Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra: Ben eşimin neyle suçlandığını anlamadım

Yayın tarihi: 8 Ocak 2024 Pazartesi 9:08 pm - Güncelleme: 9 Ocak 2024 Salı 8:21 am

Gezi Direnişi Davası’nda tutuklu bulunan Osman Kavala‘nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra ile avukatı Deniz Tolga Aytöre TELE1’de Merdan Yanardağ’ın sorularını yanıtladı. Buğra 6 yıldır eşinin neyle suçlandığını anlayamadığını söyledi.

İş insanı Osman Kavala, 8 Ocak 2024 itibariyle 2 bin 260 gündür hapiste. Gezi Direnişi Davası’nda tutuklu bulunan Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra ve Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre TELE1’de yayınlanan Merdan Yanardağ’ın konuğu oldu.

Kavala’nın eşi Ayşe Buğra, 6 yıldır eşinin neyle suçlandığını anlayamadığını söyleyerek,  ” 20 duruşmaya ümitlenmeden gittim çünkü umutlanıp gidince daha yıkıcı oluyor. Duruşmalar boyunca eşimin neyle suçlandığını anlamadım” ifadelerini kullandı. Buğra Kavala hakkında düzenlenen 2. iddianamenin kendisi için çok sarsıcı olduğunu söyleyerek, ” Çünkü hiç bir delilden bahsetme gereğini duymuyor. Bir takım soyut siyasi analizler yapılıyor. ‘Memleketin dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri’ bütün sivil toplum kuruluşlarının nasıl memleket aleyhine faaliyette bulundukları… Bunu okuyunca ‘artık bize yalan söylemeye tenezzül etmiyorlar’ dedim. Bir İnsanın yıllarca insanın yıllarca özgürlüğünden yoksun bırakılması demek ki bu kadar kolay” ifadelerini kullandı.

Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre ise TELE1’de yaptığı açıklamalarda Kavala’nın Gezi Direnişi’ni finanse ettiği yönünde bir delilin olmadığını mahkemenin MASAK raporlarını dikkate almadığını söyleyerek, “Osman Kavala’nın Gezi eylemlerini finanse ettiğine dair tespit nedir biliyor musunuz? 100 tane sandviç 20 tane bez maske 1 tane açılır kapanır masa bir tane iskemle bir de hoparlör…” diye konuştu.

Gezi Direnişi davasında Yargıtay kararını verdi! Osman Kavala ve Can Atalay’a verilen cezalar onandı

Buğra’nın açıklamaları şöyle:

“İnanılır gibi bulmuyorum. 6 yıldır bunun içinde yaşıyoruz. Ama inanılmaz gelen bir tarafı var. Darbe girişimine destek vermek, cebir ve şiddetle hükümeti devirmek, organize ve finanse etmek. Bunlar fantastik suçlamalar. Bunlarla birlikte eşimin kim olduğunu düşünüyorum. Bütün hayatı boyunca şiddete karşı çıkmış bir insan. Sanat kültür faaliyetleri içinde olmuş biri. Bunlar da çatışmaların ortadan kalmasına yönelik. Ve bu insan darbe girişimi gibi suçlamalarla tutuklanıyor. Sürecin anlaşılmazlığı kendi içinde yıpratıcı. 20 duruşmaya ümitlenmeden gittim çünkü umutlanıp gidince daha yıkıcı oluyor. Duruşmalar boyunca eşimin neyle suçlandığını anlamadım. Ve bu duruşmalar aynı cümleyle ‘Tutukluluğun devamı’ kararıyla bitti. Tabi bu kolay kaldırılır bir şey değil.”

“ARTIK BİZE YALAN SÖYLEME TENEZZÜLÜNDE BULUNMUYORLAR”

“Başka kolay kaldırılmayacak şeyler de var. Mesela beraat kararı… Beraat kararı veriliyor. Akşam çıkmasını bekliyoruz. Cezaevinden alınıp emniyete götürülüyor ve tekrar tutuklanıyor. Bu noktada ben işkence lafını kullanmaya başladım. 2’nci iddianame benim için çok sarsıcıydı. Çünkü hiç bir delilden bahsetme gereğini duymuyor. Bir takım soyut siyasi analizler yapılıyor. ‘Memleketin dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri’ bütün sivil toplum kuruluşlarının nasıl memleket aleyhine faaliyette bulundukları… Bunu okuyunca ‘artık bize yalan söylemeye tenezzül etmiyorlar’ dedim. Bir İnsanın yıllarca insanın yıllarca özgürlüğünden yoksun bırakılması demek ki bu kadar kolay. Artık üniversite öğrencisi değiliz.. 3 yıl 6 yıl önemli süreler. Annesi 96 yaşında ve artık iyi değil. ‘Görür müyüm acaba?’ diyor. Bunu duymak iyi değil.”

“ALGILARA YÖNELİK HUKUKİ GİRİŞİMLERİMİZ GERİ  ÇEVRİLDİ”

“Osman, çok fazla insan tanıyor. Herkesin derdini dinler herkesle konuşur bütün amacı diyalog genişletilmesi… Bir siyasi söyleme destek olarak seçilmiş olabilir. Gezinin kriminalize edilmesi  için seçilmiş olabilir. Benzer hareketlerin caydırılması… Türkiye’nin demokratik bir hukuk bir devleti olmasını isteyen geniş bir kesim var. Bir de bunların karşısında Türkiye’nin demokratik dünyadan kopmasını isteyen bir bir kesim var. Bu kesim için iyi bir örnek olarak kullanılacak bir şey. Osman son zamanlarda Sivil Toplum alanında çalışıyordu. Onun öne çıktığını zannediyorum. Tüm bu karalama kampanyalarını düşünüyorum. Çok karanlık bir insanmış algısını düşünüyorum. Ve bunlara hukuki girişimde bulunuldu. Girişimler ifade özgürlüğüne atıfla geri çevrildi.

Hukuk herkese lazım. Hukuksuz yargılamaların yapıldığı bir yerde kimsenin güvenliği yoktur. Ormanda yaşar gibiyiz. Bunun idrak edilmesi lazım. İnsanlar bunu ne kadar önemsiyorlar. Bunu merak ediyorum.

“DELİL BULAMADIK”

Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre’nin açıklamaları şöyle:

 

“En son 13. Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu karara bakarsak. Bizim aldığımız ceza ‘Cebir ve şiddeti kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’ni devirmek ya da görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs’ suçlamasından eski kanuna göre idam kararı. Ama yürürlükte olmadığı için yerine konulan ağırlaştırılmış hapis cezası aldık. Yapılan yargılamanın içeriği açısından incelemek gerekirse Gezi eylemlerini finanse etmek suçlamasıyla bu cezayı aldık. Ama buna dair ne delil vardı dosyada diye sorarsanız biz bulamadık. ”

“MAHKEME MASAK RAPORUNU DİKKATE ALMADI”

” Osman Kavala’nın Gezi’yi finanse ettiği söylendi ve bundan dolayı da ceza aldık. Şimdi bu finansmanı söylerken Osman Kavala’nın  Soros’un sağ kolu olarak yine Soros’a ait olduğu söylenen Açık Toplum Vakfı’nın Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla Yönetim Kurulu Başkanı olduğu  Anadolu Kültür Vakfı fonlanarak bu paraları Gezi eylemini finanse ettiğini terörize eylemleri desteklediği iddiası vardı. Şimdi o zaman Soros bu dosyada tanık ya da sanık olarak dinlendi mi? Hayır… Peki Açık Toplum Vakfı’nda Kavala’nın görevi neydi. Yönetim Kurulu Üyesiydi. Peki Başkanı sanık ya da tanık olarak dinlendi mi? Hayır. Peki bu terör eylemlerini ya da Gezi eylemlerini finanse ettiğine dair para hareketlerine dair tespit yapıldı mı? Yapıldı Dosyada 2 tane MASAK raporu var. İkisinde de Gezi’nin eylemlerini finanse edilmediği yönünde rapor var. Ama MASAK raporunu yargılamanın sonundaki mahkeme dikkate almadı. ”

“100 SANDVİÇ 20 MASKE”

“Ticaret Bakanlığı dosyayla birlikte bir denetime gitti. Sonucunda bir dava açıldı. İstanbul 7. Asli Ticaret Mahkemesi bir karar verdi. Dedi ki Anadolu Kültür’ün tüm hesaplarını inceledik yapılan tüm para hareketleri kültür sanat ve yardımlardan ibaret olup hiç bir terör eylemine ilişkin bir tasarrufa rastlanmadı. dedi. Ve bu karar kesinleşti. Elde kesinleşmiş bir karar varken hala biz finansmanlıkla suçlandık. Devlet kendi en üst kurumunun aldığı raporu tanımadı. Finansmanı buldu mu buldu. Bir tespit var dosyada Bakın şaka yapmıyorum Osman Kavala’nın Gezi eylemlerini finanse ettiğine dair tespit nedir biliyor musunuz? 100 tane sandviç 20 tane bez maske 1 tane açılır kapanır masa bir tane iskemle bir de hoparlör…”

328’le ilgili Zühtü Arslan diyor ki “Osman Kavala Cebir şiddet uygulayarak hükümeti devirmeye çalıştı da O dönemin Adalet Bakanıyla Gezi eylemini sonlandırılması için görüştünüz ve Osman Kavala bunu olumladı. 2- Ekonomik açıdan topluca para çekme eylemlerine Osman Kavala bunun yanlış olduğunu açıkladı topluma. 3- Osman Kavala demokratik bir baskı unsuru olması konusunda kamuoyuna açıkladı” diyor. “Bunları bir araya alınca nasıl cebir ve şiddetle Gezi’nin organizasyonunu üstlendiğini söylersiniz” diyor. Bu yüzden muhalefet ediyor.

“CUMHURBAŞKANINA OPERASYON ÇEKİLİYOR DİYE DÜŞÜNDÜK”

“Bu dosyanın yegane kanıtı telefon dinlemeleri. Osman Kavala’nın 160 telefon görüşmesi var. Bunun 30 tanesi diğer sanıklarla. 30 tapeyle Osman Kavala 3 milyona ulaşan bir halk hareketini örgütlemiş… İçerik olarak da hiç birinde Osman Kavala’nın en bir cebir şiddet ne bir para hareketi yok.  Biz dedik ki bizi bunla yargılıyorsanız bizim bunları dinlememiz lazım. Tapeler gelmedi. Bu ses bizim mi ne konuşmuşuz… İçeriklerin hiç birisinde suç unsuru yok. Osman Kavala örgütlere yardım yaptı diyorlar. Ama Osman Kavala bir arkadaşıyla konuşmasında “Umarım sonlanır kimsenin  canı yanmaz” diyor. Siz bu insanı cebir şiddetle yargılıyorsunuz. Esas tapelerin en büyük özelliği ne biliyor musunuz? Hukuka aykırı elde edilmesi… 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararına bakmak lazım. ‘Tapeler hukuka aykırı elde edilmiştir’ diyor. Örgüt suçundan yargılamış hükümeti devirmekten ceza vermişsin yapamazsın diyor. Bu tapeleri elde eden kamu görevlilerine bir bakıyorsunuz… Hakimler, savcılar, polisler 17-25 Aralık olaylarının hakim savcıları… Görevleri aynı demiyorum ismen aynılar. Bizim tapeleri de onlar elde etmişler. Onlar dinlemişler. Hakimlerden ikisi suç uydurmak ve yasa dışı dinleme yapmak suçundan ceza aldılar. Acaba bizim üzerimizden Cumhurbaşkanı’na operasyon mu düzenleniyor. Çünkü bu delillerden dava açılması 17-25 Aralık’ı aklamak anlamına geliyor”

“HAKKIMIZDAKİ DELİLLERİ FETÖ’CÜLER TOPLUYOR”

“Savcı ne yazdı biliyor musunuz? Henry Barkey’in -O zaman da onların sağ koluyduk- sağ kolu olarak biz darbeden sonra kurulacak hükümetin FETÖ’nün ileri gelen imamlarıyla hükümetin ve yöneticilerin kimlerden oluşacağını biz tespit etmişiz… Ya siz ne diyorsunuz dedik. Bunun delili var mı?  Yok… Bizim hakkımızdaki delilleri de FETÖ mensubu insanlar topluyor. Bu Osman Kavala’ya iftira suçu. 2 yıl biz belge istedik. Böyle yargılandık. Beraat ettik hala siyasiler bize casus diyor. ”

 

 

Kaynak: TELE1