CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'deki olağanüstü Can Atalay özel oturumunda TİP Milletvekili Ahmet Şık'a saldıran AKP'li Alpay Özalan için, “Demokrasi mikrobudur, onun işi hastalık yapmak” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önemli açıklamalarda bulundu. Gerçek Gündem’den Seyhan Avşar ve Altan Sancar’a konuşan Özel, İmamoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesini yorumladı, kurultay iddialarına yanıt verdi, TBMM’deki Can Atalay özel oturumunda yaşananlarla ilgili konuştu.

İMAMOĞLU-KILIÇDAROĞLU GÖRÜŞMESİ: BİLGİM OLMASA DA RAHATSIZLIK DUYMAM

Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görüşmesine ilişkin şunları söyledi:

"Normali bu. Partide de bir normalleşme ihtiyaç var. Yıllarca birlikte çalışmış kişiler. Aksi yanlış. Ekrem Bey gitmeden önce böyle bir ziyaret yapmayı iki üç hafta önce de planlanmıştı. Ziyarettem bilgim vardı tabii. Hacıbektaş'tayken 'Ben Kemal Bey'i salı günü ziyaret edeyim, kendisiyle böyle konuşacağım' dedi. Ben de 'İyi olur' dedim. Bunlar gayet normal şeyler. Mansur Bey de gitmeden önce bilgi verdi, gittikten sonra bilgi verdi. Birbirimize nezaketimizden bunlar yapılıyor. Bilgim olmasa da bir rahatsızlık duymam yani. Ne olacak? Partinin önceki genel başkanıyla herkes bir araya gelebilir. Hiçbir mahsur görmem ama sağ olsun arkadaşlar nezaket gereği bilgi veriyorlar."

Ekrem İmamoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile görüştü Ekrem İmamoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile görüştü

“GÜYA KEMAL BEY’İ YENİDEN GENEL BAŞKAN YAPMAK İSTEYEN ARKADAŞLAR…”

Özel imza toplanıp kurultaya gidileceğine yönelik iddialara ise şu yanıtı verdi:

Şöyle yani şimdi bunlar iddia ve gerçek olmadığı için çok değerlendirilecek şeyler değil ama hani mesela bir olağanüstü kurultay çağrısı ya da işte tüzük kurultayını seçimli kurultaya çevirme çabası falan parti başarısızsa olur. Parti 47 yıl sonra ulaştığı en yüksek mertebedeyken bunun siyasi bir karşılığı yok. Bunu herkes bilir. Zaten böyle bir çaba da yok. Yani böyle bir çaba içinde olan yok.

Ama bir takım işte partide güya Sayın Kemal Bey'i yeniden genel başkan yapmak isteyen, onu savunan ama bizim daha önce partide hiç görmediğimiz birtakım arkadaşlar böyle haberler yazıyorlar, söylentiler yayıyorlar, tweetler atıyorlar. Yani onlar da onunla meşgul oluyor yani. Biz partiyi iktidar yapmakla meşgulüz, onlar da öyle şeylerle meşgul oluyor. Ama ben bir tane delegeden imza istendiğini duymadım.

Bir grup kerameti kendinden menkul bir ekip var. Kimi sosyal medyadan saldırıyor, kimi yalan haberler yaymaya çalışıyor. Ben onlarla meşgul değilim. Ben partiye iyi bir tüzük yapmakla, partiyi iyi yönetmekle meşgulüm. Anketler geliyor. Bunlara göre AK Partiden bazen 7, bazen 5 puan öndeyiz.

“BAŞKA PARTİYE NASIL KONUŞACAĞINI TARİF EDEMEM”

AKP’li Alpay Özalan’ın Ahmet Şık’a saldırdığı ‘Can Atalay’ toplantısındaki konuşmasına yapılan eleştirilere ilişkin ise şunları söyledi:

“Sadece o konuşmayı öyle izleyince Murat Sevinç de haklı. Ama orada şu detay var; Meclis'te kısa söz talebiyle yaptığım ve şu şerhi düştüğüm bir konuşmaydı: Bütün itirazlarımız duruyor ve birazdan arkadaşlarımız dile getirecek. Grubumuz adına grup başkanvekillerimiz konuşacak ve konuşacakları konu hukuksuzluk ve orada yaşanan her şey. Onlardan önce genel başkanın söylenecek sözü söylemesi, o arkadaşlara 'Siz bu işi beceremezsiniz' demek. Ben grup başkanvekiliyken bana yapsaydı mesela Kemal Bey, ben herhalde görevi bırakmayı düşünürdüm.

Birincisi bu arkadaşlara büyük bir saygısızlık olurdu. İkincisi ben Mahmud Abbas oturumuna katılamamışım çünkü ayağım kırılmış. Ertesi gün geliyorum. Dış politika açısından da insanlar 'Ana muhalefet katılmadı' diyebilir. Oraya bir şerh düşmem lazımdı, onu söyledim. 'Dün bu yüzden gelemedim, bugün geldim ama Mahmud Abbas ile telefon görüşmesi yapacağım' dedim. Ertesi gün de yaptım zaten. Ayrıca ben kavga çıkıp Alpay Özalan saldırdığında Meclis Başkanı'nı aradım. Ondan önce Ahmet Şık'a geçmiş olsun telefonu açtım. Gülistan hanımı odasında ziyaret ettim. Bizim Okan (Konuralp) yaralanmıştı. Hem yüz yüze ayaküstü hatırını sordum hem de sonra telefonla sağlık durumunu takip ettim. Ardından Meclis Başkanı'nı aradım. Meclis Başkanı'na 'Anayasal bir suç işleniyor. Bekir Bozdağ'ı taşere edemezsiniz. Suçu ona işletemezsiniz. O görüşmeye başkanlık etmelisiniz. Oturumu siz yönetmelisiniz, Bekir Bozdağ yönetmemeli' dedim. Benim dediğimi yaptı.

Meclis Başkanı'na 'Müdahale etmeniz, şiddete karşı tavır koymanız önemli. Sizin yaptığınız uygulamalara ilişkin bütün itirazları arkadaşlarımız söyleyecek' dedim. Ben bu kapsamda kaldım, gerisini arkadaşlar söyledi.

Ahmet Şık ile de konuştum. Bu pazartesi de konuştum. Ben kendisini aradım, o da bana geçmiş olsun demek için ulaşmaya çalışmış. Kendisine de 'Asla ikisi denk tutulamaz. Ama bizim açımızdan da yaptığı ilk cümlenin o cümleler olması ve oturumun bu noktaya gelmesi hiç faydalı olmadı. O yüzden bir kez daha çağıracağım' dedim. Ben başka partiye nasıl konuşacağını tarif edemem. Ama Ahmet Şık'ın ilk cümleden kullandığı o kelimeler.... İç Tüzük'e göre o lafı söylüyorsan o cezayı alıyorsun.

“ALPAY DEMOKRASİ MİRKROBUDUR, İŞİ HASTALIK YAPMAK”

Alpay beyin milletvekili yapılması doğru değil. Meclis İdare Amiri yapılması doğru değil. Alpay beye ödenen maaşının her bir kuruşu israftır bu memleket için. O kadar kötü bir şey ama mikroba 'Niye Hastalık yapıyorsun?' diye sorulmaz. Bana diyorlar ki 'O da ceza aldı, o da ceza aldı.' İç Tüzük'e göre saldırı ve küfür/hakaretin cezası bu. İlkinde kınama, sonra çıkarma veriyorsun. Bu Alpay ile Ahmet Şık'ı denk tutmak meselesi değil. Esas mesele mikroba 'Neden hastalık yapıyorsun?' diye sorulmaz. Ama Alpay'a bu fırsatı vermeden biz o oturumda usul tartışmasıyla bütün imkanları tüketmeliydik. Biz hiçbir şey yapamadık ki o gün. Kan bulaştı. Gözümüzün önünde kadın dövdüler. O tansiyonun içinde bir genel görüşme oldu gitti. İnsanları bizim vicdana davet etmemiz gerekirken herkes tuttuğu safta yürüdü. Oysa ki genel görüşme açılmasını öneriyorduk. Belki gruplar arası diyalogla bir genel görüşme açılsa 2 gün istişareler olabilirdi partiler arasında. Ama o an ben Ahmet Şık'ın o gün söylediği sözün ve üslubun taktiksel olarak da yanlış olduğunu düşünüyorum. Ayrıca İç Tüzük'e göre de sorunlu ifadeler. Karşı tarafa hak etmediği bir mağduriyet yarattı. Sen bütün AK Parti vekillerine 'cibiliyetsiz' deyince biz bütün haklı davamızdan savunmaya geçmek zorunda kaldık muhalefet olarak. Onlar için bahane oldu. Ama Ahmet Şık'a 'Neden yanlış yaptın?' diyebilirim. Bu hakkım var, onlar da bizi eleştiriyorlar. Alpay demokrasi mikrobudur. Onun işi hastalık yapmak."

https://tele1.com.tr/ozgur-ozel-suaviyi-evinde-ziyaret-etti-1125748/

Kaynak: TELE1