağlık sistemi. O sürecin sağlık müdür bugün gelmiş ben Sağlık Bakanı'yım. Plan Bütçe komisyonumuz o patik, emzik gösterdi. 18 sene sonra bir mucize çocuğu olmuş. O çocuğu da gitmiş o çete öldürmüş hala bu gelmiş plan bütçe komisyonunda vekillerin gözünün içine bakıp kendisine bakan muamelesi yapılmasını istiyor. Arkadaşlarımız istifaya çağırdılar. O istifa edilecek o güne kadar da kimse bunların yüzüne bakmayacak.

 Şu kadar ar onur namus varsa Bakansın ya. 47 sanık var bir tanesi devlet memuru değil. Kimi koysa onu işaret edecek. ikinci üçüncü ifadede kabak gibi ortada kalacak. Sen kendini nasıl savunursun. sen bu sistemin içinde en önemli çarksın. Bu yargılamada o yüzden onu orada tutuyorlar. Nasıl Soma'da vermediler iş yukarı gitmesin diye bunu da orada tutuyorlar. Bu iktidarın uygulamaları, ne kadına ne Narin'e ne Sur'dan atılan kızlarımıza, ne sokaktaki canlara ne yoksullara ne gençlere kimseye iyi gelmemektedir, bu iktidarın gitmesi Türkiye'nin yüzünün gülmesinin tek şartıdır.

"BAKAN TEKİN BİZZAT ATATÜRK'E SALDIRMIŞTIR" 

Hafta sonu yalanlarla, iftiralarla tarihi eğip bükerek laiklik ilkesi üzerinden Cumhuriyete, kurucu kadrolara, bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saldırmıştır. Vay efendim, o dönem camiler kapatılmış. Neymiş?

Camiler ahıra çevrilmiş. AK Parti'nin 22 yıllık kutuplaşma siyasetinde uydurduğu, kullandığı ne kadar yalan varsa hepsini birden bir cümlede kullanıp aman bir gerginlik çıkarayım, bir kavga çıkarayım. Arkam boşaldı, bizimkiler de beni eleştiriyor, arkamı toplatayım, CHP'yle karşı durunca bana sahip çıksınlar diye aklıca uyanıklık yapıyor, şeytanlık yapıyor.

Bu safsatalara verecek yanıtların hepsi verildi. Verilmeyecek yanıt yok. Bir tek şeyi bilsin; laiklik din düşmanlığıymış da, yok camiler ağır olmuş da. Eğer o anayasayı yapanlar, bu ülkeyi kuranlar, başta Gazi Mustafa Kemal olmasaydı o camilerde şimdi ezan okunmuyordu arkadaş.

Bakanlığı döneminde eğitimde fırsat eşitliği yerlerde sürünen, öğrencileri okulda aç bırakan, milli eğitimi vakıf dernekler adı altında tarikatlara yönettiren, onlara peşkeş çeken bir bakanla karşı karşıyayız.

Yusuf Tekin, sen öğrencilerin yüzde 31'i kahvaltı yapmadan okula giden bir Milli Eğitim Bakanısın. Sen öğrencilerin yüzde 25'inin okulda en az bir kez "Birinin elinde bıçak gördüm." dediği bir dönemde Milli Eğitim Bakanısın.

Sen öğrencileri kantine gidince tost alamayan, iki günde bir tost alsa ya da bir tostu ortadan ikiye bölüşse yanında ayran içemeyen öğrencilerin Milli Eğitim Bakanısın. Sen okullarda öğrencilere yemek dağıtma sözünü seçimden sonra unutan, "Yemek dağıtalım." dediğimizde biz Türkiye'deki okullarda öğlen üç kap sıcak yemek verelim, çorba verelim, temiz su verelim dediğimizde o kapıları bize kapatan inat uğrunda öğrencileri aç bırakan, kötü suya muhtaç bırakan bir Milli Eğitim Bakanısın.

Öğlen okulları pislik götürürken bütün yaz durup durup durup okullar açılınca o pisliği görünce "30 bin eleman almak lazım." diye başvuruda bulunup o sırada Cumhuriyet Halk Partililer tuvaletleri, okulları, her yeri temizlemek için el uzatınca kamera olmadan, rozet takmadan "Gitsin belediyelerimiz ne gerekiyorsa yapsın." dediğimizde çocukları hastalığa, pisliğe terk edip inadından o okulları seçilmiş belediye başkanlarına kapatan birisisin.

Bak, CHP ne ahır yaptı , ne cami kapattı. Köyde cemaat yokken cepheye, camileri, ezanı, bayrağı, milleti kurtarmak için giden cephaneler akşam ıslanmasın, cephede tutuklu yapmasın diye camide barındırılan, köyde cemaat yok, hepsi hepsi cephede çarpışırken o camideki barındırılan mühimmata "Camileri ahır yaptılar" diyen, o mühimmatın etrafındaki düşen samanı görüp ahır yaptılar diyen o samanları söyleyen, o samanının üstündeki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cephesine yetiştirilen mermilerin ne kadar kutsal olduğunu görmeyen, bunun üzerinden bu utanç yalanlarını atayana da diyorum ki biz cami imamı kapatmadık. Ama cami kapatmanın bir günahı varsa bu senin yaptığın bu çocukları aç bırakmanın, hasta etmenin bin günahı var, milyon günahı var.

TEĞMENLERE İHRAÇ TALEBİNE TEPKİ
Çıktılar hiç olmayacak zamanda gerginliği üretmek için alarma geçtiler. Sokak röportajı yapan bir hanımefendiyi olmayacak bir maddeden hapse attılar. En nihayetinde teğmenler. mezun oluyorlar. Deniz, Hava ve Kara Harp Okulu tarihte ilk kez üçüncünde birincisi genç kadın teğmenler. Başta hatırlarsak bu Meclis'e dört tane ittifak ortağı soktular. Kadınlar sahiplendirilmelidir diye. Atatürk'e düşman millete düşmanları buraya taşıyanlar o üç kadının birinci olmasını hazmedemediler. O teğmenler geçen seneki yönetmeliğe kadar var. Kılıç çekiyorlar yemin ediyorlar Atatürk'ün askerleriyiz diye bitiyorlar. 

"KEŞKE YUNAN KAZANSAYDI DİYEN SENİN FESLİ HOCAN GİBİ Mİ?"

Bu törende Mustafa Kemal'in askerleriyiz dediler diye önce hiçbir şey olmadı. Sonra Hizbullahçı gerici kafa ve onun AKP'ye sirayet etmiş çeşitli uzuvları harekete geçti. 8 gün sonra, Erdoğan'ın 8 gün önce hatırını sorduğu hediyesini verdiği kadın teğmenimiz başta olmak üzere döndü hepsine saldırmaya başladı. Sonra soruşturmalar, darbeci, diyenler atalım diyenler. Suç güya emre itaatsizlik. Esas karın ağrısı Mustafa Kemal'in askerleriyiz demeleri. Neymiş bunu söylersen 28 Şubat oluyormuş. 28 Şubat'ta Mustafa Kemal yok. 1938'den beri Mustafa Kemal şurada. Bu teğmenler Mustafa Kemal 'in askerleriz demeyecek de Tirkopis'in askerleriyiz mi diyecekti keşke Yunan kazansaydı diyen senin hocan gibi mi? Bu mesele 28 Şubatlık değildir, sizin hazımsızlığınız keşke Yunan kazansaydı diyen Atatürk'ün heykelleri yerde sürüklensin diyen Fesli deli Kadir'in anlayışına ortaksanız bilelim. Mustafa Kemal'in askerlerinden bu memlekete hiç zarar gelmedi gelmez. Ama 15 Temmuz'da gördük Fethullah Gülen'in askerleri ne yaptı bu ülkeye. 

"MÜSEBBİBİ ERDOĞANDIR"

Biz bu ülkeye kumpas kuruldu derken, bugünkü genel kurmay başkanının silah arkadaşlarını ziyaret ederken, o gün o kumpası kuranlar ile bugün ülkeyi yönetenler etle tırnak gibiydi. Ne istiyorlarsa veriyorlardı. O günden bu güne bu ordu ne kan kaybettiyse, bir müsebbibi geçtiğimiz hafta ölen Fethullah Gülen ise diğer müsebbibi de onların önünü açan her makamı onlara veren Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bunun için AKP ve MHP'nin kıymetli seçmenine diyorum ki bulabilirseniz AKP'li vekillere söyleyin bu yol yol değil. Bir kez gittik bu millete felaketi yaşattık. Sadece alnı secdeye değiyor diye. Liyakate değil sadakate bakanlar bu ülkeye felaketi yaşattılar. Onun için Mustafa Kemal'in askerlerine  sahip çıkmak bu milletin vatan millet borcudur. 

"TEĞMENLERDEN DARBE ÇIKARMAK SİYASİ HESAPTIR" 
 

Darbe yapılanması çıkarmak kötü bir siyasi hesaptır. Her teğmen rütbesini taktığı gün Genelkurmay Başkanı olmayı hayal eder. Atatürk'ün teğmenlerinin hedefi bu millete en üst noktada hizmet etmektir. Bordo Berelilerin mezuniyet töreninde yeminde unutmuşlar. Bir fırsatçı ordusu var ki, Mustafa Kemal'in ordusuna FETÖ'yü enjekte eden zihniyet, Mustafa Kemal'in askerleri yerine hastalıklı hücreleri enjekte etmek istiyor.

O KILIÇ TÖRENİNİ YENİDEN YAPTIRIRIZ

Buradan bir kez daha sesleniyoruz; hepinizin evladı var. Bu çocukları ihraç etmek, okul birincisi kolay mı yetiştirildi? Biz bu teğmenlere sahip çıkacağız. Geçmişte de sahip çıktık, bundan sonra da sahip çıkarız. İktidar olunca haksızlıkla atılan kim varsa geri alırız. Bu arada geçen süre onlara çok şey kaybettirir. Atma, yapma, kula hakkına girme. Girersen günü geldiğinde o atılan teğmenlere kılıç töreni yaptıracağız, engel olanları emekliye yollayacağız.

ASGARİ ÜCRET TALEBİ

Asgari ücretliler diyor ki hedefimiz 30 altında yokuz dediniz gönlümüze girdiniz ama bize bunu vermeyecekler. Koro halinde şunu söylüyorlar. Asgari ücret artarsa enflasyon artar. Bu en büyük yalan. Asgari ücretin etkisi 10'da 1. 10'da 9'unda başka nedenler var. Sen Temmuz ayında ne verdin 0. Ne oldu Temmuz enflasyonu? demek ki asgari ücreti durdurunca durmuyor. Ayrıca enflasyonun altında gerçekleşen değil hedef enflasyonda zam vermek. Tayyip Erdoğan'ın yemini var ben emeklimi asgari cüretlimi enflasyona ezdirmeyeceğim diye.

Sen KDV'yi artır elektriği artır her şeye zam yap. Asgari ücretliye gelince sana zam yaparsam enflasyon artar. Biz CHP olarak şunu öneriyoruz.

1) Asgari ücret 30 bin lira olmalıdır. 2) Bu asgari ücret artışından esnaf ve KOBİ korunmalıdır. Teklifimiz sunacağız. İşyerleri için prim gün sayısında cari ay baz alınmalıdır. Bir iş yerinde 1 ila 10 çalışan varsa kendisine 700 lira destek ödeniyor. Yanında 1 kalfa çalıştıran berberi 30 bin lira asgari ücret aradaki fark esnafın sırtına gitmesin diye, desteği 6 bin lira 10 - 50 çalışan için 3 bin liraya 50-100 arası 2 bin lira 100'ün üzerinde çalışanlara 1500 liraya çıkarılmasını öneriyoruz. 

Ankara, İstanbul, Manisa belediyesi ödemediler, şimdi Tayyip Bey diyor ki 'Bizimkiler yedi, CHP hesabı ödeyecek' diyor. Haciz yoluyla CHP'yi aciz gösterme yolları. Elbette zorlanırız, aksamalar yaşanır ama sanmayın ki bu kötülüğü yapınca milletin gönlünden biz düşeriz. Siz böyle yaparsanız oturduğunuz o üst koltuktan siz inersiniz. Bir dönem bizde değildi Süleymanpaşa Belediyesi. Nasıl oldu dedik. Dört arsa verip borçtan düşürmüşler. biz de yapalım o zaman? Bize yok. Üstü camili, trafolu, okullu arsalar teker teker borçtan düşülmüş ama bize yapmıyorlar. 

Kaynak: Haber Merkezi