Öz kızına cinsel istismarda bulunan erkek, 26 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı

Yayın tarihi: 6 Nisan 2022 Çarşamba 2:46 pm - Güncelleme: 6 Nisan 2022 Çarşamba 2:46 pm

Muğla’da, öz kızına yıllarca cinsel taciz ve saldırıda bulunan ve kızının şikayeti üzerine ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan tutuklanarak, cezaevine gönderilen baba, ‘zincirleme şekilde alt soya karşı silahla nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 26 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Muğla’nın merkez İlçesi Menteşe’de 24 yaşındaki öz kızına lise yıllarından beri cinsel istismarda bulunan baba T.G. (55), 26 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Üniversite öğrencisi mağdur, babası T.G. tarafından lise yıllarında cinsel tacize, son iki yıldır da silahla tehdit edilerek cinsel saldırıya uğradığını belirterek, geçen yıl ocak ayında polise şikâyette bulundu. Baba, öz kızının şikâyeti üzerine 18 Ocak 2021’de gözaltına alındı ve 20 Ocak 2021’de ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan sulh ceza hakimliğince tutuklanarak cezaevine gönderildi. Mağdur hakkında gizlilik, geçici koruma ve güvenli bir konutta barınma kararı alınırken diğer aile bireyleri için de uzaklaştırma kararı talep edilmişti.

Cinsel istismar ve ölüm tehdidi aldığı eşini öldüren kadın tahliye 

Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi 31 Mart’ta yapılan üçüncü duruşmada baba T.G. hakkında, önce ‘zincirleme şekilde alt soya karşı silahla nitelikli cinsel saldırı suçundan’ 14 yıl hapis cezası verdi. Bu 14 yıl hapis cezasını, sanığın suçu silahla tehdit ederek işlemesi sebebiyle yarı oranında arttırdı ve 21 yıla çıkardı. Daha sonra sanığın bu suçu yıllarca, defalarca yapması, zincirleme suç nedeniyle 1/4 oranında artırarak 26 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkûm etti ve tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mağdurun avukatı Alev Öztürk, dava sürecinin müvekkili için zor bir süreç olduğunu ve babası T.G.’den şikayetçi olmasının yıllarını aldığını söyledi.

“CESARET EDEBİLMESİ YILLARINI ALMIŞ”

Dava sürecine ilişkin ANKA Haber Ajansı’na açıklama yapan avukat Öztürk, şunları söyledi:

“Müvekkil, öz babası tarafından yıllardır sistematik bir şekilde cinsel istismara uğruyor ve geçen yıl ocak ayında şikayetçi oluyor. Şikayeti üzerine baba, gözaltına alınıp 2 gün sonra da tutuklanıyor. Bunun üzerine başlatılan savcılık soruşturmasında mevcut dosyada deliller, mevcut adli tıp raporu, bulgular neticesinde baba hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan dava açılmıştı. Yargılama süreci yaklaşık bir yıl sürdü. Bu bir yıllık süreç içerisinde 3 duruşma görüldü ve zor bir süreçti müvekkil açısından. Çünkü aile içi bir cinsel istismar söz konusu olduğu için en başta şikayetçi olmak, dava açılmasını sağlamak bunlar hakikaten zor süreçlerdi onun için. Çünkü yaşadığımız toplum belli. Örf, adet, kültür, toplumsal roller belli. Nitekim müvekkilin aile yapısı muhafazakar bir aile yapısı. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, bunları söylemesi, cesaret edebilmesi, şikayetçi olabilmesi ki onun da yıllarını almış.

“CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKEDEYDİ”

Aile bireyleri, kardeşleri, annesi, babasının kardeşi tarafından sürekli tehdit edildi. Biz müvekkil hakkında birçok koruma kararı almak zorunda kaldık. Can güvenliği gerçekten tehlikedeydi. Geçici koruma altına aldık, gizlilik kararı aldık. Burada öğrenciydi, okul değişikliği talebinde bulunduk ve şehir değiştirmek zorunda kaldı. Gizlilik kararı doğrultusunda da bir yıldır kimse nerede yaşadığını bilmeden o gizlilik kararı ile hayatını devam ettirdi. Aile bireyleri hakkında uzaklaştırma kararı aldırdık çünkü sürekli tehdit ediyorlardı.

SANIĞIN CEZASINDA İNDİRİM YAPILMADI

Gelinen noktada bugün çıkan ceza benim için, müvekkil için tatmin edici ceza oldu. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın sonuna mahkeme hiçbir indirim yapmaksızın Sanık hakkında öncelikli zincirleme şekilde alt soya karşı silahla nitelikli cinsel saldırı suçundan 14 yıl hapis cezası verdi. Bu 14 yıl hapis cezasını sanığı suçu silahla tehdit ederek işlemesi sebebiyle yarı oranına arttırdı 21 yıla çıkardı. Nitekim bu suçu yıllarca defalarca yaptığı için zincirleme suç nedeniyle 1/4 oranında artırarak 26 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkum etti ve tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ceza kanunun 62. maddesi kapsamında da toplum hepimizin bildiği iyi hal indirimi kravat taktı, ‘pişmanım’ dedi, mahkeme de sorun çıkarmadı gibi sebeplerle herhangi bir indirim uygulamadı. Bu indirimi uygulamamasındaki gerekçesi de bence çok güzel, ‘verilecek cezanın caydırıcı olmasının gerekmesi ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkileri nedeniyle 62’nin uygulamasının gereği olmadığına’ diye karar verdi.

“HAK ETTİĞİ CEZAYI ALMASI MÜVEKKİLİN BAŞINA GELENLERİ SİLMİYOR”

Bizim için güzel bir karardı bir yıllık sürecin sonunda bunca zorluğun sonunda sanığın hak ettiği cezayı almak elbette ki yaşananları, müvekkilin başına gelenleri yok etmiyor, silmiyor. Sanığın hak ettiği cezayı alması bizim içimizi rahatlattı. Bizim içinde bir umut oldu. Bu tip yargılamalar da genel olarak cinsel saldırı suçu, kapılar ardında, hiç kimsenin tanığı olmaksızın uygulanan cezalar olduğu için ve İstanbul Sözleşmesi’nde ‘kadın beyanı esastır’ hükmü, hiçbir zaman bu ülkede uygulanmadığı için, özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden el çektikten sonra zaten kadın beyanı yok sayılmaya başlandığı için genel olarak bu tip cezalarla karşılaşamıyoruz çoğunlukla. O yüzden bizim için iyi bir sonuç oldu. Sanığın hak ettiği cezayı aldığını düşünüyoruz.”

“DEVLETE SIĞINIP O YAPAN ŞAHISLARI İFŞA ETSİNLER İSTİYORUM”

Mağdur üniversiteli, geçtiğimiz yıl ocak ayında avukatı ile yaptığı görüşme de ise şu ifadeleri kullanmıştı:

“Kendi evimde, kendi odamda bir buçuk ay kilitli kalıp, hapis hayatı yaşadım. Bu olaylardan sonra evleneceğim, sevdiğim insanı da kaybettim ve yapayalnız kaldım. Akrabalarım can güvenliğimi tehdit ediyor. Koruma kararlarım çıktı. Devletin kanunları var. Mecbur kalmadıkça zaten çıkmamak istiyorum. Tüm bu yaşananların benim suçum olmadığını, benimle aynı kaderi paylaşan mağdurların da suçu olmadığını biliyorum. Artık bu tarz şeyleri, tehdit edilseler bile şikâyet etsinler. Devlete sığınıp o yapan şahısları ifşa etsinler istiyorum. Yasalar var.”