Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı

Yayın tarihi: 18 Aralık 2020 Cuma 2:50 pm - Güncelleme: 18 Aralık 2020 Cuma 8:14 pm

İş insanı Osman Kavala bugün 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili dosyadan ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Kavala, “Hayatım boyunca askeri darbelere karşı çıktım. Hayata bakışım darbeleri desteklemeye izin vermez” savunmasını yaptı. Bir sonraki duruşma 5 Şubat 2021’e ertelendi.

3 yılı aşkın bir süredir tutuklu olan iş insanı Osman Kavala bugün hakim karşısına çıktı. Dava İstanbul Adalet Sarayı’nda görülüyor. Kavala, yargılandığı Gezi davasından beraat edip tahliye edildiği gün 15 Temmuz dosyasından tekrar tutuklanmıştı.

Mahkemede savunma yapan Kavala, “Hayatım boyunca askeri darbelere karşı çıktım. Hayata bakışım darbeleri desteklemeye izin vermez” ifadesini kullandı.

Kavala, “İddialar olgusal gerçeklerden kopuktur. Dünya görüşüm, etik değerlerimle taban tabana zıttır. Somut delillerin yokluğunda iddialar birbirinin gerekçesi haline getirilmiş. Henri Barkey ile süreklilik arz eden bir irtibatım olmadı. 2016’da bir restoranda tesadüfen karşılaşmamızın dışında herhangi bir irtibatım olmadı” dedi.

Kavala’nın savunması şöyle:

“GEZİ DAVASINDAKİ TEMELSİZ İDDİALAR YENİDEN KULLANILMIŞTIR”

“Bu iddianamedeki suçlamaların hiçbiri, olgusal temele, delile, somut bir eylemin incelenmesine dayandırılmamıştır. Bunlar, dünya görüşüme, etik değerlerime ve sorumlu olduğum sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetlerin amaçlarına taban tabana zıt iddialardır. Somut delillerin yokluğunda, iddialar birbirlerinin gerekçesi haline getirilmiş, suçlamalar iç içe geçirilerek suçlu olduğuma dair algı yaratılmasına gayret edilmiştir. Hiçbir dayanağı olmayan, yasal temele uymayan casusluk suçlamasını öne sürmek için beraatle sonuçlanan Gezi davasındaki temelsiz iddialar yeniden kullanılmıştır.

“CASUSLUK YAPTIĞIM, İDDİASI GERÇEKLİKTEN UZAK”

15 Temmuz darbe girişimine katılmış olduğum suçlaması gibi casusluk faaliyetlerinde bulunduğum suçlamasında da, Henri Barkey’le yoğun temas içinde olduğum iddiası, kanıt olarak kullanılmaktadır. Henri Barkey’e herhangi bir bilgi, belge ilettiğim gösterilemediği gibi, yoğun temasta olduğuma dair de hiçbir bulgu yoktur. Casusluk faaliyetinde bulunmak için sivil toplum çalışmaları yaptığıma dair kurgu da tamamen gerçeklerden kopuktur. Delil yerine casuslukla ilgili komplo teorileri anlatılmakta, Anadolu Kültür hakkında olgusal temele dayanmayan, niyet okumalar, akıl yürütmeler yapılmaktadır. İddia makamının, sivil toplum kuruluşlarının casusluk faaliyetinde bulunduğuna dair soyut analizleri bağlamında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yabancı ülkelerin sivil toplum kuruluşlarını istihbarat faaliyetlerinde aktif olarak kullanmaya başladıkları ifade edilmiştir. İddia makamı, Soğuk Savaş döneminde yürütülen siyasi – ideolojik faaliyetlerle, ülkemizde demokrasiye katkı sağlayan sivil toplum hareketini kasıtlı olarak karıştırmaktadır.

“UMARIM BU İDDİANAME TÜRÜNÜN SON ÖRNEĞİ OLUR”

Anadolu Kültür’ün ayrımcılığı körüklediği, vatandaşlarımızın devletle bağlarını zayıflatma amacı güttüğü, çirkin bir iftiradır. Etnik köken ya da inançları nedeniyle azınlıkta olan vatandaşların devletle bağlarının güçlü olması için kendilerini toplumun eşit bireyleri olarak görmeleri, böyle hissetmeleri gerekir. Sorunlarını özgürce ifade edebilmeleri ve deneyimlerini toplumun diğer bireyleriyle paylaşabilmelerinin de eşitliğin gereği olduğuna inanıyorum. Yirmi yıldır ülkemizin çeşitli şehirlerinde gerçekleşen Anadolu Kültür etkinlikleriyle ilgili olarak, bugüne kadar, Valilik, Emniyet, MİT yetkilileri ve savcılar casusluk faaliyeti yapıldığından şüphe etmediler. Buna rağmen iddia makamının bu faaliyetlerde casusluk amacı güdüldüğünü iddia etmesi, ülkemizin devlet kurumlarının işleyişini ve denetim kapasitelerini hafife almak anlamına da gelmektedir. Gerçeklikten bu kadar kopuk, bu kadar tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek bir ihlal, bir beraat, iki defa da tahliye kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam, sıradan bir hak ihlali değildir, benim için bir tür manevi işkence haline gelmiştir. Umarım yurttaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum kalmasına yol açan, temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların en aşırılarını içeren bu iddianame türünün son örneği olur.”

DURUŞMADAKİ 6 TANIK: KAVALA TOPLANTIYA KATILMADI

Duruşmada 6 tanık dinlendi. 15 Temmuz 2016 tarihinde Büyükada’da yapılan Henri Barkey’in de bulunduğu toplantıya katılan ve toplantının yapıldığı otelde çalışanlardan oluşan tanıklar, Osman Kavala’nın toplantıya katılmadığını, otelde bulunmadığını beyan ettiler.

KAVALA’NIN AVUKATLARI: İDDİA MAKAMI LEHE DELİLLERİ GİZLEMİŞ

Tanık beyanlarının ardından Kavala’nın avukatları savunma yaptı. Avukat Deniz Tolga Aytöre, iddianameye tepki göstererek, “Bu iddianame hukuka aykırıdır. Siyasi bir manzume olarak kaleme alınmıştır. Sanık hakkında beraat verilen başka dosyalara ve delillere dayanarak hazırlanmıştır. Apar topar yazılmış, hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu iddianame, Gezi dosyasında verilen beraat kararının rövanşı niteliğinde. İddianamede sadece sanık aleyhine değil, sanık lehine de delil toplanması gerekir, ancak iddia makamı bırakın lehe delil toplamayı, lehe delilleri gizlemiş” dedi.

SAVCI, KAVALA’NIN TUTUKLUĞUNUN DEVAMINI İSTEDİ

Savcı mütalaasını açıkladı. Hanry Barkey hakkındaki yakalama emrinin devamını, diğer tanıklar ve Leyla Alaton’un da dinlenmesini talep etti. Savcı Osman Kavala’nın ise tutukluğunun devamını istedi. Karar için duruşmaya ara verildi.

TUTUKLUĞA DEVAM KARARI

Aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyada ismi yer alan ve dinlenmeyen tanıklar ile Leyla Alaton’un tanık olarak dinlenmesine ve Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 5 Şubat 2021 saat 13.30’da görülecek.

KAVALA’NIN YARGILAMA SÜRECİ

19 Ekim 2017’de Osman Kavala Gaziantep’te gözaltına alındı. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Kavala’nın gözaltına alınmasının nedeni soruşturmada gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle paylaşılmadı. Kavala, 1 Kasım’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne kondu.

Kavala hakkındaki iddianame ise 20 Şubat 2019’da, işadamının tutukluluğunun 477’nci gününde hazırlandı. Kavala 18 Şubat 2020’deki altıncı duruşmaya da tutuklu olarak çıktı. Duruşmada sekiz sanıkla birlikte Kavala da ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasından beraat etti ve tahliyesine karar verildi.

Ancak hemen ardından İstanbul başsavcılığı Kavala hakkında darbe girişimi bağlamındaki soruşturmada gözaltı kararı bulunduğunu duyurdu. Tahliyesi beklenirken gözaltına alındı. Oysa Kavala hakkında Ekim 2019’da bu soruşturmada tahliye kararı verilmişti. Buna rağmen Kavala 19 Şubat günü yeniden tutuklandı.

‘Casusluk’ iddiasıyla yargılanan Osman Kavala 1144 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor.