Diyarbakır’da, Osmanlı döneminden kalma tüzük ile yönetilen genelevde ahlak polisleriyle genelev yönetimi arasında “pencere” krizi sürüyor.
Türkiye’de, ilk genelevin İstanbul Beyoğlu’nda Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde kurulmasından bu yana 189 yıl geçmesine rağmen birçok genelev, halen bu dönemden kalma tüzükle yönetiliyor. Bazı genelevlerin yüz yıldan fazla önce çarşı içerisinde kalması nedeniyle kapı ve pencerelerin kapalı tutulmasını şart koşan tüzük, günümüze uyarlanmayınca ilginç uygulamalarla karşı karşıya kalınıyor.DEMİR PARMAKLIKLARIN ARDINDA MÜŞTERİ BEKLİYORLAR
Independent Türkçe’den Mehmet Demir’in haberine göre; 5 ay önce, bu durumun yaşandığı örneklerden biri olan Diyarbakır Genelevi'nde yaşanan "pencere" krizi dile getirilmişti. 1991 yılında açılan Diyarbakır Genelevi (Beyaz Evler) kentin 5 kilometre dışında. Tesisin etrafına 3-4 metrelik duvarlar örülmüş. İçeriden dışarıyı görmek pek mümkün değil. Burada çalışan hayat kadınları, demir parmaklıkların ardında müşteri bekliyor. Kadınlar gelen müşterilerle ilk görüşmeyi pencereden yapıyor ve pazarlığın ardından içeri geçiliyor. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne bağlı Ahlak Polisleri yaklaşık 5 ay önce, Osmanlı döneminden kalan tüzük maddelerini dikkate alarak, hayat kadınlarının pencereden görüşmesini yasakladı, ağır cezalar getirdi. Tüzüğü gerekçe gösteren polisler, bazı evleri mühürlerken, genelev işletmecisi D.P. ve kimi hayat kadınları bu duruma tepki gösteriyor. Aradan 5 ay geçmesine rağmen polis aynı gerekçelerle D.P’ye ait 4 evle ilgili daha işlem yaptı. Ahlak Büro ekipleri D.P’e ait 4 evle ilgili tutanak tuttu. Uygulamayı protesto etmek için genelev işletmecisi ve çalışanları bir gün çalışmama kararı aldı. Kadınlar adına açıklama yapan D.P, “Burası devletin izniyle kurulun bir işletme ve ben yıllık 2 milyon vergi ödüyorum. Ancak Ahlak bürü ekipleri kapı pencereyi bahane edip sürekli tutanak tutuyorlar. Devlet büyüklerimize sesleniyorum, sesimizi duyun” şeklinde konuştu.“YILLIK 2 MİLYON VERGİ ÖDÜYORUM”
Genelevinde yaşanan sorunlar üzerine genelev işletmecisi ve çalışanları uygulamayı protesto etti. Diyarbakır Genelevi'nde bünyesinde 60 kişi çalıştıran işletmeci D.P, 20 yıldır sektörün içinde. Yaşadıkları sorunlara dair Independent Türkçe’ye konuşan D.P şunları söyledi: "Birkaç ay önce de benzeri sorunlar yaşadık. Ama yetkililer sesimizi duymak istemiyor. Bahanelerle üzerimize geliniyor, tutanaklar tutup evlerimizi kapatıyorlar. Burada baskı altında çalışıyoruz. Oysa biz sadece hakkımızı arıyoruz. Buradaki insanların tümü ekmeğini buradan kazanıyor ve çocuklarına bakıyor. Biz devletimize vergimizi ve sigortamızı veren resmi bir işletmeyiz. Devlete yıllık 2 milyon vergi, 80 kişinin de sigortasını ödüyorum. Burası devletin bize sağlamış olduğu yasal bir yer. Ama sanki dışarıda fuhuş operasyonu yapılıyormuş gibi Ahlak Büro ekipleri gelerek keyfi bir şekilde kapı pencereyi bahane edip sürekli tutanak tutuyorlar. Biz daha öncede bu insanlardan şikayetçi olmuştuk. Savcılığın başlatmış olduğu soruşturma sürüyor. Bizim kurumlarla bir sorunumuz yok, kurumlarda çalışan birkaç memur kurumların adını da lekeliyor. Buradan İl Emniyet müdürümüze ve Valimize sesimizi duyurmak istiyorum, bize sahip çıkın. Şikayet dilekçelerimizi okursanız bu insanların bize neden bu şekilde baskı yaptığını görürsünüz."“BİR GÜN BİLE ÇALIŞMAZSAK AİLEMİZ MAĞDUR OLUR”
S.H adlı çalışan ise, “5 yıldır bu işi yapıyorum. Ancak bugüne kadar pencere nedeniyle tutanak tutulduğunu duymadım. Buranın kuruluş amacı belli ama öyle bir yapıldı ki insanlarla konuşmamız suç oldu. Pencereden konuşuldu diye evler kapanıyor. Bir gün bile çalışamasak ailemiz mağdur olur. Yetkililer bu soruna bir çare bulsun” şeklinde konuştu.SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
12 evi bulunan D.P ile hayat kadınları N.P, Ö.S, M.K, S.Y, S.S ve S.Ç, 5 ay önce, Ahlak Şube Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü Zührevi Hastalıklarla Mücadele Komisyonunun bazı üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundular. Independent Türkçe'nin ulaştığı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü kaynakları ise, sürecin yargıya intikal ettiğini ve soruşturmanın sürdüğünü belirterek, konuyla ilgili açıklama yapmak istemediklerini söyledi.
Muhabir: Oğuzhan Poyrazoğlu