Otokrat liderler ABD’ye güvenmeli mi?

Yayın tarihi: 17 Nisan 2023 Pazartesi 6:22 am - Güncelleme: 17 Nisan 2023 Pazartesi 6:22 am

Yılmaz Polat

Ülkelerinde korku salan darbeyle yada seçimle gelmiş ‘Otokrat’ ve ’Diktatör’ tanımlamasına giren liderler genellikle sırtlarını Washington’a yaslar. Kendilerini iktidara taşıyan ABD’nin isteklerini yerine getirir, politikalarını tartışmadan uygular.

Otoriter rejimlerin gölgesinde ABD’ye yatırım yapar, ailecek götürdükleri paralar konuşulur, mülk sahibi olurlar. Eşlerinin mücevherleri, ayakkabıları, çantaları dünya basınına malzeme olur.Yerlerine aile bireylerinden birini hazırlamayı ihmal etmezler.
ABD’nin desteği devam ettikçe kendilerini güvende hisseder, ülkelerinde halkı ezer, baskı rejimini sürdürür, muhaliflerin sesini kısar, medyayı kontrol eder, sindirir.
Bu süreç Washington’da gözden düşünceye kadar devam eder.

ABD sonra güvenilir dost ve müttefikimiz dediği kişileri terkeder, sırtını döner, ülkeye bile kabul etmez.
Yakın tarihte bunun birçok örneği vardır.

İran Şahı Pevlevi, Filipinler diktatörü Ferdinand Marcos, Panama’da Manuel Noriega, Mısır’da Mubarek, Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali ve nicelerinin sonu aynı oldu. Güney Amerika ülkelerindeki diktatörler de aynı sonu paylaştı.
Örneğin, Şah Pehlevi ABD’ye alınmadı, Meksika ve Panama gibi ülkeleri dolaştıktan sonra siyasi sığınmacı olarak Mısır’da öldü. Noriega ABD’de tutuklandı.
CIA’ya çalışan Panama diktatörü Noriega’nın bu fotoğrafı çok çarpıcıdır.

Marcos sürgünde olduğu Hawaii’de , Bin Ali sürgünde olduğu Suudi Arabistan’da öldü. Hepsinin hakkında birçok kitap yazıldı.
ABD’nin vefa örneğine ilişkin Türkiye’den de Kenan Evren örneği var.
Gazeteci olarak izlediğim ilginç bir olayı nakledeyim.

‘Türk Kamuoyu ABD’nin 12 Eylül darbesine verdiği destek ve karşılığında aldıklarının yabancısı değil. Celal Bayar’dan sonra ABD’yi ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı darbeci Evren Beyaz Saray’da Başkan Reagan tarafından 21 pare top atışıyla törenle karşılandı. Amerika’nın en yüksek askeri nişanlarından liyakat madalyası ‘ legion of merit’ verildi. Reagan övgü dolu konuşmalar yaptı, Beyaz Saray’da balo düzenlendi, ünlü milyarder Rockefeller tarafından ağırlandı. Dönemin yandaş gazetecileri geziyi kendilerine göre yazdı, yorumladı.
Her saltanatın bir sonu olur. Evren 1988 yılında emekli oldu. Prostat ameliyatı için Houston’daki Medical Center’a geldi. Bu kez Evren’in etrafında birkaç aile ferdinin dışında kimse yoktu. Görkemli karşılamalar geride kalmıştı. Ankara’dan Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği’ne Evren’e koruma verilmesi için ABD makamlarına istekte bukunulması talimatı verildi. Büyükelçilik Dışişleri Bakanlığından resmen koruma talep etti.

Amerikalılar reddetti ve koruma vermedi. Kenan Evren’in Houston’daki güvenliğini Türkiye’den getirdiği koruması Mehmet sağladı. Mehmet’in tabanca taşıma izni bile yoktu.’
ABD bir dönem muteber adamları olarak gördükleri Evren’e neden iki korumayı çok gördü ?
Ne dersiniz, ‘Otokrat’ ve ’Diktatör’ tanımlamasına giren liderler ABD’ye güvenmeli mi?’