Şarkıcı ve oyuncu Özcan Deniz oğlunun doğum gününü paylaştığı fotoğraflarla kutladı. Deniz, eski eşi Feyza Aktan'a ateş püskürdü. Deniz, "Zalimlik bu sene de sahnelendi" diyerek Aktan'ın, haftalardır oğlunu kendisinden kaçırdığını iddia etti.
Oyuncu ve şarkıcı Özcan Deniz, Feyza Aktan ile 2018 yılında nikah masasına oturmuştu. Özcan Deniz, 2019 yılında "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" nedeniyle çekişmeli boşanma davası açmıştı. Çift, 2 yıl önce anlaşmalı olarak boşanmıştı. https://tele1.com.tr/ozcan-deniz-ile-feyza-aktanin-davasinda-velayet-karari-cikti-532007/ Özcan Deniz'in eski eşi Feyza Aktan ile yaşadıkları uzun süre magazin gündemini meşgul etmişti. Eski eşine şiddet uyguladığı iddiasıyla yargılanan ünlü şarkıcı, davadan beraat etmiş ve Aktan'ı affettiğini belirtmişti. Özcan Deniz Instagram hesabından yaptığı paylaşımla ateş püskürdü. Hikaye serisi yapan Özcan Deniz, "Zalimlik bu sene de sahnelendi" diyerek paylaşım serisi yayımladı. Deniz, oğlunun doğum gününde dahi kendisine gösterilmediğinden dert yakınarak paylaşımda bulundu:YİNE AYNI OYUN SAHNELENDİ
Özcan Deniz ve Feyza Aktan arasında dün yeni bir gelişme yaşandı. Deniz, oğlu Kuzey'in önceki doğum günlerinde olduğu gibi bu sene de kendisine gösterilmediğini iddia etti. Sosyal medya hesabından eski eşine tepki gösteren Deniz paylaşımlarıyla dikkat çekti: Aynı oyun tekrar sahnelendi. Yine aylardan nisan, yine sen benden uzaklara kaçırıldın ve yine kötüler konseyi bir şeylerin peşinde! Muhtemelen geçen yıl olduğu gibi, Anneler Günü için de bir Instagram şovu hazırlanıyor. "Mağduru" oynamanın tadına varıldı çünkü. Sonuç alamadıkça seni kullanmaktan bir adım bile geri atmadan aynı filmi tekrar tekrar oynuyorlar. Daha önceki oyun; beni velayet davasından geri çekmek içindi, şimdi ise işledikleri suçlara göz yummamı sağlamak. Aslında affetmiştim. Ama galiba amaç aynı zamanda haber olmayı da sağlamak (çünkü geçen sene çalışmıştı bu) ve ulaşılamayan hedeflere ulaşmak! Bunun için de çok güzel kullandılar herkesi sessizliğimi ve çaresizliğimi de sonuna kadar sömürdüler. Senin tek suçun benim oğlum olman. Bir garibanın oğlu olsaydın çoktan seni kapıma bırakıp kayıplara karışmışlardı.ÇOCUĞUMU BENDEN UZAKLAŞTIRDILAR
Normal şartlarda 5 metre bile yakınıma yaklaşamayacak insanlara bu cesareti ben verdim. Öyle ki; senin gözünün önünde babana tekme tokat girişecek kadar, taraflı programlara çıkıp şuursuzca "bir daha olsa bir daha yaparım" diyerek tehdit edecek kadar, senin tek hayat garantin olan babanın 30 yıllık kariyerini ve emeğini iftiralarla bitirmeye çalışacak kadar, benden 7 yüz KM öteye kanunları, haklarımızı, senin menfaatlerini hiçe sayıp götürecek kadar cesaretlendiler. Benim onayım ve haberim olmadan seninle ilişkimizi çıkmaza sokacak kadar uzağa, bir bilinmeze sürüklediler. Daha doğrusu taşındılar. Ve giderken değil, gittiğinizde bana haber verildi. Samimiyetsiz "iyi niyet davranışları sergileyerek, işlenilen suçu hafifletmeye çalışıyorlar. (İstediğin zaman gelip görebilirsin v.s) Seni oraya gelip alarak otellerde, sana ait olmayan odalarda ve ortamlarda görmemi sağlamaya çalışıyorlar. Böyle olsun ki bir daha geldiğimde otele gitme fikri ‘senin benimle gelmeni engellesin’ diye. Bana en azından bir hazırlık yapma şansı bile tanınmadı. Ve orada seni almaya geldiğimde, senin yanında ne gibi bir saldırıya uğrayacağım belli değil. Çok belli oraya çekilmeye çalışılıyorum. Ben burada, odanın olduğu, oyuncaklarının olduğu, arkadaşlarının ve seni seven onca insanın olduğu evinde bekliyorum oğlum seni. 3 haftadır göremiyorum seni. Senden özür diliyorum bu cesareti onlara taa baştan verdiğim için. Önce doğum günü hazırlıkların bana "göndereceğim" diye yaptırıldı, sonra kanunlara ve bize verilen haklara bile karşı gelerek götürüldün. Tıpkı geçen doğum gününde yapıldığı gibi. Dedim ya "aynı Film oynanıyor"TUTTUĞUM EVİ BEĞENMEDİLER
Okula yazdırdım, okuldan alındın ve sonra "bizi eve hapsettin" diye akla zarar gerekçeler gösterildi. Amaç kendilerine araba aldırtmaktı. Yani mal talebiydi. Alırdım sorun değil ama "oğlumun kemerini bağlamadan arabaya bindiremezsin" dediğimde bana alaycı mesajlar attılar. Ben senin güvenliğini tehlikeye atarak bunu yapamazdım. Bir çok ailenin hayalini kurup oturamadığı eve "dağ başı burası" dendi ve götürüldün. Bu "dağ başı" denilen yer Babanın ve bir çok kuzeninin oturduğu, deniz seviyesinde, her türlü ihtiyacının (okul ve hastanen de dahil) yürüme mesafesinde olduğu medeni ve imkanlarla dolu, şehir büyüklüğünde bir yer. Kaç babalar günümüz, 23 Nisan’ımız, bayramımız ve kaç doğum günümüz katledildi hepsi defterimde yazıyor oğlum. Keşke böyle olmasaydı ve keşke herkes payına düşeni yaşayıp seni mutlu etmek için benim kadar çıkarsız uğraşsaydı.
Muhabir: Alp Yanardağ